BÖLÜM 15 // HİSSETİREN DALGALAR

7.6K 330 59
                                    

Bildiğiniz üzere kitabım fazla bilinmiyor ve bu beni gerçekten üzüyor. Hepimiz dönem kurgu kitaplarını seviyoruz. Ve benim daha fazla bu içeriğe sahip kitap yazmamı istiyorsanız ki ben çok isterim kitabıma değer verip arkadaşlarınızla paylaşın lütfen.

Teşekkürler, hepinizii öpğyorumm.

Sınır: 70 oy 50 yorum

||•

"Elif neden söylemedin bana şey yaptıklarını?!"

Soluklanırken, kızaran yanaklarımı dindirmek adına soğuk elimi bastırdım yanaklarıma. Tepkime kahkayla cevap verirken sabır çektim.
"Az Udat beyime söyle de öğretsin sana böyle şeyler. Anlarsın ya."

Sertçe koluna vurarak onu ittiğimde, görüntünün gözümün önünden gitmesini bekledim. Tam bir şeyler göremesek bile İskender diye bahsettiği adam kadını samanlığa otururmuş bacaklarının arasında.. Aman Allahım yeter sus düşünme düşünme.

"Onlar kimdi öyle?"

Yürümeye başladığında peşi sıra takip ettim onu. Sorduğum soruyla kıkırdayıp adımlarını hızlandırdı.

"Bizim çifte kumrular onlar, buraya bir ay oldu onlar geleli. İskender ağabeyim bizim kızı kaçırmış. Burada yaptık düğünlerini."

İmali lafları arasında bana göz kırparken, bir daha böyle bir şeye maruz kalmak istemiyordum.

"Bileceğin burada evlenenler pek yerine durmuyor gibi. Siz de yakında böyle olursunuz."

Göz devirdim.

İmkanı yoktu.

Hem birbirlerini sevdikleri dokunuşlarından bile belli oluyordu. Kısacık bir an görmüş olsam bile.

"Her gün basıyor musun insanları böyle?"

Bu durumu oldukça sakin karşılamıştı çünkü. Ben ise çok utanmıştım, keşke hiç gitmeseydik oraya. Onlar özeliydi sonuçta.

Ne garip bir yerdi burası.

"Herkesi basıyorum böyle." O kıkırdarken benim tüylerim ürpermişti.
Ne yani her yerde öylece şey yapan mı vardı?

Tövbe estağfurullah..

"Neyse gel bak bizim kar tanesini dayım dışarı çıkarmış. İçeride daralıyor benimki. Gezelim atla sonra da Udar beyine yemek götürürsün. Hatice anamın yemeklerini löp löp götürüyor vallaha."

Udar Ağa'ya yemek götürmek mi? Ay sanırım benim kalp atışlarım hızlanmıştı. Neden ki? Gerginlikten mi acaba?

"Yemek yapmayı biliyor musun?"
Gözleri garip bir ışıltı ile bana bakarken, sertçe yutkundum.

"Evet neden ki?"

"Hiç yemek yaptın mı peki Udar Ağa'ya?"
Derin bir iç çektim. O evde bütün yükler benim üstümdeydi zaten.

"Elif biz kaç yıldır aynı evde yaşıyoruz Udar Ağa'yla."

Bir anda bana döndü, şaşkınlıktan dört açılmış gözleriyle. Koluma girip beni kendisine çektiğinde ben de yanaştım. Sanırım içimi dökebilirdim.

"Desene uzun zamandır yanıksınız birbirinize."

İmalı imalı omzuna vurup garip sesler çıkarttığında, kafasına vurdum hafiften. Böyle bir şey mümkün değildi.

YEİS |+18|Where stories live. Discover now