(2) |Yağmur ve Acı|

117 12 5
                                    

•Gon'dan

Killua ile bir tren istasyonunda bekliyorduk, evimin nerede olduğu ile ilgili bir konuşma yaptık ve bende ona evimin Balina Adası'nda olduğunu söyledim. Sonrasında Killua içecek almak için yanımdan ayrıldı. Oturduğum yerden onu görebiliyordum.

Gerçekten harika birisiydi. Evimin adresini bulması 3 dakikasını almıştı, şimdi bir tren ile evime gitmek için tren bekliyorduk.

Canım sıkıldığı için 'kaç dakikadır evimi bulmak ile uğraşıyoruz?' isimli bir beyin fırtınası yaptım.

Killua ile ilk tanıştığımız yerde ki taştan ayrılalı, neredeyse 15 dakika olmuştu. Bu bana az geldiği için şaşkın bir ifade ile hesap yaptığım elime baktım çünkü en az 1 saat olmuştur diye düşünüyordum.

K: Ne o Gon? Ne hesaplıyorsun?

Bir anda gelen Killua'nın sesi ile irkildim, adımları oldukça sessiz olduğu için duymakta güçlük çekiyordum. Bana aldığı içeceği fırlattı, kendi içeciğini açtı ve içmeye başladı. Bende o sırada açıklama yapıyordum.

G: Kaç dakikadır evimi bulmak için uğraşıyoruz, onu hesaplıyordum. Taştan ayrılmamızdan bu yana 15 dak-

K: 21 dakika 34 saniye 17 salise. Bu kadar süre geçti, hesap ile uğraşmana gerek yok.

Yüzüne şaşkınlık ile baktığımda kolundaki akıllı saati gözüme sokarcasına gösterdi, bende başımı sallayıp içeceğimden iki yudum aldım.

G: Cidden olağan üstüsün Killua!

Killua'nın içecek boğazında kalmış şekilde öksürdü, geçince de kafama vurdu.

K: Kapa çeneni baaka, utanıyorum.

Güldüğümde ise çoktan tren gelmişti, Killua'nın elinden tutarak trene bindirdim. Boş bir yer bulup oturduğumuzda tren çok sesli olduğu için Killua söylendi.

O kadar çok söylendi ki herkes susmuş ve bize bakıyordu. O ise devam ediyordu, sussun diye ağzını kapattım.

G: Söylenmesene Killua, herkes sustu.

Killua çevresine bakındı ve herkese aferim bakışı attı. Sonrasına kafasını yaslayıp gözlerini kapattı, söylenmeyi kesince herkes konuşmaya devam etti.

Böyle böyle derken ineceğimiz durak geldi, Killua'yı dürttüm ve uyandırdım.

G: Durağımız geldi Killua, uyaaannn!

Killua homurdanarak uyandı ve ayağa kalktı, tren hala haraket ettiği için hazırlıksız yakakandı ve düştü. Herkes kıkırdarken çevreye ölümcül bakışkarını attı ve çevredekiler sustu.

Tren durduğunda ise indik, Killua ile biraz yürüdükten sonra sessizliği o bozdu;

K: Tch, trene binende hata zaten. Hepsi aptal.

Biraz kıkırdadıktan sonra sinirli sinirli bana baktı

K: Komik olan ne? Oof of.. Killua Zoldyck hiç anlaşılmıyor, tch.

G: Killua, eve ne kadar kaldıı?

Killua konumuz bu mu baaka? gibi baksa bile hemen karşılık verdim, evimi özlemiş olamaz mıyım? bakışlarım ile elbette.

K: Eğer bu hızda sabit gidersek 3 saat gibi bir sürede varırız, eğer koşarsak veya hızlanırsak 2 veya 1 saat gibi. O senin hızına kalmış.

Koşmak istiyordum ancak Killua hiç koşma taraftarı değilmiş gibiydi. Çok isteksiz söylemişti, bu yüzden yürüyecektim.

G: Hmm, seninle yürümek istiyorum.

Killua yarım yamalak kızarsa bile kollarını ensesine koydu ve başını arkaya yasladı;

K: Tamam.

Güldüm ve ona baktım, sahi, Killua bana o gün ailesine ağladığını söylemişti ancak ailesine neden ağladığını söylememişti. Sormak iyi bir fikir miydi ki? Bilmiyordum, sorarsam incinebilirdi. Bunu kesinlikle istemiyordum. Benim için duyguları çok önemliydi.

Sahi, duygular demişken, içimde arkadaşlıktan öte çok farklı bir duygu var. Onu kızdırmak hoşuma gidiyor, nedir bu his?

K: Hey, 'Gon' dedim? Neler olduğunu söyleyecek misin? Daldın gittin?

Killua beni sarstığında daldığımı fark ettim,

G: Y-yok bir şey, d-dalmışım.

Killua bana sana inanmıyorum der gibi baktığı için doğruyu söylemek zorunda kaldım.

G: Killua, geçen gün bana ailen yüzünden ağladığını söylemiştin ancak neden ağladığını söylememiştin? Ailen yüzünden neden ağlıyorsun?

Killua derin bir nefes aldıktan sonra o deniz mavisi gözlerini bana çevirdi, içtenlikle gülümsedi. Doğa bile sanki Killua'yı tutuyormuş gibi yağmur yağmaya başladı.

Killua, yağan yağmura gülümsedi.

K: Baksana, gökyüzü benim yerime ağlıyor.

G: Gökyüzü ağlasın ama sen ağlama Killua.

Killua gülümsedi ve anlatmaya başladı;

K: Bana, zorla cinayet işlettiriyorlardı. Zorla can aldırıyorlardı, işkence yapıyorlardı. Suikastçı olmaya zorluyorlardı.

Killua'nın gözleri daha tam anlatmadan dolmaya başlamıştı bile. Bunu ne kadar istemediği her hali ile belliydi.

İçimde bir yumru oluştu ve bu yumru büyüdükçe büyüdü. Anlık gelen bir haraket ile Killua'ya sarıldım.

Evet bunu yaptım.

2. Bölüm Sonu ≈

s𝒆𝒂 ᴀ𝒏𝒅 ʙ𝒆𝒂𝒄𝒉 | •𝑘𝑖𝑙𝑙𝑢𝑔𝑜𝑛Où les histoires vivent. Découvrez maintenant