7'

473 48 167
                                    

Jeongin

"Chan doğru söylüyor arkadaşlar. Jeongin ile aramızda bir şeyler var. Lütfen abartılı tepkiler vermeyin."

Minho'nun uyarmasına rağmen jisung ve Felix abartılı tepkiler vermeye başlamıştı bile. Minho onların böyle davranacağını bildiği için sadece göz devirip beni yanına çekmişti iyice.

Kenetli olan ellerimize baktıktan sonra karşımda olan hyunjin'e baktım. Gözlerim ister istemez onu buluyordu. Ellerimize bakıyordu. Daha on beş dakika önce minho'nun bize baktığı gibi bakıyordu.

Minho'nun elini tutmaya devam edip gözlerimi ondan ayırdım. Chris sinirle gülüyordu sadece. Daha çok güldürecem ben seni. Bak gör nasıl güleceksin.

"Kutlayalım o zaman!"

Seungmin elindeki kadehi kaldırıp minhoya uzatınca minho da masadan bir kadeh alıp bardağını tokuşturdu. Çıkan tok sesle birlikte gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

Verdiğim karardan anında pişman olmuştum ancak devam etmeliyim. Neden devam etmeliyim? Gerçekten çok saçma.

Aklını kaçırmışsın jeongin.

Senin aklın mı vardı?

"Changbin'in mekanına gidelim mi? Ben de görmüş olurum onu."

Felix'in fikrini çoğu kişi kabul edince hepimiz chris'in arabasının önüne gelmiştik. Sorun şu ki biz yedi kişiydik. Öne Chris ve seungmin oturunca arkaya sıkışmak zorunda kalıcaktık.

Minho onun kucağına oturmamı teklif edince reddetmek istemiştim ama başka çarem yoktu.

"Herkes yerleşti mi?"

Seungmin kafasını arkaya uzatınca bize bakıp göz kırpmıştı. Tanrım bunlar ne yapıyor ya!

Asla rahat değildim olduğum yerde, minho da belindeki ellerini sıkarken rahat olamıyordum. Nasıl rahat olayım önümdeki koltukta Chris var!

"Rahat mı orası?"

Hyunjin ellerini diz kapaklarına koymuş bana eğilmişti. Minhoya bakmadan sadece Hyunjin'in duyacağı şekilde "ya ne demezsin" diyip başımı chris'in koltuğuna yasladım.

Ağlarsam ne olur?

En son cenazede ağladım ve bir daha ağlamamak için kendime söz verdim ancak buradaki herkes beni zorluyordu, ağlamam için.

Yol bir şekilde bitince kendimi hızla dışarıya attım. Oksijen varmış.

Chris önden yürümeye başlayınca en arkadan yürümek için herkesin gitmesini bekledim. Hyunjin hariç hepsi içeriye geçerken ona kaş göz yaptım.

"Girsene içeriye"

Cebindeki kutuyu gösterip önümde salladı.

"Tamam ben gidiyorum önden" dedim. Gidecekken kolumdan tutup durdurdu.

"Ne oldu?"

"Gerçekten minho ile ilgileniyor musun? Hiç inandırıcı gelmedi." Diyip güldü.

"Yüzünden bakılınca inanmış gibi duruyordun aslında" dedim ima yaparak.
Küçük bir kahkaha atıp sigarasını yaktı.

"Doğru söylüyorsun, ihanete uğramış gibi oldum. Sizin birlikte olacağınızı düşünmezdim malum Chan ileydi ya"

"Bende"

"Hm?"

Afallayıp kendimi düzelttim.

"Yok bir şey. İç şunu da içeri girelim."

mokita, hyuninWo Geschichten leben. Entdecke jetzt