RUHLARIN ZİNDANI

45 18 38
                                    

Şebnem Geliyorum canım yoldayım

ATEŞ Hızlı ol Şebnem seni deli gibi arzuluyorum.

O sırada şebnem kapıyı çaldı Ateş kapıyı açtı. Klasik rutinlerini yapacaklardı. Ateş ile karısının odasına geçtiler. Şebnem üstündeki gecelik elbiseyi çıkardı ve yatağa geçtiler. Bir üste ateş bir üste şebnem derken Şebnem in kocası Recep Oğlu Şaban aradı. şaban "hayatım neredesin" dedi. Şebnemin acilen bir yalan bulması lazımdı aklına yeni şirkete gelen Ekinci kardeşleri kullanarak bir yalan söyledi "Malum yurda yeni 2 çocuk geldi onların bakımları ile sorumluluklarıyla ilgileniyorum" yurt demişti fakat bunu oda biliyordu ki hiç bir yurtta çocuklara hayvan gibi ilaçlar ve uyuşturucu vererek hayvan gibi test etmezdi. Şaban "kapattım o zaman canım" dedi şebnem de veda etti ve tutkulu sevişmelerine devam ettiler. En az yarım devam ettiler fakat Şaban yüzünden önlemlerini alamamışlardı.

Şebnem Ateşin üstündeyken içeriye minik Tolga girdi. Klasik rutinlerini yapıyorlardı. Normalde bölmez annesinin gelmesini beklerdi ve bu sahneye de çok tanık olmuştu. Annesi gelince hiç değilse inleme sesleri giderdi babası annesine vurduğunda ise minik Tolga onları bölerdi hatta bu yüzden çok dayak yemişti hatta 3 gündür açtı. Su bile zar zor buluyordu. Uyuşturucu için deney yapılan çocukların içinde şirketin yöneticisinin öz oğlu olmasına rağmen oda deney görüyordu. Annesi buna göz yumuyordu çünkü tolgayı hiç sevmemişti. İstemediği oğlu onun için her şeyi yapabilirdi. Tolga herkesin mama yiyip annesi ile babası ile iyi vakit geçirmesi gerekirken annesini babası dövmesin diye ayırıyor saçma deneylerde kullanılıyordu. 5 yaşında olmasına rağmen ölmek istiyordu. Ateş "niye geldin lan ben sana dışarıda bekle demedim mi" diye sordu kızgınlıkla ateş. Tolga "evet ama çok açım lütfen baba yemek ver" dedi. Ateş "buzlukta buz var onları yiyebilirsin" dedi. Tolga "ama çok açım" dedi. Ateş bir anda ona tokat ı geçirdi çıktı dışarı diye bağırdı. Burnu kanamıştı bu onun için ufak bir şeydi. Deneyler için aç kalması gerekiyordu. Onlar tutkulu sevişmelerine devam ederken eve annesi girdi. Aldatıldığını biliyordu bilerek boşanmıyordu. Yanında minik kızı Ecrin vardı. "Burasıda bizim minik evimiz güzel kızım ama merak etme sen burada kalmayacaksın. Baba alacak bizi." Tolga güçsüzlükle "hoşgeldin anne" dedi. Annesi saçını öptü. "Hoş buldum montumu as" dedi. tolga montunu astı. "Beni yurda ecrin ile sen bırakır mısın babamın işleri var" dedi. Ateş yarı çıplak bir şekilde içeriye girdi. Şebnem de hızlıca dışarı çıktı. Ateş Cansu ya erken geldi diye tokat atacakken atacakken tolga elini tuttu hızlıca ecrini diğer odaya bıraktı kulağına kulaklık taktı. Hızlıca içeri koştu ateş gene bağırıyordu. Anneme bağırma diye bağırdı. bu çabasına zorluğa rağmen annesinin sorduğu ilk soru "Ecrin iyi mi" olmuştu. Tolga kardeşini ve annesini çok seviyordu sadece annesi onu çok kırmıştı ama tolga hep tutunabildi. "İyi" dedi. Tolga ile Ecrin nin babası aynı insan değildi. Ateş ile Cansu zorla evlendirilmişti hatta evlenmezse ölüm ile tehdit dahi edilmişti. Cansu hızlıca kızının odasına gitti. Takılı kulaklık ile oyuncakları görünce çok şaşırdı. O kadar masumdu ki fakat Tolga da onun kadar masumdu. Kızını ile kendini yaşadığı hapisten kurtarırken oğlunu o hapse atıyordu. Kızının saçlarını öperken Tolga ateş tarafından dayak yiyordu. Fakat şu bir gerçekti Tolganın ruhu doğduğundan beri bir zindandaydı ve kimse kurtarmıyordu. Acıyla ela gözlerini yumdu annesi ile aynı renkti. Annesi ise o adamdan diye kendi gözlerini paylaşanı unutmuştu. Babasından yediği dayakların etkisiyle ağzından kan çıkmaya başladı. Hiç bu kadar dövmemişti. Cansu Leyla ya sıkı sıkı sarılırken tolga nın ruhu gene o hapiste ölmüştü.

