10.Bölüm | Beklenmedik Saldırı

1.3K 34 130
                                    

"Yaşadığım kâr yanıma, sokayım taktiğine
Sokayım hamlene lan sokayım kartlarına."
-Şanışer ft Rapozof, BU GECE

[Satır arası yorumlarınızı eksik etmezseniz mutlu falan filan olabilirim.]

İyi okumalar.

~

BÖLÜM ON / BEKLENMEDİK SALDIRI

Doktorun gelmesi saatler sonrasında Raif'i rahatlatan yegane şey olmuştu. Zira içeriden gelen Turgut'un inleme sesleri sağ olsun kapının dışında diken üstünde durmaktan başka bir şey yapamamıştı. Doktorun uzakta olması da Raif'in şanssızlığı olsa gerekti ama mühim değildi, sonuç olarak gelmişti.

İkisi beraber içeri girmişlerdi ve Turgut'un onları gördüğünde keyfinin kaçtığı her halinden belliydi. Raif içten içe keyifli hissederken bakışlarını Merve'ye çevirdiğinde bütün keyfi geldiği gibi kaçmıştı. Doktor kızın halini görür görmez Turgut'a inanamaz bakışlarını yollamayı ihmal etmedi.

"Bir çocuğa bunu nasıl yapabiliyorsun aklım almıyor Turgut!" Turgut'a karşı ileri geri konuşan ve alacağı cevapları umursamayan, belli bir noktada diklenebilen bir diğer kişiydi doktor. "Hiç acıman yok mu senin?" diye huzursuz ve yarı sert bir sesle devam etti. "Ne hale getirmişsin kızı."

Yüzünü buruşturdu ve eşyalarını yatağın kenarına bırakırken kıza yaklaştı. Genç kız tedirgince geriledi ve yatak başlığına dayandı. Acı verici olacağını hissediyordu dolayısıyla derin bir soluk almadan edemedi.

Güneşin ilk ışıkları pencereden içeri yol alırken odadaki dört kişiye de dejavu yaratmıştı bu durum. Çok değil daha dün sabah da benzer bir durumun içinde değiller miydi? Tek fark Batuhan ile Cihangir'in yokluğuydu ve kimse kimseye sataşmıyor, kavga çıkarmıyordu.

Turgut doktorun gelişiyle huzursuzca yataktan kalktı ve arkasındaki ahşap giysi dolabına yaslandı. Raif ise yatağın diğer tarafında ayakta duruyordu. Gözleri sürekli Turgut'un üzerindeydi çünkü işleri olduğunu biliyordu. Yetiştirmesi gereken bir proje vardı ve bu proje yurt dışına çalıştığı için saat farkından ötürü pek de fazla bir zamanı kaldığı söylenemezdi. Gitmesi gerekiyordu. Ya şimdi ya da yarım saat sonra. Gidecekti. Biliyordu.

"Sırtında da var mı?" diye bir soru yöneltti doktor Turgut'a.

"Hayır."

"Sadece görünürdekiler mi?"

"Hayır." Kıza yaklaştı ve üzerindeki tişörtü oldukça yavaş bir şekilde çıkarmasına yardım etti. Merve'nin yanakları utançla kızarırken kendine karşısındakinin doktor olduğunu hatırlatıp durdu. Lakin diğer ikisi için herhangi bir telkini yoktu maalesef. "Şu an evet." diye tekrar konuştu Turgut.

Doktor gergin bir nefes alırken kızın karnındaki en derin görünen yaradan başlamaya karar verdi. Bir yandan pansuman yapıyor bir yandan da bandajlıyordu. Yer yer Raif'in de doktora yardım ettiği oluyordu fakat Turgut en başından beri yaslandığı yerde öylece duruyor ve - başta kıza tişörtünü çıkarması için yaptığı yardım dışında - izlemek harici hiçbir şey yapmıyordu.

Yaklaşık bir on beş dakika boyunca odada derin bir sessizlik hakimdi. Merve'nin iniltileri haricinde herhangi bir ses yoktu. Herkes gergindi. Turgut bile. Çünkü gitmesi gerekiyordu. Aynı Raif'in öngördüğü gibi, daha fazla kalamadı Turgut, Merve'nin içini biraz da olsa rahatlatarak kendini yasladığı dolaptan ayırdı hiçbir şey demeden odadan çıktı.

Merve derin bir nefes aldı. Rahatlamıştı ama sadece birazcık zira bu evde ne zaman rahatlasa her zaman ama her zaman başına daha da kötüsü geliyordu. Artık rahatlamak da istemiyordu dolayısıyla.

KaçırılmışDonde viven las historias. Descúbrelo ahora