Ya Yağmur? Yağmuru Sever Misin?

13 3 34
                                    

Sabah uyandığımda, evimizin sıcaklığı ve annemin hazırladığı kahvaltı masasındaki hoş kokular beni karşıladı. Aceleyle lavaboya geçtim ve aynaya baktığımda yüzümdeki değişimleri gördüm. Siyah saçlarımın dağınıklığı, koyu kahverengi gözlerimin derinliği, cildimin parıltısı ve alındaki çillerle birlikte kendime olan güvenim gün geçtikçe artıyordu. Annemin hazırladığı kahvaltıyı alıp masaya oturdum. Biraz sohbet ettikten sonra anneme, "Anne, bugün Özge'yle buluşacağım. İzin verir misin?" dedim. Annem gülümseyerek izin verdi. Özge'yle buluşup okula gitmek için sabırsızlanıyordum. Yolda onunla sohbet ederken, güne enerjik bir başlangıç yapmanın keyfini çıkarıyorduk. Okula vardığımızda diğer arkadaşlarımızı selamladık. Özge'yle birlikte geçireceğimiz gün için heyecanlanıyordum. Yeni döneme başlarken, arkadaşlığımızın daha da güçleneceğini hissediyordum. 

Hem Özge hem de ben, yeni bir ortama adım atmanın heyecanıyla biraz utangaçtık. Yolda, heyecanla karışık bir gerginlikle birlikte okula doğru yürüdük. İlk gün tören olacaktı, bu da işleri biraz daha karmaşık hale getiriyordu. Okula vardığımızda, binanın önünde toplanan öğrenci grubuyla karşılaştık. Tören için sıralanmaya başladık, kalabalığın içinde birbirimizi tutarak biraz daha güven hissetmeye çalıştık. Ancak etrafımdaki yabancı yüzler ve karmaşık düzen, içimdeki heyecanı daha da arttırıyordu. Tören başladığında, yeni başlangıçların ve heyecan dolu maceraların habercisi olan konuşmaları dinlerken, içimdeki gerginlik yavaş yavaş yerini biraz daha huzura bırakıyordu. Özge'yle birlikte sınıfımıza doğru ilerlerken, diğer öğrencilerle selamlaştık ve ilk adımlarımızı attık. İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından sınıflarageçmiştik. 

Hoca, yeni sınıf arkadaşlarıma kendimizi tanıtmamızı istedi. Ben deheyecanla kalktım ve "Merhaba, ben Gökçe. 13 yaşındayım,  Ankaralıyım.Maraş'tan yeni taşındık. Annem öğretmen, babam mühendis" dedim. Hoca, sıradaki sorusunu sorduğunda, "En sevdiğin mevsim hangisi?" dedi. Ben de düşünmeden, "Kış," diye cevapladım, ekleyerek, "Kar yağmasını seviyorum," dedim. Kar tanelerinin yavaşça düşüşünü izlemek, her birinin benzersiz güzellikteki şekillerini görmek, doğanın beyaz örtüsü altında huzuru bulmak, benim için kışın ne kadar özel olduğunu açıklamama yetti. Sınıfta kendimi anlatırken, ansızın sessizce açılan kapıdan içeri giren ses beni derinden sarsmıştı. Tanıdık ama aynı zamanda da yabancı olan bu ses, "Tanıdık" olduğum birini hatırlatıyordu bana. "Göktuğ" . O an karşımda belirsizlikle dolu, muğlak bir durum vardı. "Peki ya Yağmur?" dedi, ardından ekledi: "Yağmuru sever misin?" Cevaplamak için dudaklarımdan kelime çıkmıyordu. O an içimde, geçmişten gelen bir sızıyla dolu karmaşık duygular vardı. Yağmuru sever miydim? Bilmiyordum. Ama bu ses, benim için çok şey ifade ediyordu, ve bu anın önemli olduğunu hissediyordum.  Karşımda duran çocuk, 3 aydır haber alamadığım arkadaşım Göktuğ'du. Her şey bir anda oldu, duygularım karışmıştı. Göktuğ, beni tanımıyordu ya da yüzümü hatırlamıyordu. Utangaç bir şekilde, sanki içsel bir savaşın içinden geçiyormuş gibi, yerime oturdum. Bir süre sessizlik hakim oldu sınıfta, tek başıma kendi düşüncelerimle boğuşuyordum. Sonunda, Özge ile birbirimize bakarak gülümsedik ve sessizlik biraz olsun dağıldı. Ancak hala konuşacak çok şey olduğunu hissediyordum.

