Not : Bölüme başlamadan önce söyleyeyim, sansürlemediğim bazı küfürler var ama onlara pek takmayın. Öfkeyi daha iyi yansıtsın diye sansürlemedim. Yani o anın havasını bozacak "Aa bu küfürler sansürlenmemis a aaaa" gibi yorumlar yapmazsanız çok sevinirim djfhskjrd (lütfen bu gibi yorumlar yapmayın ciddiyim:)
Neyse anlaşıldıysa iyi okumalar🤍
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
Yihwa ve Sejin'in binbir güçlükle aldıklarını söyledikleri ağrı dindirici merhemi koluma sürdükten sonra bizimkilerin ofisine gitmiştik.
Changbin ve Felix anında yanıma koşup iyi olup olmadığımı sormuşlardı, onlara elimden geldiğince güleryüzle cevap versem de içimde bir huzursuzluk kol geziyordu. Çünkü Minho Hyung ofise girdiğimden beri sadece bir kez bana bakmış, sonra da suratsız suratsız oturmaya devam etmişti. Sorun ne, bilmiyordum.
Sadece burda oturup ifade veren mahkum gibi sordukları şeylere cevap veriyordum. Şimdiki soruysa benim bile cevabını tam olarak bilemediğim türdendi.
" Neden Chan'ı öyle bırakıp birden gittin? Sana kötü bir şey mi söyledi?" Yihwa'ya dönüp "Hayır, söylemedi." Dedim.
" Peki neden o zaman ya? Sıkmak gibi olmasın ama hepimiz merak ediyoruz."
Dudaklarımı büzüp omuz silktim, başımı iki yana salladım.
" Ben de tam olarak bilmiyorum. Galiba babam yüzünden hissettiğim baskı geldi aklıma aniden, yapamadım galiba. Daha fazla dans edemedim. Zaten- bilmiyorum, kendimi utanç içinde hissettim işte. Ayıp da oldu, özür dilemem gerekecek."
Bu ne biçim cevap...
Açıkcası kendi cevabıma kendim bile tatmin olmamıştım, bilmiyorum. Bir şeyler yanlıştı, bunu biliyordum ama yanlış olan, kafamda soru işareti yaratan o şey neydi, işte bunu bilemiyordum...
" Peki...anlamadım ama tamam."
" Pff, sıkıldım sorulardan. Ne kadar sıkıcısınız. Kahve istiyorum."
" Dimi, ben de istiyorum aslında." Felix bana katıldığında Yihwa " Tamam," diyip ayağa kalkmıştı onunla beraber.
" Herkese birer kahve alalım. İşe de dönmemiz gerek. Sejin, geliyor musun?"
" Yok ya, ben burda kalacağım."
" Tamam. Geliriz biz birazdan. Hadi Felix. " Onlar çıktığında Sejin bana dönüp " Daha iyi misin?" Diye sormuştu. Gülümseyerek ona döndüm,
" Evet. Krem uyuşturuyor sanırım, çok fazla ağrımıyor."
Beklenmedik şekilde Minho Hyung oturduğu yerden aniden ve öfkeyle " Delisin sen Yeorin, cidden." Demişti. Ofise girdiğimden beri konuşmuyordu, ve şimdi dediği tek şey bu muydu? Ne oluyor anasını satayım...
Herkes gözlerinde belirgin bir gerginlikle Minho Hyung'a bakarken -ben de dahil- Sejin konuşmuştu, daha doğrusu, konuşmaya çalışmıştı.
" Minho-"
" Sen dur Sejin." Sejin aldığı ani ve kaba karşılıkla "wtf, bro?!" Bakışları atarken Minho Hyung ayağa kalkıp gözlerini doğrudan karşısında duran bana dikerek konuşmayı sürdürmüştü. Öfkeli sesi ürkmeme neden oluyordu ister istemez.
" Neden söylemedin, Yeorin? Hm? Neden yaşadığın hiçbir boku anlatmıyorsun? Sana olan her şeyi altıncı hissimizle bulmamızı falan beklemiyorsun öyle değil mi? "
YOU ARE READING
Home Sweet Home//Bang Chan
Fanfiction"Bazen ev sadece dört duvar ve bir kapıdan ibaret değildir. "