Derin Duygular

647 67 42
                                    













~Yaren Kaya~



Kaybetme korkusu, o acıyı yaşamayan birisi için ne kadar basit bir duyguydu öyle değilmi?

Ölüm nefesini her an daha fazla ensemize üflerken biz yaşayıp gidiyorduk, yarının garantisi elimize verilmiş gibi ...

Yaşıyorduk.
Kimimiz öylesine kimimiz ise olmuş dünyaya köle...

Bir gaflet bulutu etrafımızı sarmış bizi boğmaya başlamıştı.
Dünya ne de tatlı bir yalandı ki hepimizi böylesine landırnayı başarmıştı.

Sevdiklerimizin kıymetini bilmiyorduk ne yazık ki
Bir gerçek vardı adı ölüm olan. Kulağa yalan gelen.

Yaşamın bir masal gibi geldiği şu dünyada ölüm sinsi bir düşman olmuş, sıranın kendisine geleceği anı sabırsız bakışlarla bekler olmuştu.

Ben korkardım ölümden.
Düşüncesi bile yeterdi gözlerimi doldurmaya.
Annemin ölüm düşüncesi ağlatırdı beni.
Babamın'da öyle.
Murat'ın, biricik sırdaşımın, yol arkadaşımın vefatı ise ölümün soğuk yüzünü bir tokat gibi çarpmıştı yüzüme.

Dedim ya ölümden korkuyordum ben.
Aslında ölümün bana uğramasından değil,
Yanımdakilere uğramasından korkuyordum.
Bu korkularıma ev sahipliği yapan yeni birisi daha vardı şimdi.
Turgut.
Kalbimdeki bazı hislere gönül kapısını açmış çok ta güzel ağırlamıştı.

Ne olduğunu anlamadan hayatımda bir yerlere yerleştirmişti kendini.

Şimdi ona bir şey olabilmesi ihtimali de yüreğimi burkuyor, genzimi yakıyordu.

Bu yüzden sabah gözlerimi açar açmaz üzerime düzgün birşeyler giyinip soluğu karşı daire'nin kapısının önünde aldım .

Sahur yapamamış olmam umurumda değildi.
Bütün algılarım tek bir kişiye odaklanmıştı.
Dün gecenin bir yarısı kapıma gelmişti.
Hemde kolunda koca bir kesik ile.
Ne olmuştu?
Durumu nasıl'dı?
Düşünceler beynimi bir Kurt gibi kemirirken daha fazla beklemeden karşımdaki çelik kapıyı tıklattım bir kaç kez.

Umarım yine kapıyı o açardı.
Böylelikle gelişime bir bahanem olurdu.
Çünkü; ne yazık ki bir sebep düşünmeden kendimi buraya atmıştım.

CANHIRAŞWhere stories live. Discover now