1 Hafta önce orman

Şebnem arabadan indi siyah. 2 tane çocuk vardı. SMA hastası rojin ile rojdaya yardım edin. Afişin önündeydiler. Büyük olan erkek çocuğu kız kardeşinin elini tuttu. "Bizden ne istiyorsunuz". Çocuk kardeşini koruyordu. Tam büyük olan erkek çocuğuna tokat atacakken kız yerdeki toprağı kadının baş ayak parmağı ile diğer parmak arasına attı. Orada solucan vardı ve solucan onun en hassas noktasına denk gelmişti. Büyük bir çığlık attı. Zayıf noktasını yürümesinden anlamıştı. "Abime bulaşma çünkü karşındaki kız çünkü abisi için her şeyi yapabilir." dedi ve alaycı bir şekilde güldü. 5 yaşında bir kız için fazla mükemmeldi Şebnem başta sinirlendi ama o küçük kız çocuğuna hayran kaldı. "Senin adın ışık olsun sende ki ışık kimsede yok. Sana eşim Şaban bakacak ". "Sizin eşinize ihtiyacım yok. Abimle beni ihtiyara bırakın" dedi. Gene ve gene hayran kalmıştı. O Sadık Ekinci nin torunuydu şaşırmamalıydılar. "Abinle ayrı eğitim alıp testlerden ayrı geçeceksin. Sadece 1 yıl aynı yurtta kalacaksınız. "İSTEMİYORUZ" dedi ışık ama abisi tuttuğu elini öptü. "Bu son şansımız olabilir Sadık tan kaçmak için" dedi. " Işık "ama ya sana bir şey olursa ben ne yaparım oğuz" dedi. Demek ki büyük çocuğun adı Oğuzdu. Şebnem "onları yurda yerleştirin bir an önce eğitimde şu kızın erken başlayın" dedi ve lüks arabasına bindi. Artık o zindanda Işık ile Oğuz da vardı. Fakat bu zindandan 2 sinden birisi ölüm ile kurtulacak diğeri ise onun vicdan azabı ile yaşayacaktı. Oğuz durduğu afişi aldı yazık çocuklara akraba evliliği yüzünden hasta oluyorlar. Işık oğuz şuan bumu önemli dedi. Oğuz özür diledi ve arabaya binip gittiler

2 YIL ÖNCE HASTANE

baba canım çok yanıyor diye bağırdı Şebnem. Ateş nerede kaldı. O an kucağında ki minik kıza baktı. Ben sadece sex istemiştim diye ağlamaya başladı. "Baba şabana ne diyeceğim" dedi hıçkırıklar arasında. Harun kızının göz yaşlarını sildi "bu çocuğu ne Şaban ne de Ateş bilecek" dedi ve nefesini sesli bir şekilde verdi. Çok kötü çıkmaza girmişti. Bebeğin de ondan 1 yaş büyük olan abisi gibi ela gözleri vardı. Harun kızı kucağına aldı adına Ela koymak istemişti. Kızı kucağına aldı ve onu bırakmak üzere ilerledi. Lale gül kız yetiştirme yurdu. Bir kağıdın üstüne sadece ela yazdı. Bu yurt o kızın dönüm noktası olacaktı. Çünkü onu hiç ummadığı birisi evlatlık alacak ve onu öz kızı gibi sevecekti. Son kez minik kıza baktı yurdun ziline bastı ve son süreat hızla gitti. Giderken arkasına bile bakmadı.

