2: Uyanma Zamanı

56 13 2
                                    


Tüm gece düşünmekten uyumaya uğraşmıştım ama düşünceler beynime zehir gibi birer birer akmıştı.
Normalde soğuk kanlı bir insanım ama bu insan dışı bir olaydı. Yatakta biraz gerilip,kolumdaki saate baktım 05:37

Güne başlamak için fazla erken bir saatti. Uyumak pek mümkün gibi görünmediği için yataktan, memnun olmayan bir şekilde kalktım.

Banyoya geçip, elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama dönüp çalışma masama yöneldim. Masanın üstündeki bilgisayarımı açıp, işime koyuldum.
İşimi gerçek anlamda çok seviyordum. Evden çıkmama gerek olmaması beni ayrıca mutlu ediyordu. Kitap okumayı da, onları çevirmek kadar seviyordum.
Hem okuyor hem de çevirmeye uğraşıyordum.

Saate baktığımda 06.35 olduğunu gördüm. Biraz daha işime koyuldum. Zaman çok yavaş akıyordu.
Gerçeklerin ortaya çıkışı gibi..

Bir esnedim, iki esnedim, üç esnedim ve kendimi çalışma masasında uykuya bıraktım.

                                  ...

Kulaklarımda bir uğultu sesi, çok yakından ama ben gözlerimi açamıyor gibiyim.
Kalbim tehlikeli bir hisle dolmuş, hızlı hızlı atmaya başladı.
Burnuma bir koku geldi. Acı ve hüzünlü bir koku.
Sonra zihnime acı acı yanan bir beden düştü. Nefes sesleri var ama yoktu sanki. Sonrada kesilmişti sesi ama bu sefer bana yalvaran gözlerle bakan bir beden. Yine duruyordum çaresizlikle. Elimden gelmeyen bir şey yoktu. Acı koku genzimi yakmıştı.
Sonra onu gördüm. Karanlığın içindeki, karanlık kadar günahkar olan adamı gördüm. Gözleri benim üzerimdeydi. Bana doğru adımladığında, yanan adamın, alevleri azalıyordu ama küle dönüşmek üzere yok oluyordu.
Gözlerine korkuyla baktım ama o geri çekilmedi. Baskın gözlerini üzerimden çekmedi. Her bir adımı, alevleri söndürüyordu ve küle çeviriyordu. Bu sefer geri adım atmamıştım. Benim olduğum sokak lambasında ki ışık sönüyordu. Gözlerimden yaşlar firar etmeye başladı ama o durmuyordu. Bı an durur gibi oldu ama yavaş yavaş yürümeye devam etti.  Yavaş yavaş yürümesi, sanki olanların gerçek olması için uğraşıyor gibiydi. Tam 1-2 adımlık mesafe kalmıştı aramızda. Işığım sönmemişti ama çok az bir ışık vardı. Tam yüzüme yakın geldi. Onu belli eden tek kısmı gözleriydi. Yüzünde ki maskeyle kulağıma doğru eğildi.
" Ben karanlıkta kalacak kadar günahkar olabilirim. Senin ışığın ne kadar gerçek küçük kız? "

                                   ...

Derin bir nefes alarak gözlerimi açtım. Yüzüm kan, ter içindeydi. Yüzüme yapışan saçları elimle düzelterek, nefesime kontrol altına almaya çalışıyordum.

Bu bir rüya

Bu bir rüya

Gerçekçi bir rüya

Kimse bir şey bilmiyor Alara

Kimse seni bilmiyor, bilemez

Masadan kalktım ve mutfağa gidip soğuk bir su içtim. Vücudum alev alev yanıyordu. Elimle kendime yapay bir rüzgar yaparak, kendime gelmek için uğraşıyordum. İşe yaramayacağını fark edince kendimi banyoya, soğuk bir duşa attım.

1 saat kadar banyoda vakit geçirdikten sonra kolumdaki saate baktım. 10.24
Evden çıkmak için erken bir saatti. Kendime bir şeyler hazırlayıp, telefondan biseyler izledikten sonra hazırlanmaya başladım.
Üstüme bol bir sweet ve bol bir pantolon giydim. Güzel, parlak ve sarı saçlarımı at kuyruğu yaptım. Sadece bir rimel ve dudak nemlendiricisi ile kendimi tatmin eden bir makyaj yaptım.
Saate baktığımda, saat 12.35'i gösteriyordu. Kapıma yaklaşıp, normal düz klasik ayakkabılarımı giydim. Tam kapıdan dışarı çıkacakken kapım çaldı. Nadiren duyduğum zil sesime biraz garipsedim sonra kapıyı açtım. Kimse yoktu. Hâlbuki kapı çalalı, 1-2 dakika zor olmuştur.

