Tanışmayacak mıyız?

181 123 42
                                    

Ne kadar olduğunu bilmediği ama havanın kararmasından anlayabileceği üzere uzun zaman sonra gözlerini açtı. O an hala yaşadığı için şükretti. Bir süre görüşünün netleşmesini bekledi. Hala başı dönüyor ve ağrıyordu. Tamamen kendine geldiğinde neler olduğunu kestirmeye çalıştı.

  Öncelikle kesinlikle daha rahattı, yerde uzanıp yardım beklerkenki o tarif edilmez acı yoktu. Bir anlığına öleceğini sanmıştı ama işte şimdi burda ve hayattaydı. Nerede olduğunu anlamak için bakışlarını etrafta gezdirdi. Evet, o görüp te ulaşmaya çalıştığı evdeydi. Ne kadar uzun sürsede o ölmeden önce ev sahibi onu farketmişti ve onu evine almıştı.

  Sonra yaralarına baktı. Bir kısım kan temizlenmiş ve üzeri bandajla sarılmıştı. Bazı küçük yaralarının üzerinde ise yara bantları vardı. Tamamen iyileşmiş sayılmazdı tabi,hala oldukça zayıf hissediyordu ama kesinlikle çektiği o dayanılmaz acı yoktu.

  Birisi onunla ilgilenmiş ve onu evine almıştı. En son gördüğü hafif, gölge gibi görüntüyü hatırlamaya çalıştı. Orta boy saçları ve üzerindeki bej paltosuyla onun bir kadın olduğu tanısına vardı. Ama tek hatırlayabildiği buydu.

Etrafına baktı "Beni evine aldıysa ve ilgilendiyse... o şimdi nerede?" diye düşündü. Ayrıca ne kadar o anı net hatırlamasa da, ona karşı sitem içeren herhangi bir sözcük ya da en azından iyi misiniz sorusunu bile duymamıştı. Bu onun biraz garip hissetmesine sebep oldu. Kurtarılmıştı ama güvende miydi bilmiyordu.

  Kafasına takılan ne kadar soru varsa da ne onları çözecek ne de kalkıp etrafa bakacak güce sahipti. Bir süre orada yatıp dinlendi.

  Çok uzun olmayan bir aradan sonra dış kapının anahtar sesi duyuldu ve birkaç adım sesi onun görüş alanına girene kadar devam etti. Karşısında o vardı. Evet, kendinden geçip burada uyanmadan önce gördüğü o son kişi.

Boyu kendisininki kadar olmasa da uzundu. Paltosunu çenesine kadar çekmiş ve ellerini cebine koymuştu. Beyaz yüzü ve burnu soğuktan hafifçe kızarmıştı. Güneş batmaya ve hava soğumaya başlamış olmalı. Gözleri vahşi bir kedininkine benziyordu. Sadece şekil olarak değil, bakışları da öyleydi, keskin ve soğuk. Ama bazı düşünceler onun güvenilir olduğuna inandırıyordu,yoksa neden ona yardım etsin ki?

Cebinden birkaç ilaç ve bandaj çıkardı ve paltosunu da çıkarıp kapının yanındaki askılığa astı. İçeriye doğru birkaç yavaş adım attı. Şuan çok daha net gözüküyordu. Fit ve sağlıklı görünüşüyle sağlam adımlar atıyordu. Hafif kızıl kahvesi rengi saçları toplayabilecek kadar uzun,omuzlarından sarkamayacak kadar kısaydı. Dudakları hafif çatlamış ve konuşmak üzereymiş gibi göründü.

  Adamın karşısındaki berjere yöneldi ve oturdu. Kollarını dizlerine yaslayıp hafifçe öne eğildi ve başını kaldırıp ona baktı. Bir an bir sessizlik oluştu ve adam kadının konuşacağını düşünerek sustu. Ve öyle de oldu; kadın dudaklarını araladı ve ses tonu oldukça sakin,monoton ve sıradandı ayrıca pek sitem içermiyordu.

"Daha iyi misiniz?"

  Adam bir an ne diyeceğini düşündü. Tabi ki de teşekkür etmeliydi. Konuşmadan önce gerildiğini hissetti. Kafasını hafifçe ona döndürdü ve başını salladı.

"Evet,sayenizde...Ben,teşekkür ederim."

  Kadın hafifçe gözlerini kırptı ve başını salladı. Ona göre bir cevap için yeterliydi. Çok konuşkan gözükmüyordu.

  Bir süre uzun bir sessizlik oluştu. Bu derin sessizlik adamı rahatsız etti. Bir şeyler söylemek istedi ama ne söyleyebileceği hakkında pek fikri yoktu. En azından tanışabiliriz diye düşündü. Ama gariplik ve kabalık olmasın diye herhangi bir konudan sohbet başlatmayı denedi.

SIRLAR&ÖLÜMDove le storie prendono vita. Scoprilo ora