8. BÖLÜM 💣

16 1 0
                                    

Hepinize tekrardan merhaba. Çok şükür kendimi toplayıp bilgisayarımın başına oturabildim. Sizi uzun süredir beklettiğim için çok özür dilerim ve şunu da eklemek isterim ki; haftada en az bir bölüm atmayı düşünüyorum. Umarım bunu başarabilirim. Lafı fazla uzatmadan bölüme geçiyorum. Sizleri bölümle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

(_ _ _)

*Bilinmezliğe yürüyorum, nedenini bilmeden...*

Gerçekten aklım almıyordu. Bu nasıl cesaretti de benim evime kadar gelebiliyordu. Annemin içeriden "kimmiş kızım?" sorusunu duymazdan gelerek sessiz bir şekilde "Ne işin var senin burada?" dedim Barış'a. Yüzsüz yüzsüz ve hatta keyif alarak "Hiç annenlerle tanışmaya geldim. Beni içeri almayacak mısın?" dedi.

"Tabiki almayacağım git buradan."

"Merak etme, seni zora sokmak için gelmedim. Al şunu..." Barış'ın uzattığı kanlı montuma baktım ve alırken "Ne bu?" dedim. "... Kör müsün, montun işte." dedi beni azarlarcasına. "Araba da kalmış, bir daha eşyalarına sahip çık arabamda orda burda kalmasın!"

"Emriniz olur!" dedim sinirle ve kapıyı Barış'ın suratına kapattım. Dengesiz, psikopat, ruh hastası herif ya! Hayır gecenin bu saatinde neden gelirsin ki. Yarın versen ölür müsün manyak adam!

Annemin adım seslerini duyunca elimdeki montu direkt merdiven altına fırlatacaktım ama yapamadım. Annem elimdeki montu gördü ve direkt soru yöneltti. "Bu ne Arven, kim gelmiş?"

"Kimse anne, yanlış adresmiş komşulara gelmişler. Bu da şey, ben Berke'nin kolunu sarmıştım kan olmuş. Unutmuşum burda kirli sepetine atayım bunu." O kadar çok gergindim ki annemin bunu fark etmemesi büyük bir mucize gibi olurdu. Allah'ım ne olur fark etmesin, ne olur. Tam yukarı, odama çıkacaktım ki annem kolumdan tutup beni durdurdu. Eyvah işte anladı ve ben bittim. Bu sefer gerçekten birşeyler olduğunu anladı. E kadında salak değil ya, kaç senelik kızıyım insan malını tanımaz mı hiç. "Arven, bana bak. Siz bir şey mi karıştırıyorsunuz?" Anında anneme döndüm ve sakinliğimi korumaya çalışarak konuştum.

"Yoo nerden çıkardın bunu anneciğim?"

"Benim bi' yerden birşey çıkardığım yok. Sadece seni biraz gergin gördüm bu yüzden soruyorum. Benden birşey saklamıyorsun dğil mi?" Ah annem bir bilsen senden neler saklıyorum. Ama yemin ederim bunların hiç biri benim elimde olan birşey değil. Keşke sana her şeyi açık açık anlatabilsem ama yapamam. Sana ilk defa bu kadar çok yalan söylüyorum beni affet Dicle Sultan.

"Anneciğim gergin olmam sence de normal değil mi? e sonuçta Berke gözümün önünde yaralandı zor bir geceydi. Bundan dolayı biraz gerginlik var üstümde. Lütfen bana bu gecelik müsaade eder misin anne dinlenmek istiyorum. Ayrıca senden bir şeyde saklamıyorum. Hem senden birşey saklamış olsam bu senin gözünden kaçar mıydı?" Annem biraz düşündü ve bana hak verdiğini belli ederek "Haklısın, kaçmaz." dedi ve ekledi, "İyi hadi git dinlen bakalım yoruldun bugün. yarın okulun var hemen uyu güzel kızım."

Sanırım annemi atlatmıştım ama şimdilik. Eğer annemin şüpheleneceği bir hareket daha yaparsam bu sefer elinden kaçamazdım. Barış benim hayatımda olduğu sürece ve sürekli etrafımda dolandığı sürece annem benden şüphelenecekti. Barıştan ne kadar çok uzak durmaya çalışsam çocuk burnumun dibinde bitiyordu ya şaka gibi. Oğuz iyileşsin bir daha asla Barışla muhattap olmayacaktım. O benim hayatımda olduğu sürece başım beladan kurtulmuyordu, kurtulmayacaktı da. Çocuğun hayatı değil, kendisi bela. Beladan ibaretti.

Odama gelip ceketimi kirli sepetine attığım gibi yatağıma fırladım. Direkt uyudum. Sabahın sekizinde gözümü açtığım yeni bi güne daha başlayacaktım. O kadar isteksizdim ki bugün yaşamak için. Ama böyle bir şansım olmadığını annemin 'Arveeeenn, hadı kızıııım!' demesiyle anladım ve yatağımdan kalktım. Odamın perdesini ve penceresini açıp havalanmasını sağladım. İşlerimi halledip odamdan çıktım. Annem gene döktürmüştü. Bir kadın sabah kahvaltısına bile bu kadar özenebilir miydi ya? İşte o kadın benim annemse özenirdi. Kahvaltımı yaparken abim indi aşağıya. Her zaman ki gibi saçlarımı karıştırıp yerine oturdu. Sitemle abime konuştum. "Ya sen salak mısın, zaten zor yapıyorum şu saçlarımı?!"

TUTSAKWhere stories live. Discover now