04; acıları(m)nı bal eyliyorum.

31 9 4
                                    

-25.03.24'

never get used to people, life letters

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

never get used to people, life letters.




eve gelmek bu kadar güzelken,
her gün senin olduğun o eve gelebilmek,
bir lütuf sayılmalıydı yoongi.

"bu tablolar.. büyüleyici." neredeyse çoğu duvarda asılı duran ve onun elinden çıktığı üzerindeki imzadan belli olan tablolar, defterdeki tasarımlardan da mükemmeldi. onları incelemeye pür dikkat devam ediyordum.

yoongi ise umursamazca konuştu.
"öyleydiler, bir zamanlar."

"saçmalama lütfen! hâlâ öyleler ki gözlerimi alamıyorum. hiç sergiye çıkartmayı düşündün mü?"

sorumu yanıtlamadan koridorun sonundaki kapıdan girmesiyle onu takip etmek zorunda kaldım.

"cevap vermelisin, çok merak ettim." diyerek mutfak olduğunu anladığım kapıdan içeri adımladım. yukarıdaki dolaptan çıkardığı bardağa çikolata tozunu koyuyordu. yardım etmek için sütü ısıtma görevini de ben devralmak için dolaba yaklaştım. bu sürede ona attığım kaçamak bakışları fark etmiş olacak ki konuşmaya başlamadan evvel benden önce davranıp sütü alarak ısıtmaya başlamıştı.

"o tabloları yapmamış olmayı dilerdim. hak ettikleri değeri hiçbir vakit göremeyecek olmaları canımı sıkıyor."

"yine vazgeçiyorsun yoongi. bu sefer kendin yerine emeklerinden." dedim.

"ben değil jimin, toplum kendi üstünlüğüne yakıştırmadığı için vazgeçti sanatımdan. anlayabileceğini sanmıyorum." dedi sonlara doğru ciddileşen tonuyla. bu da benim için yeterli uyarıydı, onu daha fazla darbeleyecek sorular sormamalıydım.

ısıttığı sütü bardağa boşaltırken arkasına geçip tezgaha yaslanmış bedenine kollarımı doladım. teşekkür etmek için bulduğum bu yol, hoşuna gitmiş olacaktı ki ilk kez bu kadar içten gülmüştü. beline doladığım ellerimden birini kavrayıp dudaklarına götürerek ufak bir öpücük kondurduktan sonra tezgahtan aldığı dolu bardağı bana uzatmıştı. sıcak bardağı avuçlarım arasına alarak mutlulukla yudumladım. damağıma değen tat ile beğendiğimi belli etmeyi unutmadan keyifle dudaklarımı araladım.
"sen cidden mükemmel bir detaysın!"



...




"gözlerin, çok güzel bakıyordu o gün bana." avuç içlerime aldığım yanaklarını okşadım zarifçe, son kez olduğunu bilerek.
"zakkumun bile yeşerebildiğini görürdü herkes, gözlerine bir kez bakabilseydi eğer."

sözlerime karşı olan suskunluğu sorun değildi, parlayan irisleri yeterliydi.

parmak uçlarım usulca dudaklarına kaydı. her detayıyla eşsiz olan bu adam tablolarına kıyasla kendi başına bir şaheserdi. hiçbir zaman fark etmeyecek olması tek eksiği olmalıydı.

"kalmayacaksın, değil mi?"

"kalmayacağım jimin." derken doğrudan bana bakıyordu, kararından emin bir şekilde.

"peki veda etmek için dönecek misin?"

"döneceğim elbette."
bana karşı dürüst olmadığını sesinden anlayabiliyordum. yine de bozuntuya vermek istemedim, beni kandırmasına göz yumarak uzandığım yataktan kalktım. yoongi'nin arkasına ilerleyerek kollarımı beline sardım. yüzümdeki buruk ifadeyi görmesine izin vermeden şimdiden oluşan özlemimi bastırmayı hedefledim. jimin sevdiği adamın sırtına alnını yaslarken içini kaplayan huzursuzluk, onu boğmak için yeterli kedere sahipti.

bal.
dolaş etrafımda okşa saçlarımı.
son dokunuşunu hissettir bana.
getir derinden çektiğin, yanımda soluduğun son nefesi.
otur yamacıma,
son sevgini de ver bana.

yoongi jimin'in belindeki ellerini kendine çekerek önüne gelmesini sağladı. sarılmadan evvel turuncu tutamların ardına birkaç öpücük kondurdu. kalbi uzunca sürenin ardından ilk kez bu denli sıkışıyordu.
onun aksine maddeyi hiçbir zaman sevmemişti, ne olduğuna dair fikirleriyse sınırlıydı. fakat jimin'e olan bağımlılığı, onu uçurumuna sürüklemek için yeterliydi.

genç oğlanı her ne kadar bırakmak istemese de, gitmek zorundaydı. gitmezse ailesinin başından ayrılmayacağını ve ikisini de rahat bırakmayacağının bilincindeydi. günlerdir susmak bilmeyen telefonlarının bunun habercisi olduğunu bilseydi eğer, daha hızlı davranabilirdi lakin çok geçti.

jimin, belindeki gevşeyen ellerin etkisiyle gitmesine izin vermeden önce dudaklarını sevdiği adam ile birleştirdi. ona verdiği son hediyesi olan bu öpücük, aslında ruhlarını birbirine düğümlemişti.

"yeniden sarılacağımız şafakları bekleyeceğim yoongi. biliyorum, o günler çok uzakta! ama ne olur anla beni, sana olan zaafım şiirlerimden de öte." dedi jimin, bir ümit cevap bekleyerek.

ancak daha fazla kendine direnemeden jimin'den ayrılan yoongi, arkasına bile bakmadan adımladığı kapının kolunu çevirdi. ardında bıraktığı yaşlı gözlerle ona bakan jimin'i görmek için yeterli cesareti yoktu.




yalnızlık gayet yakışacaktı üzerime,
anılarım, senin gidişinle bittiğinde.
şimdiden baktığım yatağın üzerinde serili bedeninin hayalleriyle,
yaşadığım aşkın günleri diziliyor önüme yine.
ödüm kopacak onları da götürürsün kendinle diye.

yoongi'm.
evin artık yuvam değil.
sensiz bu boş odayı görünce;
benim de gidesim geliyor, ölümün bilinmezliğine.

sensiz bu boş odayı görünce;benim de gidesim geliyor, ölümün bilinmezliğine

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
acının tatlı bal'ı. -yoonmin.Where stories live. Discover now