BU NE ŞİMDİ?

23 4 54
                                    

Okul çıkışı Atilla'yla birlikte AVM'ye gitmeye karar verdik. Uzun zamandır ikimiz beraber vakit geçirememiştik. O gördüğüm yaralarından sonra da içimde pişmanlıktan yanıp kül oluyordum. Nasıl kötü bir arkadaştım böyle? Hem yaşadıklarını anlatmasına izin vermemiş hem de bunca yıllık dostluğumuza güvenmemiştim. Bana hiç belli etmese de kırıldığını hissediyordum o yüzden geri kalan günde onunla birlikte olup gönlünü alacak, kuru bir özürle durumu geçiştirmeyecektim.

Atilla hep benim abim gibi olmuştu ve beni bir kez olsun incitmemişti. Ona hissettiklerim benim için bir abiden de öteydi. O zaman o an nasıl gözüm dönmüştü de onu dinlememiştim? Karan beni yanıltmıştı. Bu kadar kötü bir oyun oynayacağı kimin aklına gelebilirdi ki zaten. Bende hemen gafil avlanmıştım. Biz o haldeyken acımızdan beslenip attığı kahkahalar kulağımda çınlıyordu. Normal bir insan değildi o, psikopat bir ruh hastasıydı. Bunca şeyi bize yaşattığına inanamıyordum.

*

Son dersimiz de bittiğinde Atilla ile bugün için kısaca bir plan yaptık. İlk önce eve gidip hazırlanacaktık, yaklaşık yarım saat bana yeterdi. Ardından Atilla motoruyla beni evden alacaktı ve hızlı gidersek on beş dakikalık yolculuktan sonra AVM'de olacaktık. Plan yapmak ve plan doğrultusunda mükemmel şekilde yapacaklarımızı gerçekleştirmek benim için çok önemliydi. Bu mükemmeliyetçi tavrım yüzünden kimi zaman dışlanmış kimi zaman takıntılı damgası yemiştim. Ama Atilla bir an olsun bu konuda beni mahçup etmemişti belki de ona bu kadar bağlı olmamın bir sebebi de buydu.

Okuldan çıktıktan sonra Atilla'nın motorunu park ettiği sokağın köşesine gittik. Benim için de getirdiği kaskı taktığımda düşünceli tavrı dudaklarımın iki yanından kıvrılmasına neden oldu. Oda kaskını taktıktan sonra yola koyulduk. 

Motoru hızlı kullandığı için dört bir yana uçuşam saçlarım tamamen birbirine dolanmıştı ama rüzgarın vücuduma çarpmasının verdiği hissiyat paha biçilmezdi. 

Hızı git gide artıyor, artık yavaşlaması gereken yerde daha da katlanıyordu. Sanki günün tüm sinir stresini motorun tekerlekleri  altında parçalıyordu.

"Çok hızlı gidiyorsun, biraz yavaşla." dedim sesimi duyurabilmek için bağırarak.

Fakat beni dinlemedi ve hızını arttırmaya devam etti. Belini tutan ellerim daha da sıklaşırken:

"O Yiğit olacak karaktersiz senden hoşlanıyor biliyorsun değil mi? Gerçekten düzgün biri olsa sorun etmem fakat sende biliyorsun kızlara nasıl davrandığı. Seni üzecek diye korkuyorum." dedi sinirden dişlerini sıkarak konuşuyordu.

"Elbette biliyorum zaten bugün gözlerimle de şahit oldum. Keşke başta seni dinleseydim ama merak etme bundan sonra zaten yanıma bile yaklaşamaz. Bu yüzden miydi bu sinirin?"

Derin bir nefes aldı ve asıl  kafasını meşgul eden konuya girdi.

"Karan benim düşmanım Alara. Daha önce kaybedecek bir şeyim yoktu ama şimdi sen varsın. Seni benden almaya çalışacak."dedi öfkeyle.

"Hep senin yanında olacağım zaten yanındayken kimse alamaz beni." dedim gülerek ardından belindeki bir elimi kaldırıp kolunu tutarak "Bak şu kaslara! Karandada var gibi ama sen onu döversin net."

Bana göz ucuyla bakarak "Karanda kas falan yok zayıf bir şey o bir kere."dedi.

Zayıf bir şey mi? Dev gibi bir şey demek istedin herhalde Atillacım. Görünen köy kılavuz istemez.

"Hıhım evet" dedim yarı alayla. Eğer biraz daha diretirse kahkaha atacaktım. 

Motoru bir sokağın kenarına park ettiğinde geldiğimizi anladım ve Atilla'yı sıkı sıkı saran ellerimi gevşettim.

BEYAZ LALEDove le storie prendono vita. Scoprilo ora