8

171 22 0
                                    

Gece olunca yoongi konuştu.

"Bara gidelim"

Kafamızı salladık, biraz yürüdükten sonra bara geldik, masa bularak oturduğumuzda bana eğildi.

"Fazla içme"

"Neden?"

"Aptal mısın? İddia ya girdik ya"

"Of sus be, içmeyiz"

Göz devirdik, masaya bir sürü içki geldiğinde küçük bardağı aldım, yoongi de viskiyi alınca diğerleri shot attı.

İçkilerimizi yavaşça yudumlar iken jin çoktan kızarmıştı, hıçkırdığında namjoon ve taehyung gülerek ona baktılar, jungkook ve jimin kalkarak dans pistine indiklerinde şimdiden bir birlerine yapışmışlardı.

Yoongi ile etrafa baktık ve içkileri diktik, jin namjoon'a uzandığında namjoon jin'i öptü, geri çekildik lerinde taehyung'u kendine çekti, boynuna eğildiğinde jin ve taehyung bu sefer öpüştü.

Namjoon taehyung'u bırakarak jin'e eğildiğinde sırıttım, yoongi'ye döndüğümde sinir ile anlına vurdu.

"Kalkın gidin lan odaya"

Ayrıldılar, göz devirip gittiklerinde geri yaslanarak yeni bardak aldım.

"Kazandım"

"Sikeyim, sen biliyordun"

"Bana sen söyledin"

Sırıttığımda göz devirdi, bardaktan bir yudum aldım, bıkkınca konuştu.

"Ne istiyorsun"

"Şimdilik anın tadını çıkart, yarın kölem olacaksın zaten"

Kafasını çevirdi ğinde güldüm, piste baktığımda jungkook ve jimin bir birine sürtünerek dans ederken arada öpüşüyorlardı.

Arkadaş ayağı göt ayağı demek bu oluyordu galiba, yoongi ye döndüm.

"Sessiz sakin bir yer yok mu?"

"Var"

"Gidelim, başım ağrıdı"

Kalktık, iki şişe alarak indi, barmane masayı gösterip bir şeyler söyledi, barmen onaylayınca yanıma geldi, kolumu tutarak bardan çıkardı.

Sesizce ilerledik, sonunda parka geldiğimizde güldüm, salıncağa oturduğumda yanımdakine oturdu.

Şişeyi uzatınca aldım, içerek yıldızlara baktım.

"Küçük prens kitabında 'işsiz olanlara hayal kurdurtan sarı parlayan ışıklar' diyordu"

"Yıldız mı?"

"İşsiz derken ne demek istedi acaba, işi olanlar da arada yıldızlara bakıp hayal kurar"

"Yalnız olan insanlara demiştir belki"

"Ne hayal kuracağına bağlı değil mi? Aşk, mutluluk, güzel bir gelecek"

"Aşık olursun ve sevdiğin ile güzel bir gelecek hayal edesin, asıl mutluluk bu değil mi?"

"Belki de öyledir, ya boş bir hayalin peşinden gidersek?"

Ona döndüğümde bana bakıyordu, omuz silkti.

"En azından mutluydun, boş bir hayal olsa bile"

"İnsan oğlu doyumsuz derler, birden çok hayalin peşinden nasıl koşabilirim?"

"Sıra ile gidersin, en çok kendine hangi hayal yakınsa ondan başla, sıranın bir önemi yok"

Kafamı eğerek güldüm.

"Haklısın, sıranın bir önemi yok"

Kalkarak giydiği ceketi çıkarıp omuzlarıma koydu, şişeyi yere bırakarak kollarımı geçirip giyindiğimde eğilerek fermuarı çekti, geri çekilip elini yanağıma koydu.

"Seni ne mutlu ediyorsa peşinden git, kimseyi umursama"

Kafamı salladığımda güldü, yerdeki şişeyi alarak uzattığında aldım, geri çekilip yanıma oturduğunda sessizce yıldızlara baktık.

Belkide yeni bir hayal kurmalıydım, bu anın da içinde olduğu güzel bir hayal.

/

sope : kışOnde histórias criam vida. Descubra agora