4. BÖLÜM

631 36 32
                                    

Dar Hejiroke - Aynur
Aşktan Giderken - Mustafa Ceceli, Yıldız Tilbe

Bölümün ana şarkısı; Xerîba
Beyanî -Rojda

🥂🥂🥂

Kırgınlıklar girdi mi araya hiçbir şey eski anların tadını vermezdi. Ayrılık, ölümün ikinci adıydı. Bazı ölümlerin sonu mahşere kalamazdı. Ayrılık kefen, göz yaşları tabut olurdu.

🥂🥂🥂

12.05.2020 (Geçmiş)

Genç adam, sevdiği kızın dudaklarına tüy kadar bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekildi. "Sen hep böyle izinsiz öp zaten. Bir gün senin yüzünden kalpten gideceğim." Genç adam, sevdiği kızın sitemiyle gülümsedi. "İzin alınca da utanıyorsun. O zaman da neden izin alıyorsun diyerek beni azarlıyorsun."

Sevdiği kız, sorusuna cevap vermeden hemen önce dudaklarını yanağına bastırınca genç adamın içi gitmişti. "Sen bir de çocuk gibi beni ciddiye mi alıyorsun? Ben seni azarlamıyorum ki sadece sen böyle ani davranınca elim ayağım birbirine dolaşıyor."

"Utanmasalar liseli gençler gibi birbirlerinin üstüne atlayıp, karım da karım, kocam da kocam diyerek gezecekler." Bahoz, kardeşinin Agâh'la sevgili oluşunu bir türlü kabullenmiyordu. "Bahoz, sana kaç defa dedim abim ve görümcemi rahat bırak diye." Havin'in, Bahoz'u azarlamasıyla Bahoz sıkıntılı bir iç çekti. "Gece gece topladı bizi buraya ama kardeşimle ilgilenmekten başka birşey yapmıyor. Oğlum hani erkek erkeğe konuşacaktık?"

"Aşk olsun Bahoz, benimle vakit geçirmek seni bunaltıyor mu? Benimle sohbet etmeyi sevmediğini söyleseydin Elzem'i de alıp gelmezdim buraya." Havin'in göz yaşları yanaklarından süzülmeye başlamıştı bile. "Lan it, kardeşimi niye ağlatıyorsun? "

Bahoz, eliyle Havin'in sırtını sıvazlayarak onu sakinleştirmeye çalışıyordu. "Güzelim, sakin ol ağlama. Bak özür dilerim eşeklik ettim. Hem olur mu öyle şey ben seninle oturup sabaha kadar sohbet etsem yine senden sıkılmam." Bahoz'u teselli cümleleri Havin'i sakinleştirmeye yetmiyordu. "Kek verin bana, oğlum acıktı." Havin'in ağlamasını bahane ederek kek istediğinde Elzem kendini tutamayıp ufak bir kahkaha atmıştı.

Agâh'ın, gözleri ise her zaman ki gibi Elzem'indeydi. Elzem'in gülüşünü oturup bir film izliyormuşçasına saatlerce izleyebilirdi. "Karıma kek versenize lan, karım burda açlıktan ölüyor." Havin, ağlamasını durdurup Bahoz'a ters ters baktığında Bahoz zorla yutkundu. "Yani karımın değil, oğlumun canı çekmiş." Diye kendini düzelttiğinde, bu sefer gür bir kahkaha atan Agâh olmuştu.

"Mahir, kekin olduğu sepet senin arkandaydı, yengeme verir misin?"
Mahir'den ses gelmeyince herkes dönüp Mahir'e bakmıştı. Bahoz, Mahir'in arkasında ki sepeti hızla alıp içine bakmıştı. "Bu sepet boş." Ortamda ki herkes o korkulu sorunun cevabını almaya korktuğu için bir süre sessiz kalmıştı. "Ben, Havin yedi sandım. Kur'an'ıma kötü bir niyetim yoktu."

Mahir, korkulu soru sorulmadan suçunu itiraf ettiğinde Havin bu sefer sesli bir şekilde ağlamaya başlamıştı. "Çocuğumun yüzünde kek izi çıkıcak. Allah hepinizin belasını versin." Ağlarken bela okumayı hiç eksik etmezdi. "Obur herif karımın rızkına niye göz dikiyorsun. Hayvan diğer sepetlerde o kadar şey varken ne diye karımın keklerini yiyiyorsun?"

"Sakin olun gençler, Semih abiniz günü kurtarmak için geldi." Semih elinde ki poşeti ortaya bırakıp Mahir'in yanına oturmuştu. Poşetin içini açıp içinden bir çikolata çıkartıp Elzem'e uzattı "Seni de unutmamak lazım dedim. O yüzden en sevdiğin çikolatayı alıp öyle geldim." Elzem, gülümseyerek Semih'in uzattığı çikolatayı almıştı. "Teşekkür ederim, Semih Abi." Elzem'in, Semih'e abi diye hitap etmesi moralini bozsa da Semih hiç bozuntuya vermeden elinde ki poşeti de ağlayan Havin'e uzattı.

VUSLAT DAĞI Where stories live. Discover now