Elanur'un ilk günü

26 0 0
                                    

Elanur irkildi, inlemiş miydi? İnlemelerini odasındaki diğer kızlar duymuş muydu? Belli etmeden sabahın, perdenin arasından sarkan ilk ışıklarıyla utangaçca aydınlanmış kızların yorganlarına baktı. Kıpırtı yoktu, sanki herkes hala uyku dünyasının huzuru ya da huzursuzluğu içinde sessizce dolanıyordu ya da öyleymiş gibi yapıyorlardı.

Uyumak... Uyumak nasıl bir şeydi, Elanur bilmiyordu. O sadece uyur gibi yapabilirdi.

Elanur evden kopup gittiğinde artık özgür olacağını düşünmüştü. Ama burada bu daracık, kötü boyanmış kız yurdu odasında evdeyken elinde olan tek özgürlüğü, bir odaya sahip olmanın mahrem mülkiyetini kaybettiğini anladı. Oysa onun her anına hükmeden babasının onun eliyle olan mahrem anlarına müdahale edememesi Elanur'a hep bir zafer gibi gelmişti.

Kapı şiddetle vurdu -Sabah namazı!!!!

Elanur rükuda doğruldu "Semi Allahulimen Hamide - Rabbena lekel Hamd" derken Allah'ın onu işitmesini umdu.

Yurdun kızarmış ekmek, yumurta, reçel ve peynirden oluşan sade ve yeterli kahvaltısından sonra Ayşe ve Ebru ile buluşup üniversitedeki ilk günü için otobüs durağını gitti. Bu kızlarla yurdun ablaları onu tanıştırmıştı. Ayşe son sınıfa gidiyordu Ebru ise ikinci sınıfa. Onla pek konuşmamışlardı, hatta sanki bir külfetmiş gibi bakıyorlar, onu üniversitede bırakıp kaçmak için can atıyorlardı. Fakülte ile ilgili sohbet açmak istedi, ama ikisinin de ağzından kelimeler öyle isteksizce döküldü ki sustu. Zaten biraz sonra bindikleri minibüs tıklım tıklım olmuş, ortam ter ve ağız kokusundan küçük bir ahıra dönmüştü.

Üniversitenin kocaman kapısında güvenlik görevlisi minibüsü durdurdu ve kimlik kartlarını göstermesini istedi herkesten. Görevli genç bir çocuktu, yaz ayı geride kalmış olmasına rağmen bir güneş gözlüğü takmıştı. Elanur bu showu hemen fark etti. Lise mezunu, gün içinde kampüs içinde herkesin görmezden geldiği güvenlikçi için günün en önemli anı şimdi yaşanıyordu. Onu hakir gören üniversiteliler ona şu 10 saniye için itaat ediyor ve minibüsteki kızlar mecburen onu fark etmek zorunda kalıyordu. Elanur içinden 'Bu kontrol 10 saniye daha devam etse güvenlikçi dans etmeye başlayabilir' dedi.

Bir ormanın içinde yol devam ediyordu, birbirine benzeyen binalar yavaş yavaş gözükmeye başladı. Yolun yarısına geldiklerinde Ayşe onu omuzundan dürttü, gözüyle kapıyı gösterdi, iniyorlardı. Kıza onunla konuşmak nasıl bir yük geliyorsa, artık onu koyun gibi güttüğünü fark etti.

Bir çimenliği geçtiler, bir takım öğrenciler yerlerde oturmuş sohbet ediyor, bir kız yatmış başını erkek arkadaşının dizine koyup uzanmış, türbanlı bir kız ise bankta sevgilisiyle sarmaş dolaş oturuyordu. Bazıları ise biraz ileride camdan bir kafede çay, kahve sırası bekliyordu. O anda Elanur artık küçük kasabasında olmadığını derinden hissetti. Burası herkesin zincirlerinden kurtulduğu bir yerdi ama ne yazık ki o zincirlerini yanında taşıyordu. Ayşe onun durup etrafa baktığını görünce eliyle yine itti. Fakülte tam karşılarındaydı.

Üçü askeri bir düzeni andıran bir ip gibi fakülteye doğru ilerledi. O anda kapı açıldı, içeriden 1.90 boylarında, iki adam genişliğinde, vücudundan adrenalin fışkıran, kare suratlı esmer bir genç kapının öne çıkıverdi. Üçü birden durunca, o Hulk heybetine epey bir ters düşen utangaç bir tebessüm ile buyrun diyerek yana çekiliverdi. Kızlar yüzüne bile bakmadan kapıya yöneldiler ve içeri girdiklerinde iki kişi olduklarını fark ettiler. Elanur donakalmış çocuğa bakıyordu. İki kız buz kesilmiş bir Elanur izliyorlardı ama aynı anda Elanur'un içinden seller, ırmaklar, şelaler akmaya başlamıştı. Elanur o bir kaç saniyede içinden akan filme hapsoldu. Filmde Elanur o esmer yakışıklığının üzerine çıkmıştı, yarı çıplaktı.... Ama hayır sevişmiyorlardı. Elanur onu parçalıyor, kanlar şehvetli bir gelgit içinde ağzından fışkırıyor, delice gözleri filmi izleyen kendisine bakıyordu. Biraz sonra çoban gelmiş yakasından tutarak onu ağılına dürte dürte sokuyordu. Şimdi sınıfındaydı.



Elanur'un karanlık sırlarıWhere stories live. Discover now