4. ''Küçük Takım Yıldızı''

3.9K 826 471
                                    


Can Ozan - Ağlama Ben Ağlarım

4. "Küçük Takım Yıldızı"

Bazı kitaplara bazı kitaplarda rastlamışızdır. Bir karakterin dünyasına girince onu başka birine benzetmişizdir istemeden. Bu olumlu anlamda bir yorum diyebiliriz çünkü bu karakterler size hep deniz kenarlarını, üniversite sıralarını, apartman boşluklarını, şiir satırlarını anımsatır. Özleriz bazen ve gider oralarda buluşuruz.

Okuduğum kitaplarda hep özlediğim insanları görmek isterim çünkü kitaplar bir insanın bir insana olan özlemini giderebilmeye yardım eder.

Çok ama çok özlediğim birileri var. Ailemi çok özledim. Burada başka bir ailenin içinde o kadar yalnızım ki konuşmak da gelmiyor içimden susmak da istemiyor dudaklarım.

Otobüsten indikten sonra güvenlikten kartımı okutup bahçeye geçtim. İyiden iyiye alışmaya başlıyordum sanırım. Kendi halimde ilerlerken enerjisi bana ilk anda çok fazla gelen kıvırcık saçlı çocuk tarafından durduruldum. ''Selam!'' dedi gözlerime bakarak.

''Selam?'' diye baktım şüpheyle.

''Sen bizim sınıftaki yeni kızsın değil mi?''

''Sen hangi sınıftasın?''

Güldü ve ela gözlerini kısarak elini uzattı. ''Baha ben.''

Eline baktım ama tutmadım. Bu kaba bir davranış olarak görülebilir ama ilk anda insanlara karşı tutuk oluyordum ve bu son aylarda ortaya çıkan özelliklerimdendi. Kayıp verince değişmiştim. Kafamı salladım. ''Burçe ben de.''

''Burçe?'' diye sorgulayarak uzattığı eli indirdi ve zoraki bir şekilde gülümsemeye devam etti. Onu gerçekten kırmak istememiştim. ''Memnun oldum.''

''Ben de,'' dedim.

Bana bakmaya başladı ama ona ışık vermediğim için konuşmasının devamını getiremedi yahut konuşacağı bir şey de olmayabilirdi. ''Sınıfa mı?'' diye sordu sonra tekrar yürümeye başladığımızda.

''Neden merak ediyorsun?''

''Sadece konuşmaya çalışıyorum.''

''Neden konuşmaya çalışıyorsun?''

''Arkadaş olmak istiyorumdur belki,'' dediğinde fakülte binasının kapısını açarak bana öncelik tanıdı ve yanıma yeniden yetişti. ''Ben bölümün kulüp başkanıyım yani bir sorunun olursa bana ulaşabilirsin ayrıca telefon numaranı verirsen seni sınıf gruba dahil ederim. Bilirsin birçok bilgiyi oradan öğrenirsin.''

''Olur hallederiz bir ara,'' diyerek okulun yan tarafındaki kafeteryaya baktım. Sabah çok erken olduğu için bir kahve bir poğaça alsam kötü olmazdı. Adımlarımı durdurdum ve karşısında dikildim. ''İzninle kahve almaya gideceğim.'' Önümden çekilmesini istedim.

Afalladı ve kıvırcık saçlarına götürdüğü elleriyle bana muzipçe baktı. ''Yanlış bir bölümde olabilir misin?''

''Neden?''

''Konuşmayı pek sevmiyorsun sanırım?''

''Yerinde ve öz konuşmayı severim,'' diyerek tekrar gülümsedim. ''Müsaadenle.''

Yanından geçip giderken kafamı alayla salladım. Aslında pek takılmıyordum çünkü bu ortam her türden öğrenciye açıktı. Ben de başkaları için garip gelebilirdim ki keza konuştuğum halde konuşmadığımı iddia edenlere bakıldığında öyleydi.

Kafeteryaya geçip kasaya yürüdüm ve bir kahve bir de tost istedim. Kötü bir ikili olabilirlerdi ama biri karnımı doyuracak diğeri de uykumu açacaktı. Sırada bekleyip siparişlerimi aldıktan sonra boş bir yer bulup geçtim. Dersime on beş dakikadan az vardı. Bu kez geç kalmaya hiç razı değildim ki kalsam da geçerdim.

DOKUZUNCU VAGONWhere stories live. Discover now