18 ༘ ⋆ ♡̷ .゚

12.2K 1K 461
                                    

cidden hiç içime sinmedi... bölümü her seferinde yeniden düzenleyip üstüne düşünüp durdum ama umarım güzel olmuştur ☹️🤚🏻

𓂃𓈒𓏸⋆ ♡̷ .゚𓂃𓈒𓏸

Aldığım mesaj yüzünden sabrımın sonuna geldiğimi biliyordum. O piçin bugün bu kadar güçlü olmasının asıl sorumlusu bendim. Siktiğimin Ronan'ı neyi ne zaman yapacağını çok iyi biliyordu, çünkü ona bunu ben öğretmiştim. Eskiden ona duyduğum aşkı kullanıp benden öğrendiği her şeyi şimdi bana karşı kullanacağı bir silaha çevirmişti. Ben düşmanımı kendi ellerimle yaratmıştım.

Elimde bir şans olsa geçmişe gidip onu gördüğüm ilk an öldürürdüm ama artık her şey için çok geçti. Yıllarca benden gizlenmek için her yolu denemiş sonra da ona attığım yemi yutup karşıma çıkmıştı. Tabii bunu yaparken en büyük güvencem bir zaafımın olmayışıydı. Ama şimdi işler değişmişti. Artık kimseyi kendisinden daha çok umursamayan o Jungkook değildim.

Bir zaafım vardı.
Ve tek zaafım da onun elindeydi.

Bu işten en hızlı kurtulmanın yolu mantığımla hareket etmemdi. Benim onu bulacağımı kesinlikle biliyordu. İstediği de buydu. Kendince bana güç gösterisi yapmaya çalışıyordu ama Ronan her zaman bir şeyleri gözden kaçırıyordu. Onu ayağıma kadar getiren de, kendi ölümüne yürümesini sağlayan da benim planımdı.

Gerizekalı henüz babamın öldüğünü dahi bilmeden peşime düşerek hayatının hatasını yapmış, Taehyung'a buluşarak da oynadığı en büyük kumarı ilk anda kaybetmişti. Çünkü göremediği bir başka şey de benim Taehyung'u her şeyden öte tutuyor olmam gerçeğiydi.

İlk önce Dylan'ın attığı plakadan nereye gittiklerini öğrenmek için karakola gidip bir polisi telkin etmek zorunda kalmıştım. Şimdi de neden daha hızlı gitmediğini sorguladığım arabayla doğduğum yere gidiyordum, Lavenham'a. Ronan'ın büyüyü yaptırmak için oraya gitmesi tahmin edilmesi zor bir durum değildi ancak işimi riske atacak şansım yoktu. O yüzden emin olmadan yola çıkmamıştım.

Lavenham... Her şeyin başladığı o kasabaydı. Evrenin ilk vampirleri orda yaratılmıştı. Ben orda meleze dönüşmüştüm, annemle kardeşim orda ölmüştü. Cadıların kutsal kabul ettiği tek yerdi orası.

Gözlerimi bir saniye bile yoldan ayırmazken çalan telefonumu gelecek olumlu bir haber umuduyla açtım. Çocuklar acilen Sophie'ye ulaşmaya çalışıyordu. Neyseki şans bizden yanaydı, çünkü uçağı bu sabah inmişti ve şimdi onlarla birlikte Lavenham'a gelmek için yola çıkmıştı. Tek başıma herkesi yenebilirdim ama cadılar farklıydı. Ronan yanındaki kadına olan güveni sayesinde böyle cesaretli davranırken bir aptallık yapıp Taehyung'u tehlikeye atamazdım.

Melez de olsam da bir cadının büyüsüne karşı gelemezdim. Evrenin en güçlü vampirinin basit bir büyü yüzünden karşısına çıkan engelleri yıkamaması sinir bozucuydu ama bu şu an umursadığım son şey dahi değildi.
Düşündüğüm tek şey Taehyung'du. Ona bir şey olursa korkusu içimi kaplarken sinirden delirmemek için kendimi zor tutuyordum.

Varış noktasına yaklaşık on dakika kaldığını söyleyen navigasyon her geçen saniyede endişemi artırıyordu. Eğer onun canını yakarsa başına gelecekleri biliyordu, yapacağı büyüye güveniyordu ama unuttuğu bir şey vardı. Ben asla yenilmezdim. Beni alt etmek gibi bir fikre kapılması bile ne denli ahmak olduğunu gösteriyordu.

Direksiyonu kırıp son sürat ilerlerken çevremde kimse yokmuş gibi hissediyordum. Yanımdan geçen arabalar, sıra sıra dizili evler, tanıdık kasabanın yolları hiçbirisini görmüyordum. Zihnimde yankılanan tek şey Taehyung'un ismiyken ağlayacak gibi hissediyordum. Arkadaşlarının ruhsuz, diğerlerinin canavar olarak tanımladığı melez, bir omega için her şeyi kenara atıyordu.

seven | taekookDonde viven las historias. Descúbrelo ahora