8.

483 5 4
                                    

Bölüm müziği: Mavi Gri 'İlaç Ol Yaralarıma'

Bir kaç bölümden oluşan bölüm atmadığım için bu gün size sürpriz olarak tamına 1074 kelimelik bir bölüm umarım beğenirsiniz beni affedinnn

İ yi okumalar ballarımmm<3

***

Bir insanın yaralarını nasıl sardınız? parçaları nasıl yükselttiniz?

Bir insanı tüketmeniz için önce onu yıkmanız, harap durumda bırakmanız gerekirdi. yara bandına başvurunuz. Onu yapıştırır yaranın kapanmasını sağladınız.

Küçük yaralar için.

Yara bandı dediğimiz kağıt her şeyi iyi bulurdi peki? Küçük yaralar mı? Tamam. Büyük yaralar mı? Belki. Peki ya ruhumuzdaki yaralar? bileşenler iyileştirilemez. Eğer bir canlının gücünü desteklerseniz, toparlanmak için kendinize ve sevdiklerinize ihtiyaçları vardı. En azından onu sevenlere.

Peki ya o kişi yedi yoksa?

Birini yıkmak istiyorsanız onu gelecekte nefret ettirin. Sonra kendine affettirip tekrar yakınlaşmanın. Ve kopyaya bağlı olarak bölünürseniz bölün.

Ona ne olup bitemeyeceğini biliyor musun?

Yıkılmaktan, incinmekten, kırılmaktan aklınıza gelip söyleyebileceğiniz her yerde çok özgürlüğünüzü serbest bıraktınız. Ya o insan hiç sevilmemişse ve o buna alışıksa ne yapmak gerekir diye düşünüyorum bazen.

Sevilmemeye, dışlanmaya, horlanmaya, dikkate alınmamaya, itilip kakılmaya alışık insan nasıl iyileşirdi? İyileşemezdi. Ne siz ne sevginiz ne de onu başka bir şey, asla iyileştiremezsiniz. Çünkü onların hepsine alışmış olur ve ruhu varlığını sürdürür, özgür olmuş olur.

Ruhunun özgür kalması mı ister bir insan yoksa tutsak edilmeyi mi?

Tutsak edilmek daha mantıklıdır bence. En az sizi dışlayan, sevmeyen, zorbalayan insanlar yok olur.

Şimdi buradayım bende. Ayaz'ın yanında. Yerde ölü bir beden var. Tam yanında oturuyoruz. Ve Ayaz... O gerçekten kötüydü. Neden böyle soru şeklinde hiç bir cevap verilmedi. Sadece titreyen ellerle ölü bedene bakmak hareketsiz kalıyor.

Yerde yatan bedenden tek fark yolun hızla inip durmasıydı. Benimde pek bir fark yoktu ondan ama dışma yansıtılmıyordu. Tüm yıl boyunca dayanamayarak Ayaz'ın gidip onu sertçe sarsıp sonunda bana bakmasını sağladım. Yavaşça bana döndü başı dolu gözlerle.

"AYAZ KENDİNE GEL. NE OLUYOR ANLAMIYORUM! GERÇEKTEN ANLAMIYORUM! BANA SÖYLEYECEK MİSİN ARTIK?" dedim ama hiç bir şey yapmadım tekrar bağırmaya başladım.

"TANIMADAĞIN BİRİ İÇİN NEDEN BU KADAR KÖTÜLEŞTİN?!" dedim. Dediğim anda da ayrıcalıklı yerde soğuk mermerin üstünde bulmam bir oldu. Ben ne olduğunu anlamazken Ayaz'ın burnunda solur halde üstüme çıkmış bana bakıyordu.

"Ne dedin sen?" dedi gözünü kapatarak. Dişlerini sıkarak tekrar konuştu. "Ne dedin sen?" dedi bir daha. Dişlerini sık sık konuştuğu için sesi fısıltılı çıkıyor ama dişlerini sıkmadan konuşma yeri göğü inletecek gibi ortaya çıkıyor.

En son ağzı ile gözü aynı anda bağırdığında bir şey oldu.

Vücudum zangır zangır mahrumiyete tutulmuştum.

***

"B-baba y-yapma kar-kardeşim o bb-benim acıyordu onun c-canı yapma nolur yalvarırım" dedi Leya sarhoşların çocuklarınağlayarak sarılarak. Saatlerdir daha minicik olan kardeşini dövüyordu. Doruk'un yanmasından dolayı kan donmasın, her yeri morarmaya şişmeye devam eden ve küçük çocuk olmak belki de ölmek üzereydi.

Tatlı Rüyalar +18Where stories live. Discover now