KORKU

1 0 0
                                    


Aiones.
Nefes nefese, durmaksızın koşuyor. O narin derisi yaralarla kaplanmış, çiziklerden ten seçilemez olmuş. Dişlerini öfkeyle birbirine sürtüyor. Ipıslak. Bir nehrin önünde diz çöküyor. Atlantis'ten ne kadar uzaklaşmıştı?
"Demek geldin." diyor bir ses. "Her saniye zihninde olmama rağmen bu kadar özledin mi beni sevgili kardeşim?" Aiones hışımla arkasını dönerken adamın siluetine bulduğu bir taşı fırlatıyor. "SEN!" diye haykırıyor. "HAYATIMI MAHVETTİN!" Siluet karanlıkta seçilemiyor. Ama Aiones gülümsediğini görebiliyor. "Bunu ben yapmadım, Aiones." diyor. "Sen kendi ellerinle yaptın."
"Ne demişti sevgilin? Ha, 'bir daire çiziyorsun, ardından kendini dairenin merkezine koyuyorsun. Sonra da dairenin senin mahzenin olduğunu iddia ediyorsun ve kendini mağdur durumuna düşürüyorsun.'
Seçimi yapan sendin, Aion." Sesinde alaycı bir tavır var. Aiones yumruklarını o kadar sıkmış ki, tırnaklarının izleri beyaz avuçlarına çıkmış. "Çünkü sen hala minik bir bebeksin ve annemizin şefkatini görmek için her şeyi yaparsı-"
"SUS!" diyor Aiones. "ÇENENİ KAPA!" Siluet dudaklarını büzüyor. "Vah vah... Gerçekler sana bu kadar acı veriyor demek..." İç çekiyor. "Ne üzüldüm."
Bir kahşinin feryadı duyuluyor. Siluet gülüyor. "Yapma be Nefrotis. Bu numaranın modası geçti artık, korkutucu değilsin." Ağaç dalındaki kahşinin simsiyah tüyleri kabarıyor. Arından boynuzlu bir iblise dönüşüyor. İblis sırıtarak yarasa gibi ağaç dalından sallanıyor. "Numara küçük Augustus’u korkutmuştu ama! Hala eğlenceli."
Aiones Nefrotis'e nefretle bakıyor. "Getirdin mi?" diye soruyor Nefrotis.
Aiones içine derin bir soluk çekiyor. Avuç içleri terden sırılsıklam, elleri titriyor. "Evet." diyor, "Getirdim." Siluet ve Nefrotis ona yaklaşıyorlar. Aiones cebinden kadife bir kumaş parçası çıkarıyor, içinde bir şey sarılı. Siluet bir oğlana ait. Diken diken olmuş saçları kafa üstü yatmış imajı veriyor. Aiones'in başına dikiliyorlar. Aiones önce iblis'e, sonra oğlana bakıyor. Ve kumaşı hiç tereddüt etmeden açıyor. İçinde bir göz var. Nefrotis ve oğlanın ağızları açık kalıyor, tam bir şey söyleyip geri çekilecekleri sırada taşa dönüyorlar. Göz, Gorgonlardan birine ait. Aiones birkaç saniye boyunca bekliyor. Hala taşlar. İçine derin bir nefes çekiyor. Planı işlediği için gurur duyuyor. Ama hala gururu tamamıyla hissedemeyecek kadar korkmuş durumda. Tekrar diz çöküyor nehrin önünde. Bu nehir, Phoebe'nin lanetlediği nehir. Alerta Nehri.
Dindar bir adam gibi ellerini açıyor ve dualarını fısıldıyor. Belki de lanettir, kim bilebilir? Nymphalar nehrin yüzeyine çıkıyor. Siyahlara bürünmüşler, ölü gibi görünüyorlar.
"Aestoles oğlu Aiones, dileğini kabul ediyoruz." Aiones'in önünden çekiliyorlar, nehrin kenarında sessize onu izliyorlar şimdi. Aiones titreyen ellerini kaldırıp tırnaklarına bakıyor. Kanla dolu.
Tuniği yırtılmış, kan bulaşmış. Nereye baksa kan görüyor. Midesini tutuyor. Kurbanlarının çığlıkları kulaklarında. Kendinden nefret ediyor. Nehirdeki yansımasına bakıyor. Alerta Nehri, herkesi olduğu gibi gösteriyor. Hayır, Aiones'in bir şeytan gibi boynuzları yok. Lanetlenmiş gibi görünmüyor. Aiones, Aiones gibi görünüyor. Tek farkı, gözleri bir kumaş parçası ile bağlanmış. Görüntüsü ona Themis'i hatırlatıyor. Belki de Alerta Nehri ona gerçek kimliğini değil de, hayatındaki eksikliği hatırlatmaya karar vermiştir; Adalet. Nehirdeki yansımasındaki kumaşı gözlerinden çözmeye çalışıyor, biliyor, başaramayacak. Başaramıyor. Yutkunuyor. Boğazı hafifçe inip kalkıyor. Asteria'yı düşünüyor, son kez göklere bakıyor.
Yıldızlardan ona armağan.
Derin bir nefes alıyor. Nymphalar pür dikkat onu izliyor. Dizlerinin üzerine yükseliyor ve Asteria'yı düşünmemeye çalışıyor. Sırası değil, diyor kendi kendine. Şimdi olmaz. Ama kalbi ısrarcı.
Aiones bir adı atıyor, nehrin suyu dalgalanıyor. Hiç olmadığı kadar hem de. Aiones, dalgaların arasında kendini bırakıyor. Çırpınmıyor, dalgalar zahmetsizce onu istediği yere götürecek, biliyor, hissediyor.
Nymphalar onun ardından yok oluyor. Burnuna ve ağzına tuzlu su hücum ediyor. Bırakıyor etsin.
Yıldızlar ona bir armağan verdi, sıra dalgalarda. Dalgalar onu enkazların içine götürmek için sabırsız. Balıklarını göstermek için sabırsız. Tıpkı bir çocuk gibi. Ama Aiones, dalgaların aksine sabırlı. Bekliyor, görmek için bekliyor.
O kendi umudunu serbest bırakmaya gidiyor ve engellerle karşılaşmaktan korkmuyor. Kendiyle yüzleşecek kadar cesur. Denizin derinliklerindeki enkazlardan, hayal kırıklıklarından korkmuyor. Çünkü biliyor; define yıkık yerdedir.





















ÖLÜM SEREMONİSİWhere stories live. Discover now