Evim bana yeten bir evdi ve sessiz bir apartmanda yaşadığım için şanslıydım. Merdivenlere doğru kapıdan, kafamı uzattığımda hiç bir şey görmemiştim. Birinci kattaydım ama yinede gelen kişinin bu kadar çabuk gitmesi zordu. Kafamı paspasıma doğru çevirdiğimde bir kutu görmüştüm. Kutuyu paspasımın üstünden aldım ve kapıyı geri kapattım. Salona geçip oturdum ve kutuyu açmak için pembe bir kurdeleyle süslenmiş olan bağı çözdüm. Küçük kutuyu açtığımda içinde bir not ve pembe bir lale gördüm. Laleyi, orta, cam sehpanın üzerine bıraktım ve notu elime aldım.

Okumaya başlayacağım sırada kapım tekrar çaldı. Notu, sehpanın üzerine bıraktım ve kapıya yöneldim.
Kapıda, dün ki gördüğüm polis memuru gelmişti.

" Merhabalar. Bütün mahalleyi sorgulamak için gelmiştik ve bende sen gelmeden seni almak istedim. Hem seninle kolay iletişim kurmak için birini ayarladım bile. Bizi merkezde bekliyor. "

Kafamı, yapay bir gülümseme eşliği ile salladım. Cebimde olan telefonu çıkarıp, memur kadına; " tabiki hemen gidelim. "  Yazdım ve o da güler bir suratla benim dışarı çıkmam için bir iki adım geriledi. Kapıyı kapattım ve memur kadınla beraber aşağı inip, polis aracına bindik.

Merkeze geçtik ve memur beni, rahat ve geniş bir odaya yönlendirdi. 5 dakika sonra içeriye orta yaşlarda, uzun boylu ve yüzü neşe dolu olan bir  kadınla beraber geri döndü.
Kadın işaret diliyle bana yardımcı oldu ve telefonumu kullanmama gerek kalmadı.

İfademi o gecenin her detayına kadar verdim. Polis memuru ise çevirmen kadının, benim ilettiklerimi bir kağıda yazdığını gördüm. Beni biraz beklettikten sonra imza attırdılar ve beni aldığı gibi geri götüren memurun düşünceli davranışı beni mutlu etmişti. Ona işaret diliyle teşekkür etmiştim. O da güler yüzüyle el sallayarak, arabasıyla uzaklaşmıştı. Açıkçası anladığını da pek düşünmüyordum.

Ben gerçekleri anlatırken kendimi çok kötü hissetmiştim ama iki kadınında yüzü hep ciddiydi. Onların ifadesi beni daha çok ifade veren biri yerine, suçlu hissettirmişlerdi.

Apartmandan içeri girdim ve evimin kapısını açıp kendimi evimde tekrardan derin ve huzurlu bir şekilde nefes alıyormuş gibi hissettim.

Ayakkabılarımı evimin içindeki rafa geri koydum ve mutfağa geçip kendime su doldurdum. İçimden "sonunda her şey geçti ve geçmişte kaldı. Sadece kötü kabuslar göreceğim ama bunu her zaman yaşıyorum. Sorun değil.. " diye geçirdim.

Mutfaktan çıkıp salona yürüdüğümde, sehpanın üzerindekileri fark ettim. Onları tamamen unutmuştum ve bakmaya fırsatım olmamıştı.

Koltuğa kendimi bıraktım ve notu elime aldım.

"O ifadeyi vereceğin zaman kurtulacağını mı sandın gerçekten? Vicdanınla hareket ederek Aydınlıkta kalabileceğini mi sanıyorsun? Seçtiğin, seçimler canını yakıcak küçük kız. "

Şok olmuş bir şekilde kağıda baktım ve memurun verdiği kağıtta ki numaraya notun,kutuyu ve lalenin olduğu fotoğrafları attım ama ilk gönderdiğim de işe yaramadı.

Üstten bir bildirim geldi.

Bilinmeyen Numara; Çok yanlış kararlar veriyorsun küçük kız. Oyun bozancılık yapıyorsun.

Tekrardan fotoğrafları atmaya çalıştığımda, bu sefer fotoğrafları gönderdim ama çok kötü bir mesaj daha aldım.

Bilinmeyen Numara; Her şeyi görmezden gelebilirdin. Bir şey görmediğini söyleyebilirdin ama sen kendini ateşe attın. Benim oluşturduğum bir ateşin ortasına attın kendini. Acı içinde yanıcaksın.

Yeni bölümü oylayıp, yorum yaparsanız çok sevinirim. Okuduğunuz için teşekkürler:)))

Karanlığın Çağırışı/ YARI TEXTİNGWhere stories live. Discover now