17.Bölüm | İçten Gelen Tehlike

328 13 12
                                    

"Babasız büyüyen dokunduğu tene aşık olur
Mum ışığının Güneş'e tepkisi bu."
Sehabe, SEVGİ DİYORLAR

BÖLÜM ON YEDİ / İÇTEN GELEN TEHLİKE

*Turgut'un Ağzından.. *

"Hangi delikte olursa olsun, onu bulup getireceksiniz! Anladınız mı!?" Masaya vurduğum yumrukla yerlerinde sıçrayan gence kaydı bakışlarım. Tek kaşım hafifçe havaya kalkarken bir diğeri hızla ayağını önüne atarak gencin bedeninin yarısını korurcasına kapladı.

"Tabi efendim. Hiç şüpheniz olmasın!"

Odadan çıkan adamlarım sonrasında gerinerek bilgisayarın başına geçtim. Son çalıştığım proje kodunu açarken, zamanın hızlı geçeceğinin farkındaydım. Umuyordum ki işleri fazla uzun sürmeyecekti.

Ve düşündüğüm gibi oldu, gece yarısı yeterince çalıştığıma kanaat getirerek kod sayfasını olduğu gibi bırakırken oturduğum yerden kalktım ve bedenimi esneterek masamın önüne geçtim. Bir bacağımı masaya dayarken gözlerimi önümde titreyen gence çevirdim.

"Buldunuz mu o herifi!"

"E-evet efendim. Depoya aldılar. Sizin gelmenizi bekliyorlar."

Sesi içine kaçmış gibi çıkan ve neredeyse çocuk gibi duran bu yeni korumayı umursamadım. Batuhan bu yeni getirdiği çocuğa işini iyi yapacağına dair kefil olmuştu. Fakat en ufak bir yanlışında kafasına sıkacağımı biliyordu. Sanırım buna rağmen vazgeçmeyip önüme sunması, bu çocuğun işleri batırmayacağına işaretti.

"Geleceğimi haber ver." dedim sert bir sesle.

"Hemen efendim." Koşarcasına çıktığı ve arkasından kapattığı kapıya bakarken sırıttım.

Hadi bakalım Kozanlı, diye mırıldandım içimden. Son duanı etme zamanın. Sana şu zamana kadar az bile sabrettim.

"Hapoğlu," diyerek beni pis bir sırıtışla karşılayan Kozanlı'ya aynı sırıtıştan bahşettim, durmaksızın. "Kozanlı," diyerek aynı onun gibi onu selamlarken sözlerimin devamını getirmem de uzun sürmemişti. 

"Yine karşılaştık, bak sen şu işe! Dünya küçük dedikleri doğruymuş."

"Öyle," diyerek beni onayladığında yanına doğru adımladım elimdeki silahla, ufaktan bir ısınma amaçlı silahı elimde bir tur çevirdim ve Ahmet Emin'in alnına dayadım hızla. Tepki vermeyen suratına silahı çarparken güldü ve, "Öldürecek misin beni? Durma hadi, öldür." dedi. Ruhsuz bir gülüş bahşederken dudaklarım, namluyu bacağının iç kısmına çevirip beklemeden ateş ettim. 

Acı dolu çığlığı depoyu inletirken içimin soğumaktan çok uzak olduğunu biliyordum. Bu herif burada aynı zamanda Raif'in yaralanmasından sorumlu olarak duruyordu. O yüzdendi onu yaraladığı yerden vuruşum.

Acıyla buruşan yüzüne bakarken kaşlarımı alayla büktüm ve konuştum. "Ah, pardon. Elimden kaydı silah ya! Bilirsin hiç iyi tutamam silahları ben, kayar öyle arada."

Adımlarım dibinde bittiğinde acıdan konuşamadığını gördüm. "Hemen ağlama ama, daha yeni başladık öyle değil mi?" Konuştukça damarlarımda gezinen öfkeyi hissediyordum. Hırsımı alamayıp sert bir yumruk geçirdim suratına. Sandalye bedeniyle sallandı ve tekrar eski yerine oturdu. Ama hayır, birkaç yumrukla geçer gibi değildi benim olana zarar vermesinin öfkesi.

"Öldüreceğim seni," dedim salak gibi sırıtırken. Ruh halim aniden değişirken kahkaha attım. "Öldüreceğim oğlum seni! O kıza dokunan parmaklarını tek tek kıracağım. Duydun mu lan beni!?"

Você leu todos os capítulos publicados.

⏰ Última atualização: Jun 17 ⏰

Adicione esta história à sua Biblioteca e seja notificado quando novos capítulos chegarem!

KaçırılmışOnde histórias criam vida. Descubra agora