⫷𖥸6𖥸⫸

67 13 96
                                    

Yaklaşık on dakikadır gayet normal bir sohbet ediyorduk. Bay Bang çok iyi bir dinleyiciydi, iş hakkında ya da eğitim hakkında konuşurken beni dinlediğini gördükçe boş konuşuyormuş gibi hissetmiyordum.

Aynı zamanda anlattıklarını kelimesi kelimesine anlıyordum, çünkü çok net ve açık konuşuyordu. Gerçekten kaliteli sohbet ediyorduk.

" Ah, gerçekten mi? Cidden, bir gün mutlaka Avustralya'ya gitmeliyim. "

" Önerim, memleketim diye demiyorum, gerçekten gezilip görülmesi gereken çok yer var. " Güldük, ardından en merak ettiğim sorulardan birini sordum.

" Size birini sorabilir miyim Bay Bang?"

" Tabi ki."

" Lee Felix. Çalışanlarımızdan biri ve o da Avustralya, Sidney'den geliyor. Hatta siz şirkete ilk geldiğinizde sizi bir yerden tanıyor olabileceğini söylemişti. Acaba onu tanıyor musunuz?"

Kaşları çatıldı, düşünceli bir hal aldı ve "Lee Felix..." Diye mırıldandı.

" Sarı saçlı?"

" Hm hm."

" Çilleri var?"

" Evett~"

" Oh! Onu tanıyorum. Felix...O cidden burda mı! Aman Tanrım!"

" Evet!" Heyecanla hafifçe ellerimi çarpıp güldüm, bunu yaptığım anda Bay Bang bir anlık donup kalmış, sonra gülmüştü.

" Üzgünüm, az önceki hareketiniz...."

Yine, rezil oldum. Bravo. Hay tüküreyim böyle işe.

" Sevimliydi."

" Ah,Haha..." Utançla elim boynuma gitti, enseme yakın yere hafifçe tırnaklarımı bastırdım. Bu her zaman yaptığım bir şeydi, alışkanlık olmuştu artık.

Ha birde, yanaklarım kızarıyordu.

" Bunu iltifat olarak almalı mıyım bilmiyorum." Bu dediğime daha çok güldüğünde - gülüşü bulaşıcı ve çok güzeldi - ben de gülmüştüm.

" Özür dilerim. Sizi utandırmak istememiştim."

" Sorun değil, sonuçta ilk kez olmuyor."

Act fool, act cool.

Hafifçe gülmüş ve " Felix'i tekrar görmek çok iyi olurdu." Diyerek sonunda konuyu değiştirmişti.

" Ona söylediğimde çok sevinecek. Ve tabi ki sizinle görüşmek isteyecektir. Bu arada, nerden tanışıyorsunuz?"

Sohbet biraz daha uzamıştı böylelikle. Felix'le aynı kursa gidiyorlarmış, aslında çok yakın arkadaşlarmış ama araya zaman ve mesafe girince, bir de birbirleriyle konuşmak için numaraları ya da hesapları olmadığı için uzaklaşmışlar.

Sohbet şimdi de aldığım ödüllere dönmüştü, bu konu beni genelde rahatsız ederdi çünkü bunlar düşünmekten uyuyamadığım gecelerin ürünüydü ve uyuyamamamın sebebi ise ailemdi.

" Çok fazla ödülünüz var. Tebrik ederim, cidden....çok başarılısınız."

" Çok teşekkür ederim. Bunlar benim için sadece göstermelik şeyler."

" Öyle mi diyorsunuz?" Gözlerini büyüttüğünü gördüğümde ellerimi hafifçe kaldırdım, "Yanlış anlamayın lütfen Bay Bang. Kendimi beğenmişlik taslamak istemiyordum."

" Yani, demek istediğim evet, bunlar birer ödül ama ben aldığım ödüllere değil, verdiğim emeğe önem veriyorum. Ve bence bunları alması gereken benden daha iyi insanlar da vardı, sadece kimse onların farkında değildi. Ayrıca ben..." Burda burukça güldüm,

Home Sweet Home//Bang ChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin