3. BÖLÜM

694 40 40
                                    

Çağan Şengül, Cem Adrian - Ben Sana Veda Edemem
Halit Bilgiç - Ayazlar Düşmeden Gel

Ahmet Kaya - Doruklara Sevdalandım

🥂🥂🥂

Ben kan vermek için gelmiştim." Agâh duyduğu sesle donup kalmıştı. Zor da olsa başını sesin geldiği tarafa doğru çevirmişti. "Ben hemen doktora haber veriyorum. Kimin için gelmiştiniz? Genç kızın yanaklarından bir damla yaş süzüldü. "Zozan Demirkan."

Agâh, gördüğü görüntünün şokunu daha atlatamamışken gözleri genç kızın kucağında ki küçük kız çocuğuna takıldı. Dünya sanki bir anlığına bile olsa durmuştu. Agâh yutkunmak istemişti. Fakat gördüğü görüntü yutkunmasına bile izin vermemişti.

"Hanfendi kan verme alanı öbür tarafta kalıyor. Ama küçük hanımı içeri alamayız." Elzem doktorun dedikleriyle çaresizce etrafına bakındı. Yanına gelen genç adam kollarını ona doğru uzattı. "Evîn'i ben tutarım sen gidip çabucak kan ver." Elzem başıyla genç adamı onayladı ve Evîn'in onun kollarının arasına bıraktı. Küçük kız sevinçle genç adamın yanağına dudaklarını bastırmıştı.

Elzem,"Buyrun benimle gelin." Diyen doktorla beraber kan vermek için gittiğinde. Agâh hızla ayağa kalkıp genç adamın yanına gitmişti. "Ne işin var lan senin burda?" Küçük kız Agâh'ın sesiyle irkilip kollarını genç adamın boynuna dolamıştı.

"O sesini alçalt. Korkuyor." Agâh'ın gözleri tekrardan küçük kıza kaymıştı. Esmer teni, siyah saçları, köyü kahverengi gözleriyle tıpkı annesine benziyordu. "Azad, onunla ne gibi bir bağlantın var?" Sesini oldukça sakin tutmaya çalışıyordu.

"Elzemle olan herhangi bir bağlantım seni ilgilendirmez." Azad'ın sorusuna cevap vermeyişi onu daha da çok sinirlendirirken araya Diyar girmişti. Diyar, "Senin ne işin var lan burda." Diye ye bağırdığında herkesin ilgi alanı onlar olmuştu. Bütün gözler üzerlerindeydi. Evîn Diyar'ın bağırması ile korkup ağlamaya başlamıştı.

"Şşt negri." Azad Evîn'in ağlamaması için sırtını sıvazlamaya başlasa da onu sakinleştirememişti. "O ses tonuna sahip çık lan kız senin yüzünden ağlıyor." Diyar, küçük kızın ağlama sesini duyduğunda bağırdığına pişman olmuştu. Ama pişman olması hiçbir şeyi değiştirmemişti. Evîn'in ağlayışı her geçen saniye daha da çok artıyordu.

"Negri, delalamın negri." (Ağlama, güzelim ağlama) Azad'ın uzun çabasından sonra nihayetinde Evîn ağlamayı kesip Azad'ın omzuna başını koyarak uyumuştu. "Azad bu bebek kimindir?" Melek Hanım oturduğu yerden kalkmadan konuşmayı tercih etmişti. Azad'ın cevap vereceği sırada Elzem doktorla birlikte yanlarına gelmişti. "Uyudu mu?" Azad başını evet anlamında salladı.

Elzem'i görür görmez tüm ilgi odağı Elzem olan Agâh, ağzını açıp tek bir kelime bile edemiyordu. Diyar'ın onu dürtmesiyle anca kendisine gelebilmişti. "Dilan'a söylermisin gelip onu alsın. Hastane havasını daha çok solumasını istemiyorum."

"Agâh Bey, Zozan Hanımın kan grubu Elzem Hanımın kan grubuyla uyuştu.
Kaza anında karnına giren çiviler yüzünden kan kaybetmiş. Elzem hanım sayesinde bir sıkıntı çıkmazda kardeşinizi bir saat sonra normal odaya alabileceğiz.

Doktorun dedikleriyle konak halkı rahat bir nefes alırken Azad'ın yüreğinde ki korku bir tüy gibi süzülüp gitmişti. Geriye sadece endişe kalmıştı. Onu kendisine bağışladığı için Allah'a içinden binlerce kez şükretti. "Azad Ağam." Dilan'ın sesiyle herkes Dilan'a dönünce Dilan utanmış olacak ki yanakları kızarmıştı. "Ben Evîn'i alıp götürmek için gelmiştim."

Azad Evîn'i öpüp yavaşça Dilan'a verdiğinde Agâh'ın çene kasları gerilmişti. Dilan Evîn'i alıp götürdüğünde Melek Hanım onları şaşkınlıkla izliyordu. "Benim Zozan'ım kurtulacak mı?" Mahir, Melek Hanıma gülmsedi. "Kurtulacak daye. Allah'ın izniyle bir saate normal odaya bile alacaklarmış."

VUSLAT DAĞI Where stories live. Discover now