hasiktir

23 3 6
                                    

'Kalk gidiyoruz.'

Cherry, onu kolundan tutmuş sürüklemeye çalışan Hyemin'e anlamaz bakışlar attı.

'Jaemin'e gidiyoruz.'

Hyemin yurda gireli en fazla 5 dakika olmuştu. Valizini odasına, kendini de yatağından çok yattığı salondaki L koltuğa fırlatmıştı. Nefes alış verişini düzenledikten sonra da karşısındaki tekli koltukta telefonuyla ilgilenen Cherry'i çekiştirmeye koyulmuştu.

Olayın üzerinden 4 gün geçmişti. Hyemin o an sadece endişelenmiş olsa bile olay üzerinden geçen 2 günde de kimseden haber alamayınca korkmaya başlamıştı. Gördüğü 144p ekrandan hiçbir şey anlamamıştı ve hatırlamıyordu, arkadaşları da yardımcı olmamıştı.

3. gün ise Jenodan gelen telefonla uyanmıştı. Aslında ne Mark'ın hastalığından ne de orada işlerin nasıl olduğunu düşünmekten uyuyamamıştı.

Jeno telefonda Jaeminin hastaneden taburcu olduğunu söylediğinde duraksamıştı. Gördüğü karamel saçlının Jaemin olduğunu biliyordu. Ama yanılmak istemişti.

Jeno ardından Jaeminin iyi olduğunu, sadece hafif bi kafa sarsıntısı geçirdiğini, hastanede kaldığı 3 günün ise iyileşmesi için yeterli olduğunu açıklamıştı. Hyemin Jenonun her kelimesinde rahatlamıştı.

Markın ısrarlarıyla da ertesi güne bilet almıştı. Mark artık kendi çaresine bakabilecek kadar iyileşmişti. Tam güvenemese bile onu arayıp kontrol edeceğine dair nutuk çektikten sonra Hyemin de ikna oldu.

Şimdi de burada, Cherry'i çekiştiriyordu.

'Ya zaten anca kendime gelebilmişim. Bir dur görürüz Jaemini bir otur yemek ye kaç saattir havadasın.'

Cherry'nin ciddi ifadesi bir anda gülümsemeye dönünce Hyemin onu çeken elini durdurdu. Gelecek şeyi biliyordu.

'Hyemin uctiiiii.'

Cherry'nin bastığı büyük kahkaha ile ona yargılayıcı bakışlarını fırlattı. Kız ise umursar gibi değildi. Ardından Hyemin de ona gülümsedi ve sarıldı.

'Anca ben gidince kaos çıkartın zaten.'

'Bak hala kaos diyor.'

Cherry kolları içinde olduğu Hyemini patileriyle tekmelemeye çalışsa da nafileydi. Hyeminin hoşuna gideceğini ve kirli şakalar yapacağını biliyordu.

Birbirlerinin kitabını yazdıkları için sessizlik bile eğlenceliydi onlara. Burunları ile bile anlaşabilecek kapasiteye gelmişlerdi.

'Giyiniyorum, giyiniyorsun. Sonra da Jaemin'e gidiyoruz. Jenoyu falan da ararım ben.'

Cherry mızmızlanarak yerinden kalktığında Hyemin gururla gülümsedi.

'Çok merak etmiş gibisin.'

'Çocuk kafaya basket topu yemiş, etmese miydim?'

'Yemedi, Riki attı.'

Cherry son cümlesi ile odaya kapandığında Hyemin hala koridordaydı. Gördükleri birer birer yerine otururken kalakalmıştı.

Şu an dert etmesi gereken şeyin Riki olmadığını düşündü. Onunla sonra ilgilenebilirdi. Odaya girip valizi açtı. Klasik semt kombini olarak adlandırdığı gri eşofmanını ve beyaz oversize tişörtünü giydi. Fazla büyük gelişinden anladı Hyucktan çaldığı tişört olduğunu. Hyuck haftalardır grupta bu tişörtü soruyordu. Dayak yeme ihtimalini göze alarak üstünü değiştirmedi.

Çekmecede kalmış tek çorabı olan sarı uzun çoraplarını aldı ve koridora, kapısının önüne oturup giymeye başladı. O sırada kapıdan çıkmış Cherryi görünce ağzı açık kaldı.

Necklace / Na JaeminWhere stories live. Discover now