unexpected apology

20 4 6
                                    


Jaemin, önüne konan kahve ile kafasını kaldırdı.

Kafeye geleli yarım saatten biraz fazla olmuştu. Normalde oturmayı tercih etmese bile dışarıya, en köşedeki küçük masaya oturmuştu.

Evden gelmemişti, bu yüzden biraz daha fazla yürüdüğü için ilk iş kahve almak değil oturmak istemişti. Ardından kafası dağılmış olmalıydı ki kolu arasına sıkıştırıp getirdiği defteri açmış, kendini bir şeyler karalarken bulmuştu.

Şimdi ise kafasını kaldırmış, önüne her zaman içtiği kahveden bırakan Hyemine bakıyordu.

'Benden, afiyet olsun.'

Zaten ona bakmayan kız hafifçe eğildikten sonra arkasını döndüğünde Jaemin, ne tepki vereceğini bilemedi. 'Dur!' diyebildi anlık içgüdüyle.

Hyemin, elindeki tepsi üzerinde yeni kestiği tırnaklarıyla ritim tutarak Jaemine döndü. Bütün cesaretini toplayıp çocuğun gözlerine bakmıştı. İfadesi şaşkın duruyordu.

'Otursana.' Dedi Jaemin. Ardından bunun ne kadar aptalca bir soru olduğunu fark etti.

'Birkaç dakikaya molaya gireceğim, oturuyor olursan gelirim.' Hyemin, gülümsedi. İçinden gelmişti.

Jaemin de karşılığında gülümsediğinde içeri döndü. Gözlerini saatten asla alamayarak bir iki müşteri ile daha ilgilendi.

Jaemin ise hiçbir zaman yaşamadığı bir gerginlik yaşıyordu. Hyeminle ne konuşacağı konusunda kararsız ve gergindi. Sol bacağını ne kadar hızlı salladığının asla farkında değildi. Zamanı hızlı geçirmek adına önündeki çizime odaklandı.

Karşısındaki sandalyenin çekildiğini hissedince kafasını kaldırdı. Çatık olduğunu fark etmediği kaşlarını ve yamulmuş oturma pozisyonunu düzeltti. Hyeminin sessizce yerleşmesi onu biraz utandırmıştı.

'Düzgün özür dileyemediğimi hissettim, o yüzden getirdim.' Dedi Hyemin aniden. Jaemin ilk onun konuşmasını beklemiyordu.

'Ayrıca hep kahve aldıktan sonra oturursun. Ve içeri. Saçma gelecek belki ama iyi misin diye sormak istemiştim.'

Jaemin, hızlıca Hyemini inceledi. Önlüğü olmadan onu ilk görüşüydü. Bir önlük ne kadar fark yaratabilir ki diye düşünse bile karşısına her baktığında cevabı gördü. Tamamen aynı giyindiklerini bir ona bir kendine baktığında fark etti.

Çocuğun şaşkın bakışları Hyeminin de ilgisini çekmişti. Bir ona bir kendine baktığında üzerlerindeki siyah tişört ve altlarındaki koyu mavi kotu fark etti. Gülüşünü saklamaya çalışmıştı.

'İyiyim, iyiyim. Normalde evden çıkıp gelirdim fakat halletmem gereken işler vardı. Otobüs sistemine tam alışamadığım için fazla yürümek zorunda kaldım. Yorulmuşum.'

'Sanırım uykusuz da kalmışsın.' Dedi Hyemin. Çocuğun göz altlarına odaklanmıştı.

Jaemin sadece gülümsedi. Buraya taşındığından beri doğru dürüst uyuyamıyordu ama bunu daha önce soran hiç olmamıştı. Bu nedenle kelimelere dökmek zor gelmişti.

'Meram etme, kombinimiz gibi makyajımız da aynı.' Dedi Hyemin kendi göz altlarını gösterirken. Gülümseyerek çocuğa yaklaşması Jaemini de güldürmüştü.

'Bence harika görünüyorsun.'

Hyeminin gülüşü, yerini kocaman bir şaşkınlığa bırakmıştı.

'Yani, görünüyoruz. Görünüyoruz demek istedim.' Jaemin, gülümsemeye ve konuyu dağıtmaya çalıştı. Hyemin ise yüzünün kızarıklığını en iyi gizleyebileceği pozisyonu arıyordu.

Necklace / Na Jaeminحيث تعيش القصص. اكتشف الآن