küçük kuş burada

47 9 22
                                    



Merhaba. İşte küçük kuş karşınızda,tam olarak burada. Belki de herkesin içinde olan küçük kuş şuan bedensel olarak karşınızda. Adım Senem. 16 yaşındayım. Ve belkide hayatımın en zor ikinci dönemini yaşıyorum. İlkinin ne olduğunu boşverin. Zaman her şeyi yeri ve zamanında gün yüzüne çıkaracaktır. Yarın perşembe. En sevdiğim gün. Voleybol günü, nasıl yani derseniz söyleyeyim. Bugün okul dışında tüm vaktimi voleybola ayırıyorum. Kulağa şaçma gelebilir fakat insan yapmayı sevdiği şeyi yapınca mutlu olur. Voleybol böyle allak bullak insanları kafamdan çıkarmamı sağlıyor açıkçası. Bir nevi terapi denilebilir. Çok küçük yaşta başladım oynamaya hatta basketbol da çok sevdiğim bir spor ama hayır, voleybolun yerini tutamaz. Her sabah olduğundan garip bir şekilde daha enerjik bir şekilde uyandım. Soğuk bir duşun ardından giyindim ve ağzıma bir şeyler atıp evden çıktım. Okula gitmek için otobüs beklerken en sevdiğim şey şarkı dinlemek olur. Yalnız, sakin ve huzurlu bir his verir bana. Sezen Aksu-Firuze çalıyordu kulaklarımda. Sonra bir kız geldi durağa, oda yanıma oturdu ve beklemeye başladı. Önüme döndüm ve şarkının zihime bilmem kaçıncı kez kazınmasına izin verdim. "Ağla, firuze ağla" diyordu şarkı. Şarkı bitinice modumun yerlerde olduğunu fark ettim. Meghan Trainor-No keyfimi yavaş yavaş yerine getirdi.

Bi anda sanki yalnızmışım gibi şarkıyı mırıldanmaya başladım. "my name is no, my sign is no, my number is no, you need to let it go-" yanımdaki kızın bana baktığını fark etmemle durdum. "Afedersin kendimi kaptırmışım" dememle gülümsedi. Rahat bir nefes alıp önüme döndüm. Birkaç dakika sonra otobüste geldi. Benimle beraber yanımdaki kız da ayağa kalktı ve otobüse bindik. Otobüste bi süre telefonumla oyalandıktan sonra etrafı izlemeye başladım. Okulumun olduğu durağa geldiğimde sabah duraktaki kızıda inerken gördüm. Ve tanışmak için yanına yaklaştım.

"Bizim okuldasın sanırım."

"Evet, galiba." diyip gülümsedi, onda bir farkılık vardı. içten gülüyordu. diğerleri gibi saçma, yalandan bir gülümsemesi yoktu. "Hangi sınıf?" Diye sordum.

"10-E." deyince içimi garip bir mutluluk sardı. samimi şekilde gülümsedim.

"Hadi gel, bizim sınıftasın." oda aynı benim gibi heyecanlı duruyordu. Sınıfımda doğru düzgün insan yoktu neredeyse. Sınıfın çoğuna güvenmiyordum.

"Ben Nisan bu arada." gülümsedim. bu kıza bi anda içimde bir bağ oluşmuş gibi hissettim. Her konuştuğunda suratımda bir gülücük beliriyordu. Bir anda kendime kızdım. Daha onu tanımıyordum. kendimi çok belli etmemeliydim. Ama yinede küçük gülümsemelerden sıkıntı çıkmazdı.

"Senem bende."

"Memnun oldum."

"Bende. İstersen sınıfa geçelim,sonra okulu gezdirebilirim sana."

"Çok sevinirim."

Bu kızda bir şey vardı. Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Ama bir şey var. Ona durup duruken bu kadar ısınmam normal miydi? Peki ona güvenmeli miydim? İçimdeki ses bana "Hayır!" diye bağırdı. "Galiba önceden yaşadıklarından akıllanmadın Senem." diyordu.Ben düşüncelerden ayrılırken sınıfa geldiğimizi fark ettim. Elimle gelmesini işaret ettim. Sınıfa geçtiğimizde herkes işinde gücündeydi. Kendi sırama geçip eşyalarımı koydum. Nisan hala ayakta bekliyordu. Onun için sıra bakındım. En arkadaki sırayı göstediğimde gözlüğünü işaret etti eliyle, birazdaha bakındıktan sonra arkamda oturan çocuğun başka bir yere oturduğunu fark ettim. Nisan'a arkama geçbileceğini söylediğimde kafasıyla beni onayladı ve eşyalarını sıraya koydu. Ona dönecekken normalde arkamda oturan çocukla göz göze geldim. Bana o kim der gibi bakıyordu. Bir sorun mu var diye sormak için yanına gittim.

"Bir sıkıntı mı var Berkay?"




Evet nasıldı bakalım. Şuan daha yeni yükledim biliyorum. Ama görürseniz paylaşmanızı çok isterim açıkçası. :) Eleştiri almak iyi olur. sevgiler!

devamı gelsin derseniz lütfen belirtin!<3

KÜÇÜK KUŞWhere stories live. Discover now