5.Bölüm

24 3 0
                                    

Küçükken tabağımda yemek bırakmazdım. Defterlerini son sayfasına kadar, kalemlerim açıklamayacak olana kadar, silgim  bitene kadar , kısacası her şeyi bitene kadar kullanırdım.

7 yaşındayken bal köpüğü gözlü bir çocuk bana her şeyin sonunu getirdiğimi söylemişti.

Herşeyin sonunu getirmek.

O gün anlamamıştım.

18 yaşında lise son sınıftayken matamatik öğretmenim beni tebrik edene kadar da o sözü unutmuştum.

Tüm test kitaplarıni son sayfasına kadar çözerdim.Beni karşısına alıp tüm testleri ve ödevleri bitirdiğimde teprik Edip ' nasıl sonuna kadar geliyorsun dediğinde' beynimde birşeyler çakışmıştı.

Ben buydum.

Herşeyin sonuna kadar giden
Ve onu bitiren.

Tüm başarım da başarısızlığımda bundan ibaretti.

O test kitaplarıni bitirmesem o üniversiteyi kazanamazdım.

Tabakları bitirme aşkım yüzüne yurdun kötü yemekleri ile midemi de defalarca bozmuş olmayacaktım.

Koridorun sonunda benden başka kimse yoktu. En son ben geçecektim  kapıdan. Beyaz ışığın altında neler var en son ben görecektim.

Büyük bir adım atıp bende geçtiğimde önce gözlerimin alışmasını bekledim.Tekrar açtığımda çok büyük neredeyse bir futbol sahası büyüklüğünde bir salonla karşılaştım..yani en azından tavan olarak çünkü kızlardan zemini pek göremiyordum.

İnanılmaz bir uğultu vardı. Kızlar kendi aralarında durumu anlamlandırmaya çalışıyordu.

Tavanı  çok yüksekti , büyük ve güçlü ışıklar ile aydınlanıyordu. Öyle ki gündüz gibiydi.biraz ilerlediğimde  balkon gibi bir yerde olduğumuzu anladım. Kızlar yüzüne tırabzanlar görünmüyordü. Bir ses duyduk. Karşıdan geliyordu. Ayaklarımın üstünde yükselmeye çalışıp karşıya baktığımda, karşı balkondan da bizimle yaşıt erkeklerin çıktığını gördüm. Çıkan bizi fark Edip bize bakıyordu. Kızların sayısı tam göremesemde yüzün biraz üstündeydi.
Erkekler çıkmayı bitirdiğinde yani sanırım bitmişti. Bizle hemen hemen aynı sayıda gibi duruyorlardı. onlarla aramızdaki açıklık ne kadardı bilmiyorum ama gözlerim iyi görmesine rağmen çok net gözükmeyecek kadar uzaklardı.

" Bu ne saçmalık böyle" dedi Selin.
Zehra ağlamaya başlamıştı. Açıkçası bende ağlamak istiyordum. Etrafa baktığımda çoğu kızın da ağladığını diğerlerinin de durumu çözmeye çalıştığıni fark ettim.
Kurbanlık koyundan farkımız yoktu resmen.

Gül nasıl başardı bilmiyorum ama bizi yine bu hengame de bulmuştu.

" Ne olduğu hakkında fikiri olan var mı" dedi. yanımıza gelirken çok Efor Sarp etmiş olacakki yanakları kırmızı olmuştu ve hızlı nefesler alıyordu.

" Sanırım birinin birşey açıklamasını ya da yine anos sesini bekleyeceğiz" dedim.
Kesinlikle şom ağzımı açmıştım.

Yine anos tan önceki ses gelmişti. Kafamızı kaldırdığımızda tavanda bir hologram gördük. Herkes birbirini dürtüp tavanı gösteriyordu.
Tavandaki hologram daha da netleşince kahve rengli saçı ve beyaz teni olan bir kadın belirdi. Üstünde kalem etek ve gömlek  ceket takımı vardı. Saçı at kuyruğu şeklinde sıkıca bağlanmış bu da ona ciddi bir hava vermişti , burnu küçük gözleri iriydi. Tahminen en fazla 25 yaşlarındaydı.  Kadın netleştikçe kendimi tuhaf hissetmiştim çünkü bana çok benziyordu.

" Zeynep'e ne kadar da benziyor" dedi  Zehra. Ağlamayı kesmişti.
Diğerleri de onaylayan mırıltılar çıkardı.

Hologram bir sandalyede oturuyordu. Netleştiğinde ayağa kalktı. Topuk sesleri geldi.ellerini önünde birleştirdi ve bize güzel bir gülümseme sundu

ÖLMEDEN ÖNCE +18Where stories live. Discover now