VEDA

422 64 28
                                    











Acılar kaderin içinde ki süsler'di.
kimisi küçük kimisi büyük.
Hayatın her anında mutlaka bulunurdu acı.
Benim ise hayatımda mutluluklar fragman halinde geliyor du.

Çok az dı ve asla göründüğü gibi değildi.

Mesela dün dediklerini duymasaydım şuan kalbim tamamen onun olabilirdi.

Fakat beni nasıl gördüğünü biliyordum.
Ve bu yaşadığım heyecanın yanında sonsuz bir öfke sunuyordu bana...

Bu neydi şimdi?

Neden bu kadar dengesizdi.
Amacı neydi?

Sıkıntım içimde bir kara delik olup beni de içine çekti.
Dengesizliği tahammül edebileceğimin üzerindeydi.

Başımı eğdiğimde söylemeyi kesmişti.
Gözlerime bakarak Türküsünü söylerken sesinde bir ima vardı.
Sanki özellikle üzerimdeki elbisenin rengine vurgu yapmak istemişti...

Sıklaşan nefesime inat omuzlarımı dik tuttum.
Gözlerimi ona değdirmeyecektim bu yüzden masadaki sohbetlere dahil olup herkes ile birlikte gülüp eğlendim.

Turgut ise masadan müsaade isteyerek ayrılmıştı.
Onun gidişinin üzerinden yarım saat kadar geçmişti ki etrafta koşuşturan çocukların sevinç nidaları doldurdu bir anda meydanı .

Kimisi ellerini çırparak yerinde hopluyor kimisi ise  gördükleri şeye doğru koşuşturuyordu.

Masadaki tüm mahalleli gibi bende merakla başımı çocukların gittiği yöne çevirdim.

Gördüğüm manzara karşısında ise az kalsın küçük dilimi yutacaktım!

Turgut elinde kocaman bir pamuk şeker sopası ile göründü sokağın başında.
Renk renk pamuk şekerleri ona doğru koşan çocuklara şakalaşarak, başlarını okşayarak derin bir merhamet ile dağıtmaya başladı.

O an içimdeki hissin daha da büyüdüğünü hissettim.
Bir sarmaşık daha da sıkı sardı kalbimi...
İçimde ki duygunun adı neydi bilmiyorum ama hem zehirliyor hemde kendini vazgeçilmez kılıyordu.

O an fark ettim ki ona karşı bu tür hisler besleyen tek ben değildim...

Mahallenin genç kızları da nefeslerini tutmuş iç çekerek bakıyordu ona.

Elbette böyle bakmaları normaldi
Alıcı gözle baktığım zaman yakışıklı bir yüze sahip olduğunu fark edebiliyordum zaten.
Onun dışında mesleği kişiliği vesaire de hayranlık uyandırıcı cinstendi...

Mahalledeki herkesin takdir dolu bakışları eşliğinde çocuklara pamuk şekerleri dağıtmayı sürdürdü.

Nihayet pamuk şekerler bittiğinde insanlar da yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı.

Bizde kalkma kararı alıp ayaklanmıştık.
"Hanım gel hazır dışarıdayken teravihe gidelim"
Hasan amca Esma teyzenin yanına yaklaşıp başıyla biraz ilerimizde duran cami yi işaret etti
Bende gitsem fena olmazdı ama regl'imden şüpheleniyor dün bu yüzden bir an önce eve gidip konrtol etmek en iyisi olurdu benim için.

"Ne iyi düşündin bey gidelim tabi"
Aralarında anlaşıp camiye yönelince gelemeyeceğimi söyleyip evimin olduğu sokağa döndüm bende.



Aklımdan Turgut'u bir an olsun atamadan apartmana girdiğimde arkamda birisinin varlığını hissettim.
İçimde bir korkunun peyda olmasına müsaade etmeden Turgut nefes nefese önüme geçip durdurdu beni.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 04 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

CANHIRAŞWhere stories live. Discover now