İnsanlık Yoksulu

60 0 0
                                    

Melih'in Ağzından
Az önce söylediğimle ona daha çok onun, onu sevdiğimi sanmasını sağlamıştım. Hikayesini dinlemiştim. İnsanlık görmemiş olduğu için yaptığım insanlığı 'aşk' sanıyordu. Bende bunu kullanıyordum. Hem daha dün tanıştığın birine güvenmek çok saflıktı. Onu babasından kurtaracağımı sanıyordu, söylediğim gibi inanmış ve güvenmişti. Evet, aslında onu babasından kurtaracaktım. Ama babasının yaptıklarına şükür edecek duruma getirecektim. Oraya intihar için gitmemiştim o anlık uydurduğum bir yalandı. Aslında bakarsanız ben böyle aşk insanı değilim. Tanıştığım kadından ilk görüşte hoşlansam bile temas kesinlikle etmezdim.
"Benim elimde olsa 18 yaşında bile evlenmezdim. Çok erken."
"Haklısın aslında. Ben biraz ileri mi gittim?" Gülümsedi ve cevap vermedi. Bu 'belli olmuyor mu?'Manasına gelen bir gülümsemeydi. Planım şuydu; önce yüzüne gülecektim sonra yüzümü gösterecektim. O da bunu yiyecekti.
"Babama bugün mü gideceğiz?"
"Nasıl istersen. Hazır değilsen istediğin, hazır olduğun zaman söyleyebilirsin." Mahcup bir gülümsemeyle bana bakarak konuşmaya başladı.
"Melih ben gerçekten," sözünü bölmüştüm.
"Çok teşekkür edersin anladım Gece yeter ama teşekkür edip durma teşekkür edilecek bir şey yapmadım. Ayrıca teşekkür edilecek biri varsa buda sensin. Beni kurtardın. Ölmekten."
"Asıl sen beni kurtardın. Ben hiçbir şey yapmadım sana."
"Hayır çok yaptın." Diyerek pizzamdan bir dilim ısırdım. Kahvaltıdan bahsettiğimi anlamıştı. Bunu karşılık gülümsedi. Ama itiraf etmeliyim ki eli gerçekten lezzetliydi.
"Bir de," diyerek kaşlarımı çattım ve ekledim;
"Yaptığın her şey iyi değil çok kötüleri de var."
"Ne yaptım? Yanlış bir şey mi yaptım? Affedersin çok özür dilerim." Size demiştim bu kız insanlık görmemiş diye.
Ama bu kızı kullanırken korktuğum bir şey vardı âşık olmak...
"Kalbimi çaldın. Hırsız seni!" Söylediğimle yüzü o kadar kızarmıştıkı gözümün önünde onun bir domatese dönüştüğü bir görüntü vardı. Gülmemek için zor dururken ve bir yandan kahvaltı yaparken aklıma sevgilimin varlığı geldi. Ağız sulandıracak kadar güzel siyah saçlı, beyaz tenli ve neredeyse her kadının olmak istediği o fiziğe sahipti; ince bel, kalın bacak. Bunları düşünürken aptal aptal sırıttığımın farkında değildim. Tam aptal bir âşık gibiydim.
"Melih, neyi düşünüyorsun?" Eyvah!
Bir şekilde toparlamak zorundaydım. O an öyle bir uydurmuştum ki.
"Seni."
"Ne?"
"Uyurken çok tatlı gözüküyorsun o gözümün önüne geldi de." Diyip gülümsedim. Bu insanlık yoksulu da yine kızardı. Aslında bu sefer kızarmasında sakınca yoktu çünkü ona âşık gibi davranmıştım yine. Bu arada şu Night dediğim zamanı hatırladıkça kendimi, kendi klişeliğimde boğmak istiyordum. Tekrar yemeğe gömüldüm ve bu sefer sevgilim Elis'i düşünmemeye özen göstermiştim. Az önce özen göstermediğim zaman ne olacağını görmüştüm. Ama zaten planım çalışmaya başlayınca gayet çok görecektim onu. Gece'de görecekti ve çok yakından tanıyacaktı. Ama bu durumdan pek hoşnut olmayacağı netti...
Ben mutfaktaki koltukta oturmuş zor olsada onun bana kanmasını istediğimden dolayı onu izleyerek sırıtıyordum. Onu izlemek bana hiçbir şey ifade etmiyordu bu yüzden Elis'i düşünüyordum. Elis' i düşündüğümde ister istemez sırıtıyordum çünkü.

GECEWhere stories live. Discover now