5. Bölüm Karşılıksız Aşkın Canı Cehenneme!

251 20 4
                                    

Birden yine büyülenmişti, Teahyung kaybetmişti, yeniden, ama yenilginin anlık verdiği hissi tanımlamak,kelimelere dökmek imkansız gibi bişiydi Jungkook'a bakmak zaten bir lütuftan farksızdı, Teahyung zaten tatmıştı onun sıcak bedenini, Teahyung âşıktı.

"âşk" neydi, aslında âşkın tanımı çok basitti, ama buna âğşık olmadan karar vermek doğru muydu? Âşk kimileri için içinden çıkması imkânsız bir kuyuydu. Ama Jungkook'la Teahyung'un yaşadıkları bir kuyuya mı benzetilmeliydi? Hayır! Onlar birbirlerine karşı oldukça saf ve temiz bir âşk yaşamışlardı, kuyular pis ve kötü kokarlardı benzetmek değil karşılaştırmak bile söz konusu olamazdı!

"Teahyung!"

"Ha! Ne?!"

"Sana diyorum, ben eve gidiyorum."

"A-ama yolu biliyomusun ki?"

"Haa.. az önce yol tarifine baktım."

"E ben ne yapıcam?"

"Bilmem, sende nası geldiysen öyle geri git."

Jungkook zaten buraya bir arkadaşını görmek için gelmişti fakat Teahyung'un karşısına birden çıkmasını hiç beklemiyodu.

"Bende seninle geliyim mi?

"Neden?!"

"Sizin evden kendi evime gitmek daha kolay çünkü."

"E banane canım istediğin yerden git!"

"Tamam be! Niye bağrıyosun ki?"

Teahyung ve Jungkook beraber önce otobüse sonra tranvaya bineceklerdi ardından Jungkook'un evinin olduğu sokağa varacaklardı;

"Otobüs kartında para var diyimi?"

"Yoo ben otobüs kartımı yanıma almadım ki."

"Ne nedemek almadım. Nası biniceksin o zaman?"

"Bana sen bassan olur mu?"

"A niye basıyim, benimde kartımdaki para sınırlı! Alsaydın kartını!"

"Hadi! Lütfen, sadece bikere ha?"

"Bilmiyorum, bakarız."

Otobüs gelmişti Jungkook kendi için kartı okuyucuya basmıştı ama o da gelmesini istiyordu Teahyung'un kendisiyle, bu yüzden iki kere basmıstı ve sanki onu hâlâ sevmiyomuş gibi davranmıştı, zorundaydı. Aslında Jungkook sadece kendini kandırıyordu "mış" gibi yapmak gerçekleri sadece kısa bir süreliğine bastırırdı.

Tranvayda da aynı şekilde olmuştu. Teahyung ve Jungkook bir süre sonra inmişlerdi sokakta sadece Jungkook'un evine kadar bereber yüriceklerdi ve sonra herkes yeniden yanlız kalacaktı.

"Eeee."

"Ne eee?"

"Teahyung senin o sokakta ne işin vardı?"

"Kayboldu-a!"

Teahyung kaybolduğunu söyleyemezdi. Bi düşünsenize ne kadar utanç verici olurdu, olmazdı Jungkook'un önünde küçük düşemezdi.

"Ne, anlamadım?"

"Şe-şey ben eve daha hızlı gitmek için kestirme yol arıyodum, sonra bi markete uğriyim dedim... öyle."

"..."

Jungkook saçma bulmuştu bu sebebi. Bi insan kestirme bir yol bulmak için neden başka bi sokağa girsin ki?

Jungkook daha fazla üzerinde durmadı, evine çoktan gelmişlerdi ama Teahyung'la daha fazla yurüse ne olurdu ki? Bi kaç dakikasını daha... hatta hayatını Teahyung'la hayatının aşkıyla geçirse ne olurdu?

Olur olmadık yerlerde aklına bu sorular takılıp duruyordu.

"Yerin sekilleri guzel mi?"

"Ne?!"

"Eve geldik hâlâ yerebakiyorsun."

Haaaa, şey evet. O zaman... görüşürüz."

Zamanı mıydı? Jungkook'u kapıya yapıştırıp öpmeye başlamalı mıydı? Şu an yapabilirdi. Ya yapıcak tı ya da...

"Ha?! N-ne?!... huffff.

Teahyung dalıp gittiği anda Jungkook çoktan gözden kaybolmuştu. Cidden... Teahyung kapının kulak tırmalayan gıcırtısını bile duymamıştı. Sokak lambalarının altından meşhur durağa doğru yürüyordu. Jungkook ise balkon korkuluklarına koyduğu dirseğinin üstünden Teahyung'a dalıp gidiyordu. Fakar her saniye başı aşşağı eyik Teahyung gözden kayboluyordu.

"Jungkook!"

"Ha? Efendiiiiim!"

"Yemek hazır. Hadi gel."

"Tamaaaam!"

28/1/2024
Jungkook herzamanki gibi uyanmıştı. Fakat Jungkook çok yorgundu. Bütün gece yatağında yuvarlanıp durmuştu.

27/1/2024(gecesi)
Ahhh... neden? Haaa! Tanrım! Neden?! Sana isyan etmek istemiyorum Tanrım... ama neden ben?! Taehyung... neden bu kadar yakışıklısın ki?!! Neden? Neden bu kadar çekicisin? Neden bu kadar sexsisin? Neden bu kalbi ağrıtıyorsun Teahyung? Neden senden başkasını sevebileceğime kendimi inandıramıyorum! Yapamıyorum Teahyung! Beni seviyormusun Teahyung? Hâlâ? Çünkü... çünkü.. haa.. ben.. ben seni seviyorum Teahyung! Bu artık karşılıksız bir âşk mı?

Jungkook bu cevaplarını bilmediği sorularla tüm gece baş başaydı bu yüzden tüm gece kaygı içindeydi. Fakat gece boyu Teahyung'u düşündüğü için yatağa geri düşürmüstü kendini.

Teahyung'da aynı şekildeydi, öpemediği dudağın hayalini kurmuştu tüm gece. Onun aşkı Jungkook'tu başkasına âşık olabileceğini hiç düşünmemişti. Fakat bir sorun vardı.. Jungkook'ta onu seviyormuydu? İşte bu Teahyung için bir mûammaydı. Evet bir geçmişleri vardı ama ayrıldıktan sonra bırakın birbirlerinin yüzüne bakmayı göz ucuyla bile süzmemişlerdi birbirlerini.

Teahyung korktuğu için bakmamıştı, insanlara olan soğuk kanlılığı Jungkook'ta işlemiyordu. Peki ya Jungkook.. o damı korkmuştu Teahyung'tan?

"Siktir, siktir, siktir, siktir, siktir! Haaa.. neden Tanrım.. neden ona soramıyorum, ondan neden çekiniyorum Tanrım? Ya artık bu bir karşılıksız sevgiyse? Ya artık sevmiyorsa beni? Ne yaparım?! Nasıl severim başkasını? Yapamam! Bir yabancıyı sevemem! Jungkook'a ihanet edemem!"

Jungkook'a ihanet etmeyecekti ki. Onlar ayrılmışlardı, başkasını severse ne olurdu? Hayır! Jungkook Teahyung'un ilk ve son aşkıydı eğer bu bir karşılıksız aşksa.

"Lanet olsun!"

"Lanet olsun!"

"Karşılıksız aşkın..."

"Canı cehenneme!"

taekook/welcome Back To SeoulWhere stories live. Discover now