[29]

8 2 0
                                    

(ARYA) "4 yıl önce"

İçimde daha önce asla tanımlayamadığım bir heyecan vardı. İstediğim tek şeyin intikam olduğunu biliyordum. Farkında olmasam bile intikam isteğimin yanısıra yılların getirmiş olduğu hasret burun direklerimi sızlatıyordu.

Yıllar önce beni terk eden ve şuan çok mutlu olan aileme dışarıdan bakıyordum.

Babam ben altı yaşındayken beni çok güzel bir yere götüreceğini söylemişti. Sonrasını hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığımda ıssız bir sokakta bulmuştum kendimi. Bir kaç gün (ne kadar olduğunu saymamıştım) sokakta kalmıştım. Kimsem olmadığını anlayan bir kadın beni yetiştirme yurduna vermişti. Yetiştirme yurdunda liseyi bitirene kadar kalmıştım. Lise bittikten sonra Kaanla biriktirdiğimiz paralarla bir ev tutmuştuk. Tek hayalim hukuk okumaktı. Bu adaletsiz dünyaya adalet sağlamak istiyordum. Hiçbir çocuk ailesiz büyümesin diye çabalamak istiyordum. Bu isteklerimden önce yapmak zorunda olduğum bir şey vardı. Ailemle yüzleşmek. Kaana ailemi bulması için yalvarmıştım. En sonunda beni kıramayıp ailemi bulmuştu. Kaç gündür evin kapısına kadar gelip geri dönüyordum. Korkuyordum. Beni tanımazlar, kalbimi kırarlar diye korkuyordum.

Bugün ise cesaretimi toplamıştım. Onlarla yüzleşecektim. Heyecandan titreyen elimle bahçe kapısını aralayıp korkak bir kaç adım attım. Heyecandan dizlerim titriyordu. Onları gördüğüm anda yere yığılmamak için dua ediyordum. Zorlukla kapının önüne kadar yürümeyi başarmıştım. Elimi kaldırıp kapıyı tıklayacakken arkamda duyduğum sesle dönüp kalmıştım. Annem.. Annem bana adımla sesleniyordu. Şaşkınlıkla arkamı döndüğümde beklediğim her şeyin aksine bana nefretle bakıyordu.

Özlem... Şaşkınlık... Sevgi... Şefkat değil nefret..... Saf nefret.

Öfkeli bir şekilde yanıma gelip kolumdan beni evin arkasına doğru çekiştirdi.

"Senin burada ne işin var!? " Öfkeden titreyen sesi içimde bir şeyleri paramparça etmişti. Yutkunup konuşmak için kendimi hazırlamaya çalıştım ama nafile konuşamıyordum. Konuşamayacağımı anlamış olmalıydı ki öfkeyle konuşmaya devam etti.

"Biz seni yıllar önce ait olduğun yere bıraktık! Neden geldin? Para mı istiyorsun? "

Kaşlarım duyduklarımla çatılırken kolumu sertçe çektim. Bu kadın benim annem değil miydi? Kimliğimde öyle yazmasa bile benim annemdi. Öyle olmalıydı. Keşke yurttaki müdire kimliğime öylesine birilerini yazmak yerine ailemi araştırsaydı. Özellikle de annemi.

"Sizin paranıza ihtiyacım yok! Bana her şeyi anlatın! Cevaplanması gereken çok sorum var. "

"Haklısın. Bir paçavranın kızı olduğunu bilmen gerekiyordu-"

"Nasıl yani? "

Alaylı kahkahası yüzümü buruşturmama sebep olurken şaşkınlıkla ondan gelecek cevabı bekliyordum. Benim annem kimdi

"Soruların falan umrumda değil! Baban sen doğduğunda benim aslında ölen bebeğimi saklayıp önüme seni koymuştu. Zaten gördüğüm ilk andan beri sana karşı içimde bir şeyler hissedememiştim. Hissetmek için kendimi zorlasam da olmuyordu. Birisi bir şekilde bana senin DNA sonuçlarını verdi. Benim kızım değildin. Bunu babana söyledim. Ortalığı yıktım. Baban en sonunda her şeyi itiraf etti. Beni aldatmış üstelik çocuğunu evimize sokmuştu. Annen o gün karşıma geçip yalvardı. Seni kimsenin öğrenmemesi gerekiyordu. Annenin ailesi çok tehlikeli insanlardı. Seni öğrendikleri an kimseyi yaşatmazlardı. Ama ben sana bakmayı kabul etmedim. Madem bir pislik yaptın cezasını çekeceksin dedim fakat bunu da baban kabul etmedi. Sokağa bırakalım büyür bir şekilde büyüyemezse de ölür dedi. Kabul ettim. Nereden bilebilirdim ki yıllar sonra karşıma çıkacağını. Bilseydim o gün gebertirdim seni. Çünkü senin yüzünden benim çocuklarım da tehlikede. Onların yaşaması için senin ölmen lazım. Ya izini kaybettirirsin ya da babana söylerim seni öldürür. Kararını ver. " dediğinde ne hissedeceğimi bilememiştim. Hayatım yalandı. Ben yalandım. Annemin kim olduğunu deli gibi merak ediyordum. Fakat bunu söylemeyeceğini de biliyordum.

ORENDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin