10.bölüm🍁

28 13 66
                                    

Dertsiz kafa? Sabah uyanır uyanmaz huzurla gözlerini araladığında, derdin tasan yokmuş gibi olduğunda, tıpkı benim yanındaki menekşe kokan meleğine sarılarak yeni günde nefes alamaktı. Ama. İşte herşeyin bir aması vardı. Ama birazcık olan huzurunda gözü olan insanlar buna her zaman engel olmak için çomak sokardılar. Tıpkı şimdiki gibi dışarda deprem etkisi yaratan gürültünün, odamın penceresinden içeri sızarak huzurumuzun içine etmesi gibi.

Gözlerimi zorlada olsa aralayabildiğimde ilk önce Umut'a baktım. Meleğim halen uyuyordu. Yavaş hareketlerle ayağa kalkarak pencereye yaklaştım. Aşağıya baktığımda beyminden vurulmuşa döndüm resmen. Bir an başım döndü ama dengemi kaybetmeden kendime geldim .

-Hayır, hayır, hayır.- Kırık bir dvd gibi sesizce tekrarladım lafımı. Bu olamazdı bu bir rüyaydı yada bir kâbus, herşeye vardım ama lütfen gerçek olmasındı. Telefonumu ve hırkamı alarak Umut'un uyanmaması için hızlı ama sessiz adımlarla odadan çıktım. Öyle sinirliyim ki ne yapacağımı şaşırmıştım.

Vestiyerden anahtarımı alıp hızlı adımlarla evden çıktım. Komşularımın uyanması yada rahatsız olmasını şu an düşünecek bir kafada değildim. Dışarı çıktığımda adımlarım bir an sekteye uğradı. Rüya yada kâbus değildi. Benim nazlı kızım. Güzel bebeğim. Yol yoldaşım. Taksidini bile daha bitirmediğim biricik arabamın ön camı paramparça olmuştu.

-Bunu kim yaptı sana ya!-

Arabam mahvolmuştu. Ön camı sanki bir taş alınmış ve tam ortasına vurlumuş gibiydi. Ama neden? Kim?
Arabamın etrafında dolarak hasar tesbiti yapmaya başladım. Yan kapısına geldiğimde bir kağıdın hafif açık kalmış camına sıkıştırıldığını fark ettim. Sinirden titreyen elimle birbirlerine girmiş saçımı kulağımın arkasına itekledim. Kağıdı açıp okuduğumda bnunun kimin yaptığınıda öğrenmiş oldum.

Ozan Karakurt!

Yakın zamanda göndereceğim evrakı imzalayarak tek bir yırtık olmadan bana gönderin. Yoksa bundan sonra olacak şeylerden ben mesul değilim.

O.K

Ulan Ozan Karakurt, ulan sen benim arabamı mahvettin ben seni mahvetmez miyim hı? Ulan ben seni sürümdümez miyim? Hırsla hırkamın cebine koyduğum telefonumu alarak arabamın üstünde işlenmiş olan şaheserin sahibini aramaya başladım. Ne ara Ozan Karakurt'un numarasını kaydedtin diye sormayın. Dosyadan Kenan denen cibilyetsizin numarasını alırken arada rehberime kaynamış olmalı.

Bir kaç çalıştan sonra kulağıma gelen bariton sesle nefesimi tuttum.

-Alo-

Aferin Feyza böyle devam et. Adam senin arabanı hurdaya çıkartsın sen adamın sesiyle kendinden geç. Boğazımı temizleyerek konuştum.

-Ozan bey-

-Evet kimsiniz?- Ağzımı yüzümü buluşturarak taklidini yapmaktan son anda vaz geçtim.

-Feyza ben. Umut'un velayetini alan Feyza. Olmadı kaçırdığınız Feyza.
O da olmadı saçının çekilmesine sebep olduğunuz Feyza. O hiç olmadı kafasını araba vurarak şişirdiğiniz, kaçırıldı diye adamınıza kafa atan Feyza. Aaa! Birde bu var tabi, gönderdiğiniz zarfı size geri gönderdiği için sabahın köründe, yememiş, içmemiş arabasını pert ettiğiniz Feyza! Tanıdımız mı Ozan bey!-

Son sürat durmadan, nefes almadan konuştuğum için derin bir nefe aldım. Karşımdaki adam sanırım uyuya kaldı. Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra konuştu.

-Anlamadım- ne? Dur dur anladım. Ne dedi bu?

- Almadımı? Onca kelimeyi ben siz nini olsun diyemi anlattım. Duymadınız mı beni? Feyza ben Feyza. Biricik kızının doyasıya binemediği bazen ona kıyamayıp bir saat boyunca yürüyen Feyza. Pert olan arabının sahibi...- dedim yıkılmış bir sesle şu an gözlerim dolu bir şekilde arabama bakıyordum. Gerçekten arabam mahvolmuştu.

Ay Işığı Where stories live. Discover now