4.0

10.8K 578 228
                                    


yorum atmayanı çuvala koyup duvara vuruyormuşum

al okurunu koy çuvalaaa salla sallaaa vur duvaraa

-

Üzerimdeki elbisenin fermuarını çeken görevlideki bakışlarımı aynaya çevirdim. Hafif makyajım ve dağınık topuz saçımla oldukça iyi görünüyordum, kendimi gerçekten beğenmiştim. Elbise de üzerime tam oturmuştu, çok şık görünüyordu.

Makyaj masasının üzerindeki telefonuma uzandığım sırada görevlinin ellerinin elbise askılarına çıkmasıyla fermuar işinin hallolduğuna emin olmuştum. "Çok teşekkür ederim, emeğinize sağlık." dedim neşeli bir sesle. Hazırlanmama çok yardım etmişti.

"Başka bir isteğiniz var mı?" Kısa bir süre düşündükten sonra mırıldanarak çalışanı reddettim, hemen ardından birkaç saniye içinde yanımdan ayrıldı ve koca odada tek başıma kaldım.

Bakışlarım tekrar telefona dönerken hızlıca şifreyi girip açtım ve Meriç'i aradım. Kulağıma yaslamadan önce saati kontrol etmiştim hızlıca, bir saate yemek başlayacaktı.

Ankara'da istediğimiz gibi vakit geçirememiştik çünkü Meriç'in işleri gerçekten çok yoğundu. Kardeşleriyle yemeğe gitme fırsatı bile bulamamıştık, zaten yılbaşı yemeği olduğu için dün İstanbul'a dönmüştük acele bir şekilde. Yemek ikimizin de aklından çıkmıştı, Beril hatırlatmasa Meriç'le yılbaşı planı bile yapacaktık.

Bu arada, Beril ile Tarık'ın çıktığını öğrenmemle ufak bir şok geçirmiştim. Uzun zaman sonra, yaklaşık bir hafta, bugün Beril'le yemekte görüşecektik ve sohbet etme fırsatımız olacaktı. O kadar çok dedikodu birikmişti ve biz o kadar süre konuşamamıştık ki onunla muhabbet etme fikri beni fazlasıyla heyecanlandırıyordu. Yerimde duramıyordum, en çok da Tarık işini merak ediyordum.

"Efendim?" Kulağıma gelen sesle dalgın bakışlarımı masanın üzerinden çektim, zihnime doluşan tüm düşünceler anında dağılmıştı.

"Ne zaman geleceksin? Ben hazırım, yarım saate herkes burada olur."

Yemek annemlerin evinde olacaktı ve ben de hazırlıklara yardım etmek için geldiğim gibi oraya geçmiştim. Meriç'in her zamanki gibi işleri vardı, spor salonuyla alakalı sorunlarla ilgilenmesi gerektiğinden beni bırakıp gitmişti. Aletlerin arızalandığını falan söylemişti ama anlamadığımdan pek de dinlememiştim.

"Evdeyim güzelim, bir saat önce geldim. Hazırım, on dakikaya çıkarım. Sen ne yaptın?" Dalıp duran zihnimi dağıtmak için odanın içinde yürümeye başladım yavaşça.

"Hazırlandık işte. Gelirler şimdi, bekliyoruz. Odamdayım ben, aşağıya inerim telefonu kapattıktan sonra." Odanın içindeki pencereyi açıp soğuk rüzgarın tenime vurmasını sağlarken pencerenin pervazına yaslandım.

"Keyifsizsin, bir şey mi oldu?" Mırıldanarak reddettikten sonra sıkıntılı bir nefes vermeden edemedim. Son zamanlarda işleri yoğun olduğu için vakit geçiremiyorduk ve ben onu gerçekten çok özlemiştim.

"Hayır, seni özledim sadece. Çabuk gel olur mu?" Pencerenin kenarından yavaş adımlarla uzaklaşıp makyaj masama oturdum tekrar. "Öpüyorum çok, görüşürüz."

"Hemen geliyorum bebeğim." Meriç'le vedalaşıp telefonu kapattım ve oturduğum sandalyede arkama yaslanmamla odamın kapısının açılması bir oldu.

"Çağla!" Odada yankılanan tanıdık ses tüm neşemi yerine getirirken yüzüme yerleşen gülümsemeyle heyecanlı bir şekilde ayağa kalktım. "Oha, çok güzel olmuşsun kızım!"

"Çok özledim seni ya!" Birkaç adımla Beril'e yaklaştım ve kollarımı boynuna doladım hızlıca. Olduğumuz yerde salak salak zıplayıp birbirimizi sarsarak sarıldıktan sonra gülüşerek ayrıldık. "Konuşamadık hiç."

ANTRENÖR +18 | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin