~İlk öpücük~

51 10 20
                                    

Dün Selin'de kalmıştım. Bugün gitmek istedim ama çok ısrar etti biraz daha kal diye kırmadım. Aklım hep Rüzgar'da kalmıştı, çok mu ağır konuşmuştum acaba? Ben neler dedim öyle? Nasıl bu kadar vicdansız birine dönüşebildim? O kelimeleri, sözleri nasıl ona karşı kullanabildim?.

"Deniz? Nerelere daldın gene?"

"Hiç" koltuğun üstünden kalkıp, "ben bir yere kadar gidip geleceğim." Dedim.

"İyi peki"

"Öptüm seni, gelince her şeyi anlatacağım."

"Bekliyor olacağım."

Koridora gidip dolaptan montumu giyindim. Çantama telefonumu koyup evden çıktım. Yürüyerek gideceğim oraya.

Küçükken Hep yurt'a olduğumuz için Rüzgarla çok sıkılmıştık. Kendimizce plan kurup, yurt'an gizlice çıkmıştık. Rüzgarın babasından hediye kalan bir bahçe vardı, oraya gitmiştik. Büyük bir bahçeydi, Rüzgar cebinden bir tane tohum vermişti bana.

"Bunu bahçenin en güzel yerine ek, aramızda ki bağ ağacın kökleri gibi, gövdesi gibi güçlü olsun." Demişti elimdeki çınar ağacı tohumunu uzatırken. Alıp avcumun içinde tuttum. Ağacı ekmek için toprağı kazdık. Yeterince kazdıktan sonra tohumu koyup üzerine toprak kapattık. İlk suyunu ben vermiştim. Geri kalan bakımlarıyla hep Rüzgar uğraşmıştı.

Kim bilir ne kadar da çok büyümüştür, kocaman bir ağaç olmuştur.

Uzun bir yol yürümüştüm, sonunda bahçeye gelmiştim. Kapısını açıp içeri girdiğimde karşıda ektiğimiz ağaç duruyordu. Hızlı adımlarla ağaca yaklaşıp elimi gövdesine koydum. Kocaman geniş bir gövdesi vardı, ve bir o kadarda uzundu. Elimi gövdesinde gezdirirken burnuma tanıdık bir koku geldi. Kafamı çevirip baktığımda, Rüzgar? Beni takip etme ihtimali yoktu herhalde.

Gözleri gözlerime hasretle bakıyordu, ne yalan söyleyeyim bende aynı hasretle ona bakıyordum. Sadece bir gün birbirmizi görmedik. Yüzünde ki hüzünü görebiliyordum. Adımları bana yeterince yaklaşınca konuşmam gerek diye düşündüm.

"Rüzgar? Sen ne zaman geldin buraya?"

"Yarım saat önce" sesi bile yorgun geliyordu.

"Neyin var? Neden böylesin?"

"Benim bir şeyim yok, sarılsak geçer."

"Rüzgar, ikimizde yaptıklarımızdan akıllandık diye düşünüyorum?"

"Ben söylediklerim için çok pişmanım, gerçeği daha önce bilseydim sinirden gözüm dönmezdi."

"Yinede bana güvenip açıklamama izin vermen gerekirdi."

"Sana güveniyorum, sadece öfkemi kontrol edemedim."

"Söylediğim o kırıcı şeyler için özür dilerim."

"Bende söylediğim şeyler için özür dilerim." Gözleri kestiğim koluma bakmaya başladı.

"Şey" dedi, "o kurduğun hayal" duraksadı. Gözleri tekrar gözlerime baktı.

"Ben senin hayallerinle dalga geçmemeştim, kurduğun hayalleri yıkmak hiç istememiştim. O çocuğun mesajlarını çok kıskandım Deniz, ben bile seninle o kadar rahat konuşamıyorken o nasıl olurda seninle öyle konuşur?. Deniz ben seni hiç kimseyle paylaşamıyorum. Benden başka bir erkeğin hayatında olmasını kendime yediremiyorum."

"Merak etme hayallerim aynı yerinde durmuş seni bekliyorlar. Dün beni çok kızdırdın anca bugün varabildim dediklerimin farkına."

"Hepsini gerçekleştirmek istiyorum," bana doğru birazcık daha yaklaştı, "İlk aramızdaki bağı oluşturduğumuz yerde söylüyorum bunu sana". Eliyle kestiğim kolumu tutup dudaklarını yaklaştırdı. Yaranın üstüne minik bir öpücük bıraktı. "Sen" dedi, sırtım ağaca yaslanırken. "Sen o yurda ilk geldiğin gün çaldın kalbimi" dedi. Ellerimi omzuna uzattım. "Seni seviyorum" dedi, "seni çok seviyorum" dedi bir kez daha. Gözlerim sözleriyle kapandı. Ve işte o duygu, ilk defa dudaklarını dudaklarımda hissetmiştim. Kalbimin hızlı atışları Rüzgarın kullağına kadar gidecekti neredeyse. Kapalı olan gözümden bir damla yaş aktı. Dudaklarını hissettiğim her saniye ilaç gibi gelmişti, tüm yaralarım kapanıyordu sanki, üzerimdeki tüm yükü almıştı benden. Dudaklarımın üzerinde hareket eden dudakları, beni dahada çok heyecanlandırıyordu. Dudağıma bıraktığı her öpücük, içimi dahada yakıyordu. Zaman durmuştu galiba, bizim için her şey durmuştu. Kendimi geriye çekip, dudaklarımızı ayırdım. İkimizde gülümsüyorduk. Gözlerinin içi parlıyordu sanki, elimi göğsünün üstüne koyduğumda onun da kalbinin deli gibi attığını hissetmiştim. Sırtımı yasladığım ağaçtan çekip, Rüzgara sarıldım. Kokusunu ne kadar çok özlemişim, derin bir nefesle içime çektim.

Kar Çiçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin