Orenda

182 18 39
                                    

Sezen Aksu'nun sesi geziniyordu yine kulaklarında. Yine aynı şarkı yıllar geçse de yine aynı duygular beliriyor yüreğindeki saklı kutudan birdenbire çıkmışlar ortaya ev sahibi olmuşlar yeniden.
Bu şehirden giderkende aynı ses vardı kulaklarında şimdi de.

Ben de yoluma giderim
Ezdirmem kendimi
Ama gezdirmem de gönlümü
Gider acımı çekerim.

Bu cübbeyi son giydiğinde yüreği cübbesi, mesleği her şeyi kana bulanmıştı. Kendi babasına ait olan kana.

Koridorda göründüğü an bakışları anında aradığı kişi ile buluştu. Daha gördüğü kişinin karşındaki şoku yaşayamadan kendisi ile aynı duyguları hissettiğini,gözünün önünde aynı sahnelerin canlandığını biliyordu.

Buraya son gelişinde babasız kalmıştı. Kendi babasının idamına sebep olup çıkmıştı. Ancak karşısındaki adama tezat o düşüncelerini temizledi zihninden susturdu yüreğini tabii Sezen'i de susturması gerekmişti bunun için.

"İzge'm" Dayısından duyduğu ismi ile kendisine özlemle bakan adama buruk bir gülüşle gözlerini açıp kapadı. Yaşananlara, gidişine rağmen ondan kopmayan tek kişi olmuştu Erkut.

Herhangi bir konuşmaya fırsat kalmadan içeri girmelerini söyledi mübaşir.

Baybars'ın bu sefer nefret dolu bakışları kin kusmak için dayısına çevrildi. Ancak Genaral Erkut'un kaldırdığı kaşı susması için yeterli oldu.

Canlarından çok sevdikleri, uğruna her gün ölümü göze aldıkları meslekleri birazdan içeride görecekleri hakimin dilinin ucundaydı. Ve hakimin dilinin ucunda şu an ne varsa onu da değiştirebilecek kişi Baybars'ın nefret kusmaya çalıştığı kız kardeşiydi. O yüzden Erkut hem İzge'nin kalbinin daha fazla kırılmasından korktuğu hem de timin geleceği onun ellerinde olduğu için böyle bir kavganın çıkmasına tamamen karşıydı.

......
"Hangi yüzle geldin?" Baybars'ın kapıdan dışarı adımını atar atmaz sorduğu soru genç kadın hariç herkesi şaşırmıştı. Çok doğaldı sonuçta saniyeler önce mesleklerini kurtaran kadına ilk dediği şey bu olmazdı normal bir insanın. Ancak ne Baybars normal bir insandı ne de yaşananlar normaldi.
Cevap verme gereği duymadan arkasını döndü İzge.

Tabii baba diye duyduğu bağırış olmasaydı.
"Ezgi, güzel kızım. Nasıl geldin sen buraya?"

Abisinin kucağında gördüğü kendisinin, aynı zamanda da babasının bir nevi kopyası olan ufak kız ve arkasında duran annesi sendelemesine neden olmuştu. Göz göze geldiği annesi ayakta durmakta güçlük çekmiş ve önünde duran oğlunun koluna tutunmuştu.

Karşındaki annesi ağladı ağlayacak şekilde bile dursa önünde duran aile tablosu yüreğinin her parçasını tuzla buz etti. Kum tanesi gibi olan yüreğinin parçaları cam kırıkları olup kanattı her bir parçasını.

"İzge,"Fısıltıdan ibaret çıkmıştı kadının sesi. Dilinden cam kırıklarının kesiklerinden gelerek zehir akıtacağını bildiğinden bir şey demedi, cevap vermedi sadece arkasını döndü ve çıktı adliyeden ismin sahibi.

Çok sürmedi kendini hapsettiği sessizlik. Telefonun çalan melodisi arabayı doldurdu.
Cevaplamamak gibi bir çabaya girmedi. Ne yaparsa yapsın ulaşırdı ona biliyordu. Önünü bir polis arabası bile kesebilirdi.

"Efendim."dedi İzge telefonu açtıktan sonra.
"Gitmeye kalkma."

"Böyle anlaşmamıştık dayı. Annem olmayacaktı," dedi sesine yansayan siniriyle."Haberim yoktu,"diyerek kendini savunmaya geçti Erkut.
"İstesen olurdu. Bilerek yaptın. Beni bilerek böyle bir cendereye ittin."

DİLHUN Where stories live. Discover now