2.0

734 63 36
                                    

Hem temiz hava almak hem de kafamdakileri susturmak ve çizim yapmak amacı ile Alsancağa gelmiştim.

Deniz kenarındaki banklardan birine oturmuş bacaklarımı kendime çekmiş, defterimi de oraya sabitlemiş bir şekilde çizim yapıyordum.

Bazı insanlar abarttığımı düşünebilirdi, düşünsünlerdi.

Çünkü gerçekten güveni sarılsılmamış kişiler beni kolay kolay anlayamazdı. Bu kadar abartma? Derlerdi ancak. Bilmezlerdi güveni yıkılmış birinin uzun zaman sonra tekrardan aptal gibi güvendiği birinden de bir darbe yemenin ne kadar kötü olduğunu, anlayamazlardı.

Ben, zaten güveni yıkılmış biriydim.

Yıllardır kimseye güvenmemiş ve bir anda nedense yunus'a güvenesi gelmiş onda da duvara toslamış biriydim.

Aptalın da aptalıydım.

Tüm erkekler böyle değil miydi zaten? Kalp kıran, güven verip yıkan.

Benim kaderim bu olabilir miydi? Aptal gibi yıllar sonra hep birine güvenip güvenip o güvenin yerle bir oluşunu izlemek, bu muydu benim kaderim?

Defterime bir şeyler karalarken yanıma birinin oturduğunu hissettim. Dönüp baktığımda bunun Yunus olduğunu görmemle şaşırmıştım.

Onu burada beklemiyordum. Güven yıkan her erkek gibi niye güvenimi yıktıktan sonra dünyadan silinmiyordu?

Neden buradaydı ki?

Elimdeki defteri kapatıp çantama tıktım."Burada ne işin var?"

Gözleri beni bulduğunda suratında gerçekten üzgün bir ifade vardı, ama bu ona inanmam gerektiğini doğrulamıyordu. "Sera... Lütfen böyle yapma. Amacım seni kandırmak ya da güvenini kırmak değildi, gerçekten. Bir buçuk haftadır benden kaçıyorsun farkında mısın?"

"Elbette farkındayım, Yunus. Pardon, Yunus Seher mi demeliyim? Benim için güvenin ne kadar önemli olduğunu bilmiyorsun sen. Bilseydin en başında bana gerçeği söylerdin, benden saklamazdın. Gerçi hata sende de değil, bende. Ben güvendim sana salak gibi, neden güvendiysem?" Ayağa kalkıp gitmeye hazırlanmışken yavaşça kolumdan tuttu ve gitmeme engel oldu.

"Sera lütfen beni dinle. Bir kere olsun dinle, senden tek isteğim bu. Beni dinlersen anlarsın, çekip gitme yalvarırım sana..." Gözlerinin en içine baktım, yalan söyler bir hâli yoktu ama malum, güven sorunlarım.

"Söyle, dinliyorum ve sonrasında gideceğim." Hemen elini kolumdan çekti ve küçük bir çocuğun istediği alınmış gibi bir sevinçle banka geri oturdu. Bende karşısına oturduğumda gözlerini gözlerimden çekmiyordu.

"Senden sakladım, evet hatalıyım. Ama saklama sebebim senin düşündüğün gibi değil, inan bana. Ben çekindim sana açılmaya, kim olduğumu söylersem benimle konuşacağından emin olamadım."

"Sen şaka mı yapıyorsun? Hayranı olduğum biri bana yazdığında neden onunla konuşmayım?" Evet, birde şu konu.

"Haklısın, ama bana o zaman hiç inanmazdın. Ayrıca çekindim, bana hayran olduğunu bile bilmiyordum ki." Bir çocuk gibi bakıyordu gözlerime, inanmamı beklercesine. "Sonuçta ben ünlüyüm, magazinciler etrafımda dört dönüyor benim. Benimle konuşabilirdin belki ama benimle olmak istemeyebilirdin, bundan çekindim." Dedi. Gözleri saniyelik olarak yere değdikten sonra tekrardan bana döndü.

"Ben bunu bir kaç kere yaşadım, Sera. Hiç biri sana olan aşkım gibi değildi ama yaşadım. Olmaz dediler, magazine çıkmak istemiyorum dediler, haklılardı da. Bende seni kazanmadan kaybetmek istemedim, söylemedim sırf bu yüzden. Seninde öyle olduğunu sandım, bencilce biliyorum. Beni seversen ona da katlanırsın diye düşündüm, beni seversen o sorunu ortadan kaldırırım diye düşündüm ben."

Ama anlamıyordu, sorun magazin veya onun ünlü hayatı değildi.

"Anlamıyorsun..." Dediğimde gözlerime anlamak ister gibi baktı. "Anlat o zaman. Anlatta anlayayım, Sera. Kesip atma aşkımı, kesip attığında yok olacak bir aşk değil bu." Ona inanmak istiyordum, ama güven konusunda yaşadıklarım buna engel oluyordu.

"Yunus, bak. Ben güven hakkında bir olay yaşadım... Çok eskidendi ama travma olarak kaldı işte." Saniyelik olarak ellerimle oynadım. Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya devam ettim. "Bunu... Şuan anlatabileceğimi sanmıyorum. Ama anlaman için söylüyorum, sana güvenmiştim ve senin bu yaptığın benim güvenimi tekrardan yerle bir etti. Ben... Böyle bir şey beklemiyordum, kalakaldım. Sadece sana inanmak istemiştim. Abartıyor muyum? Olabilir, bilmiyorum. Yaşadıklarım bende çok büyük bir güvensizlik yarattı, beni anla lütfen." Ellerimi tuttuğunda buna izin verdim.

"Seni anlıyorum. Her zaman anlarım, sadece anlatman yeterli. Anlatmasan bile anlarım ben seni, ama sende beni anla... Amacım seni kandırmak değildi, hiç olmadı. Söyledim, açıkladım sana durumu. Bana inanmıyor musun? Bize bir şans vermiyecek misin?"

Ne diyeceğimi bilmiyordum. Derin bir nefes verdikten sonra ellerimi ellerinden çektim. Ayağa kalktım ve gözlerine baktım.

"Düşüneceğim, Yunus. Abartıyor diyebilirsin, ama benim için önemli bir durum. Abartıyor olabilirim, ama düşüneceğim." Dediğimde gözlerime gitme der gibi, yanımda düşün der gibi baktı...

Ama yine de oradan ayrıldım.

Bencil miydim? Olabilirdi. Yaşadıklarımı bir tek yakın arkadaşlarım bilirdi.

---

Kısa bir bölüm oldu biliyorum, üzgünüm.

Bazı sorunlar yüzünden kitaplara bölüm atamıyorum, bu hafta da biraz yoğunum maalesef. Ama elimden geldiğince yazmaya vakit ayırıp bölümleri vaktinde yayınlamaya çalışıyorum, anlayışınız için teşekkür ederim 🤍

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 🤍

Başa Bela Bir Kızıl | TextingWhere stories live. Discover now