⫷𖥸1𖥸⫸

103 13 152
                                    

İce Americano'dan bir yudum daha aldım ve arkama yaslandım.

Bilgisayar ekranına bakmaktan gözlerim kurumuştu resmen. Dinlendirici gözlüklerimi çıkarıp gözlerimi kırpıştırdım. Cebimden göz damlamı çıkarıp iki gözüme birer damla damlattım. Biraz tuhaftı ama ferah hissettiriyordu.

" Bir ara verelim mi? " Yihwa'ya bakıp gülümsedim, "İşte buna ihtiyacım vardı."

" O zaman terasa çıkalım mı? "

" ~Hm, ben kahvemi tazeleyip geliyorum. "

Yihwa gözlerini kırpıp hımladı, ben de kahve makinesine doğru ilerledim. Buzları da koyup bardağımın kapağını kapatmıştım ki gelen " Merhaba!" sesiyle arkamı döndüm. Yazılım bölümünden Lee Felix, gün ışığı gibi gülümsemesiyle karşımda duruyordu.

" Selam!"

" Nasılsın Noona? "

" İyiyim de, Noona demene gerek var mı bilmiyorum. Nerdeyse aynı yaştayız Lix-shi!"

Güldü ve " Aish- ağzıma takılmış işte. "

" Çok mu yaşlı gösteriyorum yoksa? "

" Ya- hayır hayır, öyle bir şey demedim! " Güldüm, " Şaka yapıyorum. " omzuna elimi koyup " Terasa gelsene, Yihwa da orda, kahve içelim beraber hem dinlenmiş olursun. " dedim.

" Ama Minho Hyung'a-"

" Hemen hallediyorum, sence Minho beni kırar mı? "

" Kırmaz değil mi? "

" Cık, kırmaz. " Telefonumu çıkarıp Minho'yu ararken sırıtıyordum, biraz uğraşmak istiyordum bizim huysuz kediyle.

" Efendim Yeo-"

" GÜNAYDINNN! "

" Yah! Ne bağırıyorsun, ayrıca öğledeyiz sersem! "

" O zaman iyi öğlenler. "

" Hmm, hadi görüşürüz. "

" Dur dur! "

" Ne var Yeorin-ah, işim başımdan aşkın zaten. " Yorgun konuşmasına üzülüp "Hadi," dedim.

" Sen de bir ara ver ve bizimle terasa gel, kahve içelim. Zaten senden Felix için izin alacaktım. "

" Yah!! O civcivi görürsem boğacağım, ona ihtiyacımız varken ortadan kayboluyor. " Yüzüm " Ooouu, " Halini alırken Felix'e baktım, yutkundu ve eliyle boğazını kesiyormuş gibi yapıp başını iki yana salladı. Gülmemek için kendimi zor tutarken " Yah...Hadi ama Minho-shi, dinlenmiş olursunuz. " Kısa bir sessizlik oldu, telefondan ilk önce bir iç çekme sesi geldi,

" Tamam, Changbin'i alıp geliyorum."

" Tamamdırr~" Telefonu kapattım, "Oldu. Hadi gel, Yihwa'yı çok beklettik. "

Yukarı çıktığımda Yihwa armut koltuklardan birinde oturmuş, kahvesini yudumluyordu, geldiğimizi duyduğunda " Gelmeseydin ya, " dedi sitemle. Sonra Felix'i gördü,

" Hoşgeldin, seninle mi oyalandı bu kız?"

" Yok artık! " diğer koltuğa otururken "Kız ne ya, yirmi üç yaşındayım ben yirmi üç. "

" Bana ne. "

" Felix, şuna bir şey söyle. " Felix Yihwa'nın hemen çarprazındaki koltuğa otururken güldü, " Bir şey. " Yihwa gülüp elini kaldırdı, onlar çak beşlik yaparken göz devirdim.

Home Sweet Home//Bang ChanWhere stories live. Discover now