9.Bölüm

80 14 15
                                    

Yürüdüğüm dar koridorda kapıların yanındaki tabelaları okuyarak geçerken Chan'in dediği gibi antrenmanın erkenden bittiğine ikna olmuştum. Yüzünü tanıdığım koçları ben salona girdiğim anda yanımdan geçip gitmişti ve onun da yüzündeki ifadeden gördüğüm kadarıyla bir gerginlik yaşandığı da sanırım doğruydu.

Sabırsızdım çünkü artık Taehyung ile yüz yüze konuşmak istiyordum. Heyecandan avuçlarım terlemeye başlamıştı ve tuttuğum poşeti de tam olarak bu yüzden bir sağ bir sol elime geçiriyordum.

Verdiğim sözleri her zaman tutardım ve insanların  da aynı şekilde tutmasını isterdim. Taehyung dün gece bana o sözü verdiyse beni görmek zorundaydı. Hastaneye kaldırılsa yine sedyesinin başında belirirdim, birazcık hırs yapmıştım doğrusu.

Bulduğum odayla beklemeden kapının kolunu indirerek pat diye içeriye girdiğimde karşımdaki görsel şölenle bir an elimdeki poşeti düşürecektim.

Henüz sadece kot pantolonunu giymişti, üzerinde herhangi bir şey yoktu. Çıplak esmer teninde gezinen bakışlarım hafif kaslı omuzlarında dolaşırken ağzımın sularının akması çok muhtemeldi.

Elindeki havluyla saçlarını kurularken kapının açılmasından dolayı bir süre sonra bana doğru döndü ve tanıdık biri olmadığımdan olsa gerek gergin suratındaki kaşlarını mümkünmüş gibi daha çok çattı.

Saçındaki havluyu hareket ettirmeyi kesip bana bakmaya devam ederken bakışlarım saniyelik üst bedeninden akan su tanelerine kayar gibi olmuş ama çok hızlı bir şekilde tekrar yüzüne tırmanmıştı.

"Kimsin?"

Hipnoz olmuş gibi sırtım kapıya dayalı öylece onu izlerken ilk konuşan o oldu.

Sesi oldukça mesafeliydi ama tonu o kadar güzeldi ki kendimi bıraksam yere yığılırdım muhtemelen. Deneyimsizliğime içten içe söverken kuruyan boğazımla zorlukla yutkundum ve dudaklarımı araladım.

"Kim olduğumu biliyorsun."

Bilmiş bir tavırla onun aksine oldukça samimi bir tonda konuştuktan sonra sırtımı kapıdan ayırıp ona doğru yürüdüm ve tam karşısında dikildikten sonra beni incelemesine izin verdim.

Kısılan gözleri önce yüzümde turlayıp ardından tüm bedenimin üzerinde kayarak yere kadar indi ve aynı uyuşuklukla tekrar tırmanıp yüzüme yerleşti.

Uzun süre benle bakıştıktan sonra derin bir nefes aldı ve yanımızda bulunan açık dolaptan bir tane tişört çıkarıp üzerine geçirdi.

Neden giyiniyorsun diye bağırmamak için kendime zorlukla sahip çıktıktan sonra daha fazla pasif kalmamam gerektiğini hatırlayıp aniden dolabın kapağını sertçe kapattım ve tekrar bana bakmasını sağladım.

Çenesini sıktığını gördüğümde acaba fazla mı ileri gittim diye düşünmeme engel olamazken başını yana çevirip dilini yanağının içinde gezdirdi.

"Sana bir şey dedim."

Konuşmamla sinirle tekrar bana dönerken yürek yediğimi düşünüyordum ama kendimle gurur duymadan da edemiyordum. Bir şekilde dikkatini çekmiştim işte. Kötü bir başlangıç olsa bile gayet iyi gidiyordum.

Ayrıca az önce beni süzerken boynumda oyalanan bakışlarını görmesem belki bu kadar sürdürmezdim tavrımı.

"Müneccim yarrağı mı yedim? Kimsin ne bileyim ben."

Konuşmasına karşılık kendimi tutamayıp gülmeye başladığımda bu hareketime anlam veremeyerek ters ters bana baktı. Bu kadar kasmana gerek yok, biz bizeyiz niye bağırmamak için direniyordum.

24's goal (taekook)Where stories live. Discover now