eleven

116 25 15
                                    

"Baekhyun, üç gün oldu. Yukarısını kontrol etmemiz gerek artık." Derin bir nefesle kalktı Baekhyun oturduğu yerden. "Lucas bende korkuyorum tamam mı? ama dediğim gibi. Eğer dışarısı güvenli olsaydı başkan-"

Sinirle kesti cümlesini Lucas. "Burada fare gibi daha ne kadar yaşayabiliriz tanrı aşkına? bu hayatta kalmak değil. Saklanmak."

"Hala nefes alıyorsan burada saklandığımız için alıyorsun." Dedi Baekhyun sertçe. "Saçmaladığını ne zaman fark edeceksin ben bilmiyorum ama dışarısına çok meraklıysan gidebilirsin. Ben mantıklı olanı yapıp burada fare gibi saklanacağım."

Chanyeol yavaşça kalktı ayağa. "Sakin olun." Bakışları Baekhyun'a döndü. "Ben yukarı çıkıp kontrol edebilirim." Başını hızla olumsuzca salladı Baekhyun. "Asla izin vermem buna Chanyeol. Eğer insanlığın bir umudu varsa o umut sensin. Bu umudun ölmesine göz yummam. Şu kapıdan çıkacak olan son kişi sensin duydun mu beni?''

Derin bir nefes verdi Chanyeol. "Baekhyun içlerinde tanıdıklarım olabilir. Onlar için bilinçli dedin. Belki de konuşursam-'' ''Chanyeol onlar burayı yerle bir etmek için geldiler. Seninle konuşmayacaklar.''

''En kötüsünü düşünelim o zaman.'' diye mırıldandı Lucas. ''Ya şehir ele geçirildiyse? Tek bir yaşayan kalmamışsa ne yapacağız peki bay zeki? Onların bizi kokumuzdan bulmalarını mı bekleyeceğiz?''

Derin bir nefes verdi Baekhyun. ''Babam hayatta olmalı.'' diye mırıldandı. Chanyeol yavaşça dizlerinin üzerine çöktü ve Baekhyun'un ellerini tuttu. ''Baekhyun korktuğunu biliyorum. Bende korkuyorum. Sizin için, senin için korkuyorum bende.''

Yavaşça tuttuğu elinin üzerine yumuşak bir öpüş verdi. ''Senin bir ölüye dönüşmeni izleyemem. Bunun için yapmam gereken her şeyi yapacağım. Kalbim atıyor, hissediyorum. Biliyorsun.''

Titrek bir nefes aldı Baekhyun. ''Ya seni de kaybedersem? Ya babamı da kaybettiysem Chanyeol? Ne yaparım ben? Hayatta kalsam bile ne anlamı olur? Kimsem olmazsa ne anlamı olur söylesene.''

Gözleri doldu Baekhyun'un. Daha fazla tutamadı kendisini. Bu duvarlara güvenmişti. Güvende olduğuna inanmıştı yıllarca.

Şimdi bütün bu duvarlar güvenli şehrin üzerine mi yıkılmıştı yani?

Arkadaşları, bir arada büyüdüğü herkes. Ya öldüyse, nasıl devam edilirdi bununla yaşamaya?

Bu hastalık zaten ondan annesini almamış mıydı? Neden her seferinde daha da fazlasına dikiyordu gözünü?

"Birimizin bunu kontrol etmesi lazım." Dedi Lucas itiraz kabul etmeyecek bir ses tonuyla. "Eğer Chanyeol'un gitmesine bu kadar karşıysan ikimiz kalıyoruz. Kararı nasıl vereceğiz?"

Yutkundu Baekhyun. Daha önce Chanyeol'un da içinde olduğu bir zombi grubundan sağ kurtulabilmişti. Yine yapabilirdi değil mi?

"Ben yaparım." Dedi hızla. "Sessizimdir gerçekten, halledebilirim."

Chanyeol şiddetle karşı çıktı. "Hayır gidemezsin hiç bir yere." Baekhyun onun elini tuttu sıkıca. "Dikkatli olacağım Chanyeol. Hem, tamamen dışarı çıkmama gerek yok, sesleri duyabileceğim bir yere kadar gidersem yeterli olur."

Yutkundu Chanyeol. "Tamam, bende seninle geleyim o zaman dışarı çıkmayacaksan." Başını olumsuzca salladı Baekhyun. "Olmaz. Sen burada tamamen güvende kalacaksın."

"Kabul etmiyorum." Dedi sertçe Chanyeol. "Ya bende gelirim ya da gitmene izin vermem. Asla."

Ofladı Baekhyun. "Kardeşini dışarıya gönderemem Chanyeol. O burada büyüdü ve yetişti. Hiç dışarı deneyimi yok. Benim ise var. Bana güvenmene ihtiyacım var tamam mı?"

Sıcak kalpler/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin