Bölüm 3: Dans Eden Kılıçlar

38 3 12
                                    


**•̩̩͙✩•̩̩͙*˚  ˚*•̩̩͙✩•̩̩͙*˚*✰.

Yüzüne baktığımda güldüğünü görmüştüm. Düşerken beni tutmuştu. Hemen doğrulup hızlıca arkamı dönüp kitaba baktım. Yine kitap kaybolmuştu. Yüzüm kızgın bir hal almıştı, kitabı incelemek için şansım yok olmuştu. Önüme dönüp Prens Dawson'a baktım. O hala tebessüm ediyordu. Benim neden kızdığımı sorgulamaması için yüzümü normale döndürdüm. ''Seni kurtardım prenses, biraz neşelen.'' Sesi sakinleştirici bir tonda çıkmıştı, ve hala sırıtıyordu.

''Bunu senden istediğimi sanmıyorum Prens Dawson.'' Üstümü düzeltmeye çalışıyor, aynı zamanda konuşuyordum. Dawson gözlerini kısarak bana bakıp gülümsedi.

''Peki prenses, o zaman bana borçlusunuz.'' O halinden memnunken, ben gerçekten mi dercesine baktım. Bir süre bekledim, ardından benden bir cevap beklediğini bildiğim için, derin bir of çektim, resmi halimden çıkarak konuşmaya başladım.

''Tamam. Ne istiyorsun?''

''Şu an açıklamak istemiyorum diyelim, zamanı geldiğinde.'' Çıldırmak üzere olduğum daha fazla üstelememeye karar vermiştim. Hem kitabı okuma şansım gitmişti, hem de Prens Dawson ile uğraşıyordum! ''Peki Prens Dawson. Fakat istediğiniz şeyde saçmalamamaya özen gösterirseniz memnun olurum.'' Yapmacık şekilde gülümsedim. Oda bu halimi komik bulmuş olacaktı ki karşılık verdi.

Beklemediğim bir anda önce bir gürültü geldi, Sheila ardından Isabella ve Darian kütüphaneye girdi. Gelmelerini ikimizde beklemiyorduk, çoktan saraylarına dönmüş olmalılardı. Sheila ve diğerleri de bizi burada görünce şaşırmışlardı, gözlerinden okunuyordu. Koşarak yanıma geldiğinde Dawson bizden bir iki adım uzaklaştı. Sheila bana sarıldı. ''Valeria! Seni burada bulmayı beklemiyordum, yarım saattir sizi arıyoruz!'' geri çekildi. ''Saraylarımıza gidecektik, fakat sizi göremedik, her yerde aradık fakat bulamayınca bizde kütüphaneye babanın bahsettiği konu hakkında araştırma yapmaya geldik.'' Gülümsedim. Ona neden buraya geldiğimi söylemeyecektim, zaten söylesem de bana inanacaklarını sanmıyordum. ''Ben de araştırma yapmaya gelmiştim Sheila, merak etmenize gerek yoktu.'' Isabella huzur verici ama aynı zamanda soğuk sesiyle konuşmaya başladı. 

''O zaman araştırmayı birlikte yapalım, teker teker yapmak uzun sürer.''  Hepimiz bu fikri onaylayınca  yuvarlak bir masaya doğru ilerledik, ve oturduk ''Ailelerimize kim haber verecek? Darian bekletmeden soruma cevap vermişti. ''Muhafızıma söylerim, haberleri olur endişeniz olmasın Prenses Valeria.'' Teşekkürler anlamında başımı salladım.

Biz araştırma yaparken kaç saat geçti tam olarak bilmiyordum. Ama geç olmuştu bu yüzden artık gitme kararı almıştık. Toparlanırken kitapları inceliyordum. Aldığımız tüm kitapları yerine koyduktan sonra kütüphaneden çıktık. Darian'ın muhafızı ailelerimize haber vermeye gitmişti fakat bizim muhafızlarımız da yoktu. Dışarda olabileceklerini düşünüp dışarı çıktığımızda hepimiz bir anda gözlerimizi kocaman açmış, şaşkın bir şekilde yere,

Sarayın ve kendi muhafızlarımızın cesetlerine bakıyorduk.

Dawson bana, bende ona baktım. Kafamı onaylar gibi salladım ve sarayın içine, kılıç talim odasına koşmaya başladık. Sheila, Isabella ve Darian önce ne olduğunu anlamamışlardı, fakat bizim peşimizden koşmaya başladılar. Dawson ile birlikte odanın ortasına geldiğimde durdum. Alan çok genişti. Etrafıma baktım. Dawson kılıçlardan birini alıp kullanmam için bana fırlattı, kılıcı havada, kabzasından yakaladım. Bizim arkamızdan Isabella ardından Darian, ve Sheila girdi. Sheila dövüşmeyi bilmiyordu fakat eline bir kılıç aldı. Isabella ve Darian dövüşebiliyordu, onlarda ellerine birer tane kılıç aldılar. Etrafı izlemeye devam ettim. Düşündüğüm gibi her an bizi de öldürmeye kalkabilirlerdi. Muhafızları öldüren kişilerin kim olduğunu kestiremiyordum, fakat saraydan kaçmak daha da kötü olabilirdi. Bu kişi halktan biri miydi? Sarayda çalışanlardan biri miydi? Hiç birimiz bilmiyorduk. 

Bir Yıldız KehanetiWhere stories live. Discover now