3; gözlerim beklemedi bu denli dolmayı.

423 67 70
                                    

"Kendimi bir insana daha tanıtacak gücüm yok artık. Kimseyi affedecek yüzüm yok artık.
Sahip olduğuma pişman etmemiş bi' duygu bilmiyorum."

29 Ekim Pazar.

İçki sizi mahvedebilir ya da hafif bir ot sizi uçuruma sürükleyebilir ama ikinci planda olmak sizi ölüme götürür. Hayallerimiz arasında binlerce şeyler var, farkındayız. Kalbim yok, vücudum yalnızca artık beynimden oluşuyor, beynim ise çok tehlikeli bir yaratık. Tanrı bana ceza olsun diye bin bir farklı şeye tabi tutuyor. Aileniz yeni bir yuva kuracağı zaman hep bir mutlulukla adımlarını atıyor. Bizimkilerin hikayesi de böyle başlıyor. 

Annem, babamın komutan olduğu orduda sağlıkçı olarak çalışmaya başlıyor ve yakınlaşıyorlar sonrası zaten felaket. Jeon'lar ve Min ailesi birleşiyor. Çok değil, üç sene sonra ben düşüyorum annemin rahmine. Herkes çok mutlu, birde diyorlar, birde erkek olursa hayat bizim için harika olacak. Öylede oluyor. Doğuyorum herkes mutlu, varis geldi aileye, hepsi böyle düşünüyor ama bir sıkıntı var. Babam hiç memnun değil bu durumdan. Kimse anlam veremiyor bu hallerine herkes mutlu olmasına beklerken onun yüzünde sadece sıkıntılı bir ifade var, yani annem öyle söylüyor. Oysa onun aklından geçenler sadece çok farklı şeyler. İlk dokuz senem çok normal geçiyor. Şımartılmış bir oğlan çocuğu olarak büyüyorum o zamanlar işte o yüzden de çakılmam böyle ani ve ölümü çağrıştıran bir şekilde oluyor. Onu görmek, ona gözlerimin değmesi tam böyle bir çakılmayı andırıyor. Duvara toslamış yeni bir araba gibi hissediyorum kendimi.

Konferansın üzerinden geçen 8 gün ve hafta sonu geldi. Günlerden pazar, biz onun ve kardeşinin gelmesi için yemek hazırlıyorduk, bir saat içinde burada olacaklardı ve ben masanın üzerinden bir içki kaçırıp sarhoş olmak istiyordum. Hazır değildim ben ona. Bir hafta nasıl geçmişti onu bile anlamamıştım.

"Anne, daha yapacak bir şey yoksa ben odama çıkayım. Üstümü değişeceğim." 

"Tamam, hızlı ol. Baban da onlar da gelir birazdan." 

İçim içime sığmazken merdivenlere koşar adımda ilerledim. Kendime de başka şeylere de anlam veremiyordum ama artık her şeyi oluruna bırakmaya karar vermiştim. Hazırlanmak için telefonu elime alarak bir şarkı açmaya karar verdi. Müzikler arasında gezinirken aklıma gelen çalma listesi fikriyle gülümsedim.

Ona bir çalma listesi yapacaktım.

Rastgele bir şarkı açarken hemen dolabıma yöneldim ve güzel bir kazak seçmeye dikkat ettim. Lacivert bir kazağa üzerime geçirerek altıma siyah boru paça bir kumaş pantolon geçirdim. Saçlarımı yapmaktan son an da vazgeçmiştim çünkü nedense o anlarda gözüme dağınık hali çok hoş gelmişti. Yakışıklı görünüyordum. 

Yüzümdeki mutlulukla aşağı inerken merdivenlerden çıkan babama göz ucuyla bakmış ve salona yönelmek için adım atmıştım ama hareketlerimi kesen hareket çok gecikmeden geldi. 

"Kız gibi trip atma bir de!" 

"Tamam baba." dediğimde sinirli bakışlarını bana yöneltmişti ama kapının çalmasıyla odağı benim üzerimden gitmiş oldu. Gözlerimi devirerek kapıya yöneldiğimde annem de mutfaktan ellerini silerek çıkmış ve kapıyı açmam için işaret vermişti. Kapıyı araladığımda karşıma çıkan ilk beden Bayan Kim'di. Gülümsemek istediğimde nasıl yapacağıma emin olamamış ve boş boş suratına bakmıştım, o da bu durumu anlamış gibi bana gülümsemişti. Sonunda kendime gelip "Hoş geldiniz." diye mırıldanmıştım, sakin bir şekilde bana cevap vermiş ve içeriye girmişti. Arkasında gördüğüm beden ise nefesimi kesmeye yeterdi, gözleri gözlerime değdiği an savsaklamış gibi hissettim kendimi. 

keith |taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin