Delice Bir Aşk

368 14 9
                                    

Dünya bize hazır değil,
Tek kelimeyle delirdiğimizi düşünürler.
Daha alçak sesle konuş ama yine de konuş...
Delice bir aşk hakkında,
Güçlü bir aşk hakkında.
Daha alçak sesle konuş çünkü birileri anlayabilir.
Sen de iyi biliyorsun bizi anlamak istemediklerini;
Kalbimizde bulduğum o şeyi...
dünyanın bize vermeyi reddettiği.

Eve geldiğimde kapımda bulduğum zarfın içindeki küçük kağıtta sevdiğim şarkının bir kısmı yazıyordu.

Bunu neden biri bana göndermiş olabilirdi ki diye düşünürken zarfın içindeki diğer kağıt dikkatimi çekti.

Boşanma celbiydi. Davacı ise Ilgaz Kaya.
O an birçok duygu birden aklımı, kalbimi işgal etmeye başlamıştı.

Kolay kolay kalbi kırılmayan o köksüz nilifer kalbinin kırıldığını hissediyordu.
Ne yapacağımı bilmeden elimde kağıt ile bir süre kapıda kalakaldım.

Bu sefer kaçmayacaktım. Nedenini sormak için Ilgaz'ın yanına gitmeye karar verdim.

Ilgaz'ın odasının önüne geldiğimde cesaretimi toplayarak kapısı tıkladım.

"Gelin." sesini duduktan sonra yavaşça kapıyı açtım. İçeri girdiğimde bir anlığına şaşkın, mahcup bakışlarını yakaladım.

Boşanma celbini masasına koyarak "Bu ne demek oluyor Ilgaz?" diye sordum, sesimdeki her tınıda kırgınlığımı belli ederek.   

"Ne olduğu açık değil mi?" dedi düz ses tonuyla.

"Neden?" diyebildim titreyen neredeyse ağlamaklı sesimle.
İlk defa bu kadar güçsüz ve yenik hissediyordum.

"Çünkü öyle olması gerekiyor." deyip kestirip attı.

Kontrolü kaybettiğmi hissediyordum.
"Yaşadığımız onca şey yalan mıydı yani?" sesim beklediğimden yüksekti.

"Yalan diyemem ama sen de biliyorsun ki biz beraber olamayız." dedi.
"Ama olabileceğimize sen inandırmıştın beni? Şimdi ne değişti?" sesim artık daha çok ağlamaklı çıkıyordu. Bu beni aciz hissettiriyordu.

Tam odadan çıkacakken "Hem sen demiştin -Siyah her zaman beyazı yutar.- diye." deyince bir hışımla ona döndüm. Masasındaki kalemi alıp kağıdı imzaladım.

"En kısa zamanda davanın gerçekleşmesini sağlarsan mutlu olurum." deyip odasından çıktım.

Acıdan yıkılmamaya çalışarak yürürken görüşümün bulanıklaştığını, kontrolümü kaybettiğimi hissediyordum.

En son "Ceylin!" diyen Eren'in sesini duydum.

Gözümü açtığımda ilk olarak nerede olduğumu algılayamadım. Kolumdaki serumu görünce hastanede olduğumu anladım. Çok geçmeden Eren girdi odaya. Onun da girmesini bekledim ama tabii ki başka kimse gelmedi.

"İyi misin?" dedi Eren.
"İyiyim, ne oldu bana?" dedim.
"Bayıldın, ben de seni hastaneye getirdim." dedi.
"Bildiği halde gelmedi değil mi?" dedim. Gözlerim dolmuştu, ağlayacaktım neredeyse.
Mahcup gözlerle bakıp cevap vermemişti ama ben cevabımı almıştım.
Daha çok kırıkmıştım. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum.

Odaya doktor olduğunu düşündüğüm biri girdi.
"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" diye sordu.
"Şu an iyiyim." dedim.
"Hamilelğin başımda baş dönmeleri normal. Kan değerleriniz normal, sadece birkaç  birkaç vitamin takviyesi yazacağım. En kısa zamanda bir kadın doğum doktoruna da görünürseniz iyi olur." dedi gülümseyerek.
"Hamile miyim?" dedim şaşkınca.
"Haberiniz yok muydu? Biliyor olabileceğinizi düşünmüştüm. Bebek yaklaşık sekiz haftalık." dedi.
"Haberim yoktu. Dediklerinizi dikkate alacağım." dedim. Daha fazla şu an düşünmek istemiyordum.

Doktor odadan çıktıktan sonra Eren sevinçle "Tebrik ederim kankam." dedi.
"Ee şimdi ben dayı mı oluyorum, amca mı?" dedi gülerek.

