3. Bölüm

846 72 28
                                    

Bismillahirrahmanirrahim

••••••

Üzerimi giyinmeme gerek yoktu. Zaten kıyafetlerim üzerimdeydi. O yüzden odama çıkarak sadece montumu aldım ve hemen geri aşağıya indim. Kadere sonsuz inancı olan biriydim. Bu adamın benim kaderim olacağı ise artık belliydi. Aşağıya indiğimde babamında üzerine sadece bir mont aldığını fark ettim. Hızlıca ikimizde evden çıktık. Babam bir yandan telefonunu kontrol ediyordu bir yandan da hızlı hızlı arabaya yürüyorduk. Ayakkabımı tam giyinememiştim. Topuklarına basarak ilerlememden dolayı hızım babama göre daha düşüktü.

Arabaya bindiğimiz gibi babam arabayı çalıştırdı ve Ahmet amcanın bize attığı hastanenin konumuna bakarak ilerlemeye başladık. "Ben biliyorum bu it yerinde durmayacak. Ben biliyorum kendi itimi." Ne kadar Emre'ye kızsamda onun bir suçu yoktu. Sonuçta bilmiyordu. Bilseydi yapmayacağına emindim.

"Baba emin ol o da bilseydi yapmazdı. Hem tek onun suçu yok ki. Ben yardım ettim ona." Kafasını yana çevirerek lâ havle dedi ve geri bana döndü.

"Senide yoldan çıkartmış işte!" Kollarımı önümde bağladım ve kafamıda önüme çevirerek arabanın altında kayıp giden yola baktım. Araba normalden daha hızlı gidiyordu. Buna ses edecek halim yoktu çünkü beni bekleyen biri vardı. Kalbimde ki ağrı bir türlü gitmiyordu.

Arabada ne kadar yolculuk yaptığımızı bilmiyorum çünkü kafam o an sadece Ömer'deydi. Araba durduğu gibi kendimi dışarıya attım ve babamı dahi beklemeden hastaneye doğru ilerledim. Beni bu kadar aceleye sürükleyenin ne olduğunu bilmiyordum ama içimden bir ses hemen yanında olmama gerektiğini bana bağırıyordu.

Yanımdan geçen hemşirelerden birini durduracağım sırada onun ile göz göze geldim. Kendimi yıllarca bir erkeğin gözüne bakmaktan sakınmıştım ve sürekli kendime bunun haram olduğunu belirtmiştim. Ama şu an onun iyi olup olmadığını anlamam gerekiyordu yoksa ben kesin kalpten gidecektim.

"Dilay!" Kalın sesi duvarları delerek bana ulaştı. Bir insan sesinde hem acıyı hem İslam'ı hemde aşkı aynı anda bulundurabilir miydi? O bulunduruyordu. Boş boş ona bakmak yerine ona doğru hızlıca yürüdüm ve tam önünde durdum. Boyu benden kat ve kat uzundu. Ban ona kafamı kaldırmış bir şekilde bakarken o bana alaycı bir tavır ile yukarıdan bakıyordu. "Ne kadar minnak bir kızsın sen." Yavaş yavaş yüzüme yaklaştı ve tam kulağımın dibinde durdu. "Hele o yüzün yok mu? Ay çiçeği gibi. Yüzünün o yumuşak dokusunu hissetmek için nelerimi verirdim bir bilsem." Ay çiçeğine benzettiği yüzümün şu an domates gibi kızardığına emindim. "O peçeyi iyiki takmışsın. Ben kıskanç bir adamın Dilay. Ve bence sen o güzel gözlerini bile sadece bana saklamalısın." Geriye çekilirken ben sadece ona baktım. O ise göz kırparak bana gülümsedi. Şu an kalbimin yerinde bir saatli bomba vardı sanki. Her an patlatabilirdim.

"Dilay kızım?" Arkamdan gelen babamın sesini duymam ile hemen o tarafa döndüm. Babam ilk önce bana ardından da arkamda dağ gibi duran Ömer'e baktı. "Nasılsım oğlum?" Babamın samimi sesi içimi yumuşacık etmeye yetti.

"Elhamdülillah Mehmet amca. Bir sıkıntı olmadan yetiştik. Ama kusurma bakmayın kızınızın yaptığı hiç hoş değildi. Bildiğiniz müstakil eşini öldürmeye kalkıştı." Alaylı çıkan sesi ile babam da gülümsedi. Benim yapmadığımı biliyordu ama yinede Emre'yide burada rezil etmiyordu.

"Özür dilerim. Gerçekten alerjin olduğunu bilseydim yapmazdım. Umarım bana kızgın değilsindir." Sorun değil gibisinden kafasını salladı. Yüzüne daha dikkatli baktığımda hala biraz mor olduğunu fark ettim. İçimde bir şeyler kopmuştu. Ve ben o Emre'nin kafasını koparmadan rahat etmeyecektim.

MESELE AŞK DEĞİLWhere stories live. Discover now