01; minik serçenin,

61 9 9
                                    

08.03.24'

martin czerny, alone in the forest

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

martin czerny, alone in the forest.

çünkü o gün o defteri bulmamış olsaydım, kader bizi nasıl bir araya getirirdi bilmiyordum.

...

gözlerindeki galaksilerde arardım seni.
kırık parçaların üzerime gelir iken,
kahvelerine sığınırken bulurdum kendimi.


yalnızca iskeleye yakın bir bank bulup kurulmak istiyordum. yorgunluk bedenime öylesine işlemişti ki, düşünme yitimi dahi kaybetmiş gibiydim. şiirlerim yetersiz hissettiriyordu ve onları yarım bırakmak isteyeceğim son şey olsa da kelimelerim birbirini kaybetmişti çoktan. onları aramayı ise bırakmıştım, şimdilik.

uzaktan gözüme kestirdiğim yere adımlamaya başladım. bu saatlerde herkes sıcak yatağında uyuyor olmalıydı ki etraftaki tek ses birbirine çarpan dalgalardı. hoş, kalabalığı sevmezdim ve günün bu saatleri bu yüzden daha iyi hissettirirdi. herkesten uzakta kalıp ötekileştirilmeyi bile tercih ederdim, gereksiz insanlar yerine.

yalnızlığım ben ve kalemim için en güzel tonları barındırıyordu. her renge uyum sağlayabilen bu ton, beni hissizleştirdiği kadar doyuruyordu da. fazlasınaysa, lüzumum olmamıştı hiç.

yaklaştığımda bankın üzerinde kapağı solmuş orta boyutlu bir defter dikkatimi çekmişti. ilkin bankın dolu olduğunu düşünsem de ortalıkta kimsenin olmadığını ve de başka bir eşyanın bırakılmaması unutulma potansiyelini arttırmıştı. oturup elimdeki kitapları kucağıma koydum. defterin kapağını aralamak konusunda tereddüt etsem de merakıma yenik düşerek sayfaları çevirmeye başladım.

ve her çevirdiğim sayfada duraksamak zorunda kaldım. tasarım gibi duruyorlardı. birileri için özenle seçilmiş ve terk edildikleri için sahipsiz kalmış tasarım portreler gibi.
son kısımlara gelirken taslak olanları ayırmak zor değildi fakat onların bile derinden etkileyebilmesi taktir edilmesi gereken muhtemel bir sanattı.

aniden yanıma sertçe atılan çantayla kafamı kaldırdım. karşımda sinirle duran adam ona bakmama fırsat vermeden elimden defteri kapmıştı ve şimdi bana tuhaf bakışlar atıyordu. belki de bunları düşünmem için yanlış bir zamanlamaydı, ancak gözleri çok güzeldi ve dikkatimi üzerinde toplamaya yetmişti.

"defterimi kurcalamak yerine yazman gereken şiirlerin yok mu senin?"

"af buyurun?"

tam ağzını açmak üzereyken kapattı ve derin bir nefes aldı.
"her neyse. kusura bakma." diyerek elimden çektiği defterini çantasına sıkıştırdı.

ben ise şaşkınlıkla gözlerimi ondan alamamıştım. yeşil tutamları doğmak üzere olan güneşin altında, kesinlikle kusursuzdu ve onu biraz daha inceleme fırsatım olmasını istiyordum. defterini koyduğu çantasıyla arkasını döndüğünde cebimden çıkarttığım sigara paketini aralayıp aceleyle seslendim.
"hey! alır mıydınız?" dedim ona doğru uzatırken. garipseyen bakışlar atsa da diretmeden kabul etti.

acının tatlı bal'ı. -yoonmin.Onde histórias criam vida. Descubra agora