22) "Kim Seung(m)in."

138 11 18
                                    

"Çok garip hissettiriyor." Chan göğsüme yasladığı kafasını hafifçe oynattığında başımı hafifçe öne eğerek güneşin dokunuşuyla ışıl ışıl parlayan gözlerine baktım. "Ne?"

"Yıllar sonra buraya gelmek falan." Etrafını işaret ederken gözlerini bana çevirdi. "Gelsem bile yanımda senin olacağın aklıma gelmezdi."

"Benim de gelmezdi." Gülümserken çenemle ikimizi gösterdim. "Ya da en azından böyle bir durumda." Kıpırdandığında omzunda birleştirdiğim ellerimi geveşettim rahatça hareket edebilmesi için. Yerinde doğrulurken ellerini iki yanındaki bacaklarımın üstüne koyarak daha çok yaklaştı. "Niye? Rahatsız mı oldun?"Yok." dedim muziplikle parlayan gözlerine bakarak. "Aksine hoşuma gitti." Sol elimi yere bastırırken sağ elimle çenesinin ucundan tutup uzun zamandır aklımı çelen dudaklarını öptüm büyük bir yavaşlıkla, benim kadar sabırlı olamayan Chan belimden tutarak beni kendine çekerken diğer eliyle sırtımdan tutup daha sert bir öpüşmeyi başlattı.

Dudakları dudaklarımı kıstırıp işkence ederken eli belimden aşağı, kalçalarımın üzerinde geziniyordu. Omzundan hafifçe ittirerek dudaklarımızı ayırdığımda düzensiz soluklarımın arasında güçlükle konuştum. "Yere yat."

Gözlerimin içine bakarak sırıtırken kendini geriye bıraktı. Onu takip ederek üzerine çıkarken gözlerindeki şehvetli bakış karnımın kasılmasına ve onu daha çok öpme isteğimin doğmasına neden oluyordu. Ağzını açıp bir şey söylemesine izin vermeden kazağının alt kısmından tutarak çıkartırken kollarını kaldırıp bana yardım etti. Dudaklarım üst bedenini bulurken kalçamı karnından geriye doğru kaydırarak kasıklarının üzerine oturdum.

"Altımda bir şişlik hissediyorum." Dudaklarım tenine çok yakınken güldüğümde istemsizce nefesimi tenine vermiştim, bu onun inlemesine neden olurken kalçamdaki elleri sıkılaşmıştı. "Kaşınma istersen." Dişlerini sıkarak konuşurken göğsünün ortasından başlayarak karnına kadar dilimle bir çizgi çekerken yüksek sesle inledi. "Pardon."

Sağ göğsünün ucunun etrafını dilimle çevrelerken kalçamla çok yavaş hareketlerle ileri geri yapmaya başladım. Gözlerini kapatmış kendini sıkan Chan'a baktığımda dudaklarımı büzdüm. "Çok pardon, burası çok rahatsız da rahat bir yer bulmaya çalışıyorum."

"Sikerim pardonunu." Ellerinin belimi bulmasıyla beni yana iterken üzerime çıkması bir olmuştu. "Bekle burada." Yüz kasları oldukça gerilmiş, bakışları da bir kadar sertti ki belki bir anlığına onu ürkütücü bulabilirdim. Ama sadece bir anlığına çünkü ayağa kalkıp hızla yürümeye başladığında pantolunundaki şişkinliğe gözlerim kaymıştı. Fena hâlde tahrik olduğu için sinirlenmesini haklı bulurken gülümsedim iç çekerek. Kafamı yana çevirmiş nereye gittiğine bakarken arkasından bağırdım. "Eğer bu hâlde bırakırsan beni asıl ben seni sikerim Chan."

Sürgülü cam kapının yanındaki bağlanmış bej perdenin yanına gidip perdeyi duvara sabitleyen ipi sökerken kaşlarım çatıldı hafifçe. İpi eline alıp hızla bana doğru ilerlediğinde ipten gözlerimi ayırıp Chan'a bakarken sırıttığını görmüştüm. "Ne oldu? Kim kimi sikiyordu?"

Solan gülüşüm yüzümde hepten kaybolurken yukarıdan bana bakan Chan dizinin üzerine çöküp üzerimdeki ceketi çıkarması için yerimde doğruldum. "Sen ciddi olamazsın." Kazağımı çıkarmasıyla üst bedenim tamamen çıplak kalırken tekrar yere uzandım. Ellerimi başımın üzerinde birleştirirken yukarıdan bana bakarak güldü. "Korktun mu yoksa ilk seferin mi?"

Bileklerimden tutup ipi iki kez bileklerimin etrafına sardıktan sonra hızlı olmasına rağmen güçlü bir düğüm atarken kafamı kaldırıp elime baktım. "Sadece beklemiyordum." Bakışlarımı işini bitirdikten sonra uzaktan avına bakan avcıyı andıran bakışlarıyla beni süzen Chan'a çevirdiğimde kollarımı havaya kaldırdım. "Hiçbir yere bağlamadığın sürece bileklerimi bağlamanın ne mantığı var?"

Chi Ku : ChanminWhere stories live. Discover now