26. BÖLÜM

241 15 15
                                    


Yeni bölüme hoşgeldiniizzz. Gün sonuna yetişti ama olsun. Bir takım arızalar çıksa da yetiştim, yetiştim.

Gün geçtikçe kalabalıklaştığımızı görmekten nasıl mutluyuum anlatamam 🥺

Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen ✨

Bu bölüm ile yeni kilit açıldı diyebilirim. :)

Profilden beni takip ederseniz memnun olurum. ❤️

İyi okumalarrr.

26. BÖLÜM

Zula'nın kütüphanesi burada gördüğüm en büyük kütüphaneydi. Belki de bu büyüklükte bir kütüphane Kuzeyde de yoktu. Geniş kitap skalası ile burası adeta kitap cennetiydi.

Burada pek çok kategoriden kitaplar vardı. Edebî, bilim, felsefe, psikoloji, ezoterik ve ruhani eserlerle doluydu.

Yüksek tavana kadar uzanan kitaplıklar alanlarına göre gruplandırılmıştı. Alfabetik sırayla dizili olan kitaplar nizam içinde raflara diziliydi.

Burada sadece Mavera'ya ait eserler yoktu. Kuzeyden birkaç yazarın da raflarda yer aldığını görmüştüm. Bilmediğim dilde yazılı olan başka kaynaklarda vardı.

Bu kütüphane tam anlamıyla evrenseldi. Her dilden, her kültürden, her düşünceden eserlere sahipti.

Gözlerimiz raflardaki kitapların üzerinde gezinerek bizi amacımıza götürecek kitabı arıyordu. Ben kitabın nasıl bir kitap olduğunu bilmediğim için sadece kitaplara bakınıyordum.

Kaya aradığımız kitabı gördüğümde mutlaka anlayacağımı söylediği için bende arayıştaydım. Gözlerim parmaklarımı takip ederken gördüğü tanıdık isimle durdu.

Alışmaya çalıştığım bu yerde, tanıdık bir isim görmenin şaşkınlığı ile dudaklarımdan heyecanlı bir mırıltı döküldü.

Alt raflardaki kitapları daha iyi incelemek için dizlerinin üzerine çöken Kaya hızla kafasını yukarı kaldırıp bana baktı.

"Buldun mu?" Dedi merakla.

Elime aldığım kitabı incelerken kafamı sallayarak bulamadığımı belirttim. Bakışlarının üzerimde durmaya devam ettiğini fark ettiğimde cevap verdim.

"Kuzeyden bir yazarın kitabını buldum. Buraya nasıl geldi?" Dedim daha net görebilmesi için kitabı ona yaklaştırdım.

"Buradan kuzeye gidenler getirmiş olabilir ya da gelenler." Dedi ve rafları taramaya devam etti.

Elimdeki kitabın rastgele bir sayfasını açıp ilk paragrafı okudum.

"Sanki uzun bir yolculuğa çıktım.
Ve ben yanıma hiçbir şey almadım.
Sanki mühim bir işim varmış da
Ben onu yapmayı unutmuşum gibi
Eksikliğini fazlasıyla hissedebiliyorum.
Sanki farkında olmadan bir şeylere veda ettim.
İçimde beni endişelendiren bir burukluk var. Rahatsız eden kocaman boşluk var. Bilmiyorum belki de gelip geçici bir şeydir.
Ya da ben bu aralar fazla duygusalım. Anlayamıyorum."*

Okuduklarım içinde bulunduğum ruh halinden midir, bilmem, çok etkilemişti. Okuduğum satırlarda kendimi bulmuştum, duvar dibinde oturan kız orada durup beni karşılamıştı. Noktası konulmamış, yarım bir cümle gibi oradaydı.

Yarım kalan satırı tamamlamaya geliyorum, dedim ona, anladı beni, gülümsedi. O sayfalara veda edip kapanmalıydım.

Kitabı kapatıp aldığım yere bıraktım. Rafları incelemeye devam ettim ama bu sefer amacım, aradığımız kitabı bulmak değil, bildiğim bir yazara ait eser bulmaktı. Raflarda gezinen gözlerim çok geçmeden aradığını buldu. Hızla açtım, gözlerimin değdiği ilk satırı okudum.

MAVERAWhere stories live. Discover now