Hoca sınıfta yaz tatilinde ne yaptığımızı sormuştu.  Samet, ilk sözü alarak heyecanla anlatmaya başladı:

"Ben yaz tatilinde ailemle birlikte tatile gittik. Deniz kenarında bir yerde kaldık ve her gün plajda vakit geçirdim. Dalga sesleri, güneşin sıcaklığı, kumun altındaki serinlik... En çok da bu anları özledim, gerçekten harika bir tatil geçirdim."

Ceren ise kendi yaz tatili macerasını şöyle paylaştı:

"Yaz tatilim biraz daha aktif geçti. Dağcılıkla ilgileniyorum, bu yüzden bir dağ kampına katıldım. Doğanın içinde kamp ateşi etrafında oturmak, yıldızları izlemek... Bu benim için gerçekten unutulmaz bir deneyimdi."

Deniz, yaz tatilindeki aktivitelerini anlatırken şunları söyledi:

"Benim için tatil, kitap okuyarak geçti. Kitaplar arasında kayboldum, farklı dünyalara yolculuk yaptım. Bu benim için bir hazine avı gibiydi, her kitap beni yeni bir maceraya sürükledi."

Sezen ise kendi yaz tatili serüvenini anlatırken gülerek şunları söyledi:

"Benim tatilim biraz daha şehir içinde geçti. Arkadaşlarımla birlikte şehir festivallerine katıldık, konserlere gittik, gece hayatının tadını çıkardık. Eğlenceli ve dinlendirici bir yaz geçirdim."

Hoca, her öğrencinin farklı bir yaz tatili geçirmesine rağmen, her birinin güzel anılar biriktirdiğini gördüğü için mutluydu. Öğrencileri, yaz tatilinde farklı aktivitelerle dolu güzel anılar biriktirmişti.

Derste Göktuğ'u izliyordum; omuzları yapılıydı, Siyah Nike ayakkabıları, siyah bir eşofman üstünde siyah bir kazak giyiyordu. Dağınık önüne düşen sarışın çokta uzun olmayan dalgalı saçları, boynunda asılı duran bir kulaklık ve yüzünde parlayan ergenlik sivilceleri vardı. Beyaz dişleri ise her gülümsediğinde dikkat çekiyordu. Hoca, dersi işlerken Göktuğ'un sesini fark ettim. Bir şeyler mırıldanıyor, kendi kendine konuşuyordu. Hoca, dikkatinin dağıldığını fark ederek, "Göktuğ 'cum, biraz sessiz olur musun?" dedi. Göktuğ gülerek, "Tabii hocam, özür dilerim," dedi. Ancak bir süre sonra yine kendi dünyasına dalmış gibiydi. Derste, Göktuğ'un ilginç kişiliği ve dikkat çeken tarzı dikkatimi çekmişti. Hoca tarafından uyarılmasına rağmen, bir süre sonra tekrar kendi dünyasına dönmüştü. Belki de içsel bir konuşma ya da hayallerine dalmıştı. O an, Göktuğ'un farklılığına ve dersin sakin atmosferine ilginç bir katkı olduğunu düşündüm.

Teneffüste yanına gittim ve hoşuma giden bir kokuylakarşılaştım. Göktuğ'un kendine özgü bir kokusu vardı, benimle özdeşleşmişgibiydi. Gülerek sordum, "Beni hatırladın mı, Göktuğ?" Göktuğ, şaşkın bir şekilde, "Hayır, hatırlayamadım," dedi. Belki şöyle desem hatırlarsın dedim, "Uyuman gerekmiyor mu? Saat kaç oldu?" dedim. Ansızın durdu ve şaşkınlık içinde cevap verdi "O Sen misin?" diye sordu. "Evet, benim," dedim. Sonra sordum, "Neden bana üç aydır yazmadın?" Göktuğ, bir an için sessiz kaldı, sonra derin bir nefes aldı ve gözlerimi kaçırarak anlatmaya başladı ve az sonra sorduğum için pişmanlık ve içimde bir hüzün hissedecektim.

Bu Şehrin Son ŞansıWhere stories live. Discover now