2012 AİLEN Mİ ABİN Mİ

IŞIK

Oğuz ile eğitimlerimiz bitmişti. Şuanda herkesin kaldığı o yurrt aydık. Sonunda o cadıdan kurtulmuştuk. Ben ışık daha doğrusu Mavi fakat bana cadı Işık adını verdi. Ona cadı diyorum çünkü 2009 yılında saçları cadıya benzemişti. Oda benim gibi kan kusmuştu. Ona bir tek benim meydan okuyabilmem ise komikti. Burada ki tüm çocuklar ondan korkardı fakat korumaları olmasa bir bok değildi. Benim gözümde Tolga nın babasının yanındaki kadın dı. Piçin de tekiydi. Çanta mı aldım ve Tolga nın odasına gitmek için odamdan çıktım. Odada Ecrin de vardı ona selam verdim ve Tolganın çalışma masasının sandalyesine oturdum. Bizimle işleri artık yavaş yavaş bitiyordu fakat gene de tedbiri elden bırakmamalıydık. "Tolga cadı birazdan gelecek siz saklanmalısınız ben ve abimle işi zaten bitti" dedim. Tolga ile acayip yakın olmuştuk. Onun ölmesini istemezdim. Tolga "Tamam biz saklanıyoruz efe mira buse can emre" yi sakla dedi ve Ecrin in kolundan tutarak kendi yaptığımız sınağa götürdü. İçeriye geçtiğimde yemek hanede mira buse can ve emre yi kanlar içinde gördüm. Hiç birinin nabzı atmıyordu. Efe ve abim yoktu. Zaten bu deneyler sonucu 5 kişiyi de kaybetmiştik daha fazla kişi kaybedemezdik. Hepsinin kalkması lazımdı. İçeriye doruk girdi. Açık kalan ağzını eli ile kapattı. "Sen diğerlerini bulmaya git abla ben onları depoya götüreyim"dedi. Başımı salladım Doruk benden sadece 2 yaş küçük olan erkek kardeşimdi. Çok güçlü ve akıllı bir çocuktu farklı babalardan olmamıza rağmen birbirimize çok benzerdik. Efe ve abimi aramaya gittim. Her koridora her odaya baktım ama yoktu. Tam mutfağa gittiğimde içeriye cadı girdi. "Ne istiyorsun cadı" dedim kendimi tutamayarak. Cadı hiçbir şey demeden beni aldı ve zorla bir arabaya bindirdi. Çırpınmadım çünkü sorumun cevabına götürdüğü her halinden belliydi.

Bir ormanda indik ormanda abim vardı. Abim "ışık gelme gelme ışık dedi" gözleri dolu hiç bir şey anlamamıştım. Onu tutan adamın elinde silah vardı. Sessizliğimi korudum. "Evet küçük kız şimdi bu dosyada dedenin anneni babanı babandan olan küçük kardeşlerini kısacası tüm aileni bitirecek bilgi var. Eğerki bu dosyayı alırsan abin ölücek ama eğer ki abini kurtarırsan ailen gidecek şeç bakalım abin mi ailen mi". Ne bu nasıl olabilirdi. Bu nasıl bir insandı. Ben seçim yapamazdım. "Beni seç ışık onlarla belki huzurlu hayatı sen yaşarsın"dedi oğuz fısıldayarak. "Ama bizim hayallerinize sende vardın" dedim gözlerim dolmaya başlamıştı. Ne yapacaktım nasıl yapacaktım abime bir şey olur muydu ama onlarda yaşamalıdı. Onlar bizim ailemizdi yaşamalılardı. Gözlerim dolmuştu Cadı "o zaman şu küçükğe ateş et" dediğinde "HAYIR" diye bağırdım. Titeyen ve yüksek çıkan sesinle "beni öldürün nolur ona zarar vermeyin ben zaten 24 yaşından sonra ölücem nolursunuz onu öldürmeyin" dedim ağlayarak. Cadı "alış küçük kızım her zaman en değerli mal uzun ömürli olur" dedi. Ellerim titriyordu bugün benim doğum günümdü. Adam abime ateş edince tüm gücümle ağladım ve yanına gittim abi lütfen uyan diye bağırıyordum yarasına minik elimi bastırdım ama uyanmıyordu. Hıçkırdım abi lütfen.
O gün saatlerce başında ağladım sonuç abim ölmüştü beni seven tek kişi ölmüştü ve o ailenin de anlamı kalmamıştı. Bu hayatın anlamı kalmamıştı. O gün içimdeki ışık kapandı bir daha da kimse açmaya bilirdi.

IŞIK'IN ADALETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin