Odamızda uzandığım ranzada doğruldum. Göğsümde açık halde duran ve unutmuş olduğum kitap yere halının üstüne düştü. Olmuyor okuyamıyorum, anlayamıyorum. Çok sıkıldım. Rahatlamam gerek yoksa gece de uykusuz geçecek. Sabah olana kadar acı çekeceğim. Aklıma hep kötü senaryolar gelmeye devam edecek. Ah baba, bizi ne hale soktuğunun farkında mısın? Evde duramam. Duvarlar üstüme üstüme geliyor. Birileriyle konuşmam dertleşmem gerek. Seval'i mi arasam? Hemen yanına gelir. Güldürür de beni... Turgut'a iyi gelir. Şimdi hastane de odasında televizyon izliyordur. Hayır ben Hakan'ı istiyorum. Onun sevgi dolu koruyucu bakışlarına ihtiyacım var. Ona sarılmak istiyorum. Onun kollarında olursam tüm bu sıkıntılardan uzaklaşabilirim.
Ranzadan indim. Odanın kapısı sıcak olması için yine kapalıydı. Işıklar açık. Üst ranza da ablam benim farkımda dahi değil. Çok üzüldüğü olaylardan sonra hep yaptığı gibi gerçeklerden uzaklaşmak için müzik dinliyerek kitap okuyor. En azından o rahatlayabiliyor.
Odadan çıktım ve koridoru geçerek salona girdim. Salonun ışıkları kapalı, televizyon açık ve duvarlara sürekli değişen ışıkları vuruyor. Annem televizyonun karşısındaki koltuğa eli başının altında yanlamasına uzanmış. Gözleri televizyonda olsa da dalgın bakışları aklının başka şeylerde olduğunu gösteriyor.
"Anne." Hadi irkildi annem ve hızla doğruldu.
"Iyi misin kızım. Ağrın mı var yoksa?"
"İyiyim anne. Ağrım falan yok." Yüzündeki endişe izleri kayboldu. Yanına oturdum. Televizyona baktım.
"Film güzel mi?"
"Film... Ah evet güzel. Ablan ne yapıyor?"
"Müzik dinleyip kitap okuyor. Şey anne ben aslında senden izin isteyecektim. Dışarı çıkmak için?"
"Bu saatte dışarıda ne yapacaksın kızım. Havada soğuk zaten. Eğer canın birşey istediyse ablan getirir."
"İçim sıkılıyor anne. Kitap okumak istedim ama okuduğumdan hiçbirşey anlamadım. Seval'le oturup kahve falan içersem belli iyi olur diye düşündüm. Yoksa bu gece sabahlarım gibi görünüyor."
"Seval'i bize çağır. Bizde oturun?"
"Şey anne... Dışarıda olsak daha iyi olur... yani kalabalık içinde olmak falan... biraz kafamı dağıtmak istiyorum. Lütfen anne?"
Endişeli, kararsız ve düşünceli gözleri ile bana bakıyor. Televizyonun sürekli değişen ışığı altında yüzü renkten renge giriyor. Ah anne seni çok iyi anlıyorum. Uzun yıllar boyunca tüm kararları veren, riskleri alan, dış dünya ile mücadele eden hep babamdı. Şimdi sokağa atılan bir kedi gibi ne yapacağını bilemiyorsun;
"Bilemiyorum Cansu, nereye gideceksiniz ki?"
"Yakınlarda bir mekana otururuz ya da sinemaya gideriz. Tiyatro da olabilir. Bilemiyorum ama çok uzaklaşmayız. Kendimi de yormam. Lütfen anne birşey olmaz. İlk defa akşam dışarı çıkmayacağım."
"Peki olur." Dedi annem ama emin görünmüyor.
"Teşekkür ederim anne."
"Üstünü sıkı giyin ama, şu yeni aldığım pamuklu içiliği mutlaka giyeceksin. Bereni al."
"Tamam anne. Seni çok seviyorum." Anneme sarıldım. O daha sıkı sarıldı.
"Merak etme kuzum düzelecek. İyi olacağız. Önemli olan senin iyileşmen zaten tamam mı? Sakın kafana birşeyi takma ve üzülme."
"Sende üzülme anne. Bak göreceksin babam geri gelecek. O seni çok seviyor. Bizsiz asla yapamaz."
Annem yine cevap vermedi.
YOU ARE READING
MUCİZE Mİ?(Tamamlandı.)
RomanceGüzel bir aşk hikayesi sizleri bekliyor. Cansu isimli genç bir kız hastalanıyor. Hastalık sürecinde yaşadıklarından bahsediliyor. İhanetler, dostluklar, aşklar var. İçi dolu bir hikaye. Romantik -Dram türünde, "Alıntı1" Sınıf arkadaşlarım ayakta e...