final: ben ve jungkook 2009'a geri dönüyoruz.

874 131 80
                                    

yaş kompleksime seni de dahil edebileceğim için mutluyum. şimdiden iyi ki doğdun, hypari

꒰ঌᐢ.ˬ.ᐢ໒꒱


Papatyalar hayatımın her yerindeydi.

Trajikomik bir hikayesi olsa da her şey, papatya tarlasında gözlerimi hayata açtığımda başlamıştı. Omega annemi kasabanın tek hastanesine yetiştiremeyen babam, pikabı en uygun yere çekmek zorunda kaldığında komşumuzun yardımıyla annemin doğumu orada gerçekleşmişti.

Kayıtlar bitmek üzereyken anaokulunda son anda yerleşebildiğim sınıfın adı papatyaydı.

En yakın arkadaşımla ilk iletişimimiz papatyalar sayesinde olmuştu.

Ben portakalda vitaminken babamın anneme papatyalar arasında evlenme teklif etmesi ise tamamen tanrının şovuydu.

Ruh eşimle karşılaştığımda bedenimde özenle taşıyacağım çiçeğin de papatya olacağını zannediyordum. Bunu düşünmek için çok fazla nedene sahiptim. Fakat kaderin kendisi de hep aynı yöntemi uygulamaktan sıkılmış olacak ki beni şaşırtmaya karar vermişti.

Ruh eşim yirmi üçüncü doğum günümde en yakın arkadaşım çıktığında papatyaların, onda öpmeyi en çok sevdiğim yerde filizlenmesi bana verilen en güzel hediye olmuştu.

Kavramaya doyamadığı belimde onun ayçiçeklerini taşırken Jungkook o gün papatyalarımı da alıp kaçmıştı benden.

Yaşadığım hiçbir üzüntüye benzemiyordu. İki gündür uyutmayan kalbimin ağrısı gözyaşlarımı kuruttuğu halde durulmuyordu. Aynısını yaşadığından emindim. Koparamayacağı bağın düşmanı kesilmesi ikimizi de mahvediyordu. Belim kızgın ateşe vurulmuş gibi yanıyorsa boynundaki çiçekleri gereksiz inadı yüzünden yakmış olması muhtemeldi. Alfaların bu tür durumlarda daha çok acı çektiğini duymuştum.

Beter olsun.

Bağımızı reddetmeye bile layık görmeyen bir korkağın ruh eşim olmasını zaten ben istemezdim.

Hayır istiyordum.

Konu sevdiklerim olduğunda gururum önemsiz. En çok onu istiyordum.

Hiç tanımadığım birindense birlikte büyüdüğüm kişiyle hayatımı birleştirmek o kadar mantıklı gelmişti ki o an tüm eksik parçaların birleştiğini düşündüm.

Benim gibi yapması neden zordu? Çocuk değildi, canının istediğiyle birlikte olurken sorun yoktu da benden neden tiksiniyordu? Oysaki sarılmayı sevmeyen Jungkook'u en çok ben kucaklamıştım. Huylanmasına rağmen boynundan öptürdüğü tek kişi bendim. Sevdiği biri olsaydı bilirdim, yemin ederim o aptal sır saklamayı beceremiyordu. Başkası olsaydı bilirdim.

"Taehyung." Annem beni yine kontrole gelmişti. Çaresiz bıraktığı tek kişi ben değildim. İki aileyi ölüm sessizliğine boğan Jungkook gerçekten aptalın tekiydi.

"Bebeğim, uyumadığını biliyorum. Biraz yemek yemelisin." Örtünün altında olabilirmiş gibi daha çok küçüldüm. Yoğun gözyaşı yağmurundan sonra az da olsa sakinleşebildiğim için mutluydum. İç çekişlerim duyulmasaydı annemi uyuduğuma ikna edebilirdim ama olmuyordu işte. Ağlamak önleyemediğim bir rahatlama yöntemi haline gelmişti.

Annemi daha fazla üzmemek için mağara bellediğim yerden usulca çıktım. Kuş yuvasına dönmüş saçlarımı düzeltip görüş açımı temizlediğimde artık birilerinden yardım almaya hazırdım. Benim için hep yanıbaşımda duran anneme kocaman sarıldım.

golden daisy ✓Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz