Belki Sen Doldurursun O Boşlukları

65 11 31
                                    

Babamı iki yaşındayken kaybetmişim. Onun nasıl biri olduğunu hiç hatırlamıyorum, küçükken anneme sürekli babamın nasıl biri olduğunu sorsam da bana hiç anlatmadı. Ben de meraklı birisi olduğumdan annemin hiç görüşmediği babaannemde soluğu aldım. Kendisi beni sever, aslında ben de onu severim. Yüzüme gerçekleri söyleyebilen ikinci insan çünkü, annemden sonra.

Neyse, ona babamın nasıl biri olduğunu sordum. Herkes babasıyla okula gidip geliyordu ve sanki babalarını bir süper kahramanmış gibi sınıfa anlatıyorlardı. Ben de merak ettim, babam da öyle bir insan mıydı diye sordum.

Şerefsizin tekiydi dedi.

Sanki gerçekten kendi oğlu değilmiş gibi sorduğum andan beri oğluna sövüp durdu. Yüzünü buruşturdu, midesi bulanırmış gibi tiksinerek anlattı oğlunu. Birinin bunu sormasını bekliyormuş gibi, ona her sövüşünde gözümün dolmasına aldırmadan devam etti. Arkadaşlarımın babalarını anlatış şekli yüzünden her babayı öyle sanmamdan dolayıydı galiba gözümün doluş sebebi. Büyük annem bağıra çağıra oğluna söverken ben bağırarak ağlamıştım. Güzel bir anımızdı.

Büyük annemden de bir şey öğrenemedim. Babamı duyunca tansiyonu falan çıktı, bir şeyler oldu kadına. En sonunda annem beni almaya geldiğinde ağlamış beni görünce büyük annem ile büyük bir kavga etti. Tam olarak birbirlerine ne söylediklerini hatırlamıyorum ama babaannemi bırakıp gittik işte sonunda eve. Annem beni karşısına aldı ve düzgünce en başından olayları anlattı, ben de o saatten sonra bir daha babamla ilgili soru sormadım.

Bu kadar sövmesinin nedeni babam gençken evden kaçmış. Bildiğiniz pılını pırtını toplayıp kaçmış yani, uzun bir süre haber alamamışlar. En sonunda polise haber vermişler, birkaç güne de bulunmuş. Meğersem babam anneme kaçmış çünkü büyük annem ile annemin annesi arasında hiç bitmeyen bir nefret varmış. Oğlunu da 'onun' gibi birinin kızıyla evlendirmek istememiş. Babamın annemin yanında olduğunu öğrenen büyük annem oğlunu reddetmiş işte, kaoslu bir anı. Asıl sıkıntı bu değil ki. Demek ki babam aralarındaki engele rağmen anneme kaçacak kadar annemi seviyormuş fakat evlendikleri ilk gün annemi aldatmış. Bu da şu soruyu ortaya çıkarıyor: Hayır, madem aldatacak, neden annem ile evlenmiş? Bu soruyu sizin gibi ben de düşündüm, annemin cevap vermesi ise gecikmedi.

Çünkü ailesiyle aralarında bir sorun varmış ve ailesinin babama sırtını döneceği tek yol annem ile evlenmekmiş. Annemi oyalamış; sürekli onu sevdiğini, ondan başka kimseyi gözü görmediğini söyleyerek aklını çelmiş. Annem de babama aşık olmuş, daha evlenmeden beni yapmışlar ve evlenme bahaneleri de ben olmuşum. Hayır, babam annemi üzmeden direkt evden de kaçabilirdi ama yapmamış. Ailesinin onu bulacağını düşünmüş, kendince böyle bir garanti yol seçmiş.

"Biraz daha gelmeseydin evini basacaktım." Ellerim masada, bedenim ise masaya yaslı bana gülümseyerek ceketini asan Bay Kim'e bakıyordum. "Karıma nasıl bir açıklama yapardım o zaman?"

"Ne?" Yaslanmış halimi hafif doğrultarak dediği şeye şaşırırken bu halime kahkaha attı. Büyük adımları ile beni kendisi ile masa arasında sıkıştırmış, yüzüne yerleştirdiği piç gülümsemesi ile bana bakıyordu. "Şaka yapıyorum tabii ki."

"Komik değil." Evli olmadığını ben de biliyordum fakat yine de bu devirde gerçekten kimseye güven olmuyordu. Çatık kaşlarla ona baktığımdan dolayı beni sakinleştirmek için alnımı öpmüş, bir eli ensemde bulunan uzun saçıma gitmişti. Saçımla oynanılmasına bayılsam da neredeyse kimseye saçıma dokundurmazdım. Yani, seks sırasında hoşuma gitse de ayık kafayla bunu yaptırmıyordum. Elimin tersiyle saçımda gezinen parmaklarını ittiğimde böyle bir tepki beklemiyormuş gibi şaşkın bakışları saçlarımdan gözlerimi bulmuştu. "Saçıma dokunulmasını sevmem."

Call By All Love||ChanbaekWhere stories live. Discover now