Düz, donuk sesimle "Hiçbir şey olmuyorsun Eren." dedim.
"Nasıl ya?" dedi.

Cevap vermedim, sustum. O da suskunluğumdan cevabımı buldu.
"Ilgaz'a söylemelisin, bunu bilmeye hakkı var."dedi.
Yine cevap vermedim.
Bir süre sonra "Beni annemlere bırakır mısın? Biraz yalnız kalıp düşünmem gerekiyor." dedim.
Başını salladı. Yavaşça hastaneden çıktık.

Aravaya bindiğimizde konuşmaktan kaçmak için hemen kulaklığımı takıp son dinlediğim şarkıyı açtım.

Şarkının sözleri acımı ve gerçekleri tekrar tekrar yüzüme serçe vuruyordu.

Ruhumun ikiziymiş
Bu tuttuğum ellerinin iziymiş
Ecel gibi çağırıyor kabuslar beni
Gittiği gün içinmiş
Ne güzeldi kokun üzerime sinmiş
Alev almış içim yana yana dinmiş
Düşkünlüğüm deli gözlerine
Azabım inci gibi dizilmiş
Ölümle yaşam arasında bir çizgideyim
Onca lafın arasında küfür gibiyim
Sanırım bitti barışamayız
Bundan sonra
Koca yılın anısı bir anda nasıl sileyim
Yine yakama yapışır mı mesafelerin
Canımı kimseler acıtamazdı
Senden fazla
Ah döktüğüm bu yaşlar
Aslında gönlümün selaları
Bir başka gün başlar
Eksilmez başımın belaları

Göz yaşlarım da içime akıyordu.

Eve yaklaşırken müziği kapatıp kulaklığı çıkardım.

"İyi düşün Ceylin, bunu ondan gizleme" dedi. Birden konuya girdi Eren.
"Eren şu an o kadar karmaşığım ki, ne diyeceğimi ne yapacağımı inan hiç bilmiyorum." dedim.
"Ne oldu bilmiyorum ama tek bildiğim ne olursa olsun bunu bilmeye hakkının olduğu." dedi.
"Nasıl hakkı? Bana en sevdiğim şarkının sözüyle boşanma celbi gönderdiği gibi ben de ona bebek paniği mi göndereyim?" Dedim. Son gücümü de kaybettiğimde hıçkırarak ağlamaya başladım.

"Ne boşanması?" dedi şaşkınlıkla.
Arba durdu. Cevap vermeden arabadan inip eve doğru yöneldim.

                   -2 GÜN SONRA-
Ne kadar evden çıkmak istemesem de bugün duruşma vardı. Hem de artık daha fazla zaman geçmeden diğer meseleyi halletmem gerekiyordu. Karar vermiştim. Doğurmayacaktım. Tabii evli olduğumuz için ve iznine ihtiyacım olduğu için ona söylemek zorundaydım. Keşke söylemeden halledebilseydim.

Duruşmadan çıkınca Ilgaz'ın odasına doğru yürümeye başladım.
Özge beni görünce gülümsedi. "Ilgaz savcım şu an duruşmada, burada bekleyin isterseniz." dedi. Ben de başımı sallamakla yetindim.

Beklemekten sıkılıp gitmeyi düşünürken karşıdan gelen Ilgaz'ı gördüm.

Kapısını açıp ilk önce benim girmem için bekledi. Oturdum. Bir süre sustum. Konuya nasıl gireceğimi bilmiyordum. Aslında konuya girmek de istemiyordum.

Benden önce o konuşmaya başladı. "Duruşmamız haftaya salı." dedi.
"Peki." dedim ve devam ettim. "Bemim sana bir şey demem gerekiyor." dedim.
"Tabii." dedi.
"Kendini herhangi bir şeye zorunda hissetmeni istemem ama bilmeye hakkın var diye söylüyorum." dedim.
Bakışlarında merak belirmişti.

"Hamileyim ve biliyorsun şu an evli olduğumuz için bebeği aldırmak için senin de onayın gerekiyor." dedim.

"Benden böyle mi intikam alıyorsun?" dedi. Beklemediğim bir soruyla karşılaşmıştım ve şaşırmıştım.
"Senden neden intikam alayım?" dedim. Sinirlenmiştim.
"Hem o benim de bebeğim, kendi bebeğimle senden nasıl intikam alabilirim? O benim canımın içinde." dedim bastırarak.
SerenYaman348

Part 2 gelecek.
İyi okumalar. :)

ILCEY ONE SHOTS #Yargı #IlceyWhere stories live. Discover now