22

5.8K 681 116
                                    

yoongi: jungkook şahane bir haberim var sana

yoongi: oğlun oyun oynarken düşüp kolunu kırmış

jungkook: alkolü bırakmak için akıl hastanesinde tedavi gören benim, deli olan hepinizsiniz amına koyayım

jungkook: nesi güzel haber bunun?

namjoon: akıl hastanesinde tedavi görmüyorsun jungkook, psikiyatristten yardım alıyorsun sadece

hoseok: evimde minnoş minnoş televizyon izlerken ben naptım da deli oldum şimdi?

jimin: benim aşkımdan delisin ya hayatım

yoongi: çocuğu benim çalıştığım hastaneye seo joon getirdi, anlaşılan taehyung uzak bir yerde

yoongi: taehyungun kanalda olduğunu varsayarsak hastaneye gelmesi baya sürer, o zamana kadar gelirsen oğlunu görmeni sağlarım

jungkook: seo joon beni görmüştür, oğluma yaklaştırmaz ki

seok jin: pardon da o kim oluyor da seni oğluna yaklaştırmama hakkını kendinde buluyor?

seok jin: taehyungun taşıyıcı annesinin küçük oğlunun kocası, peh

yoongi: sen yanıma geldiğinde seo joonun arabasını park ettiği yerden almasıyla alakalı bir anons yaptıracağım, çocuğu bir hemşireye emanet edip arabasının yanına gidecektir, o arada seni oğlunun yanına götürürüm

jungkook: gerçekten yapar mısın bunu?

yoongi: biraz daha gecikirsen yapamayabilirim

jungkook: hemen geliyorum

***

"İşte orada." Yoongi'nin gösterdiği yerdeki oğluna baktığında tüm bildikleri silinmişti Jungkook'un zihninden. Nasıl olmuştu da sadece varlığını bildiği birisine böylesine bağlanabilmişti?

"Bana benziyor." diye mırıldandı Jungkook gözlerini bir saniye bile oğlunun üstünden ayıramazken. "Dimi hyung? Bana benziyor."

"Gözleri sana benziyor ama çene yapısı Taehyung." diyen Yoongi'ye karşı suratını astı Jungkook. "Hayır, her şeyiyle bana benziyor işte!"

"Peki Jungkook, her şeyiyle sana benziyor." dedi Yoongi arkadaşının huysuzluğuna gülerken. Jungkook ise daha da sinirlendi durduk yere. "Gidiyorum ben!"

"Dur, nereye?" dedi Yoongi güçlükle Jungkook'u durdururken. Jungkook ise öfkeyle döndü kendisine. "Oğlumun bana benzeyip benzemediği tartışmasını bile o 3 yaşındayken yapabildim, buna bir son vermeye gidiyorum. Oğlumu alacağım!"

"Napacaksın oğlunu alıp? Küçücük çocuğu korkutmaktan başka bir şey değil şu yaptığın. Bekle, birazdan anons verilecek, Seo Joon uzaklaşınca gidersin oraya konuşmak için." Yoongi'nin sözleriyle durgunlaşan Jungkook hala Yoongi'nin içini rahatlatmıyordu. "Duydun mu Jungkook, konuşacaksın sadece."

Yoongi'nin bahsettiği anonsun duyulmasıyla Jungkook kafasını salladı. "Tamam, sadece konuşacağım."

Yoongi'nin tahmin ettiği gibi olmuştu. Seo Joon kendi arabasının plakasını duyunca en yakınındaki hemşireye çocuğa iki dakika bakmasını, arabayı bulunduğu yerden alıp hemen döneceğini söylemişti. Seo Joon uzaklaştığı vakit Yoongi, Jungkook'u bir hastaymış gibi acile sokmuştu. Oğlunun yanındaki yatağa oturtulan Jungkook aralarını örten perdeyi hafifçe aralayıp şaşkın gözlerle etrafını inceleyen oğlunu izledi bir süre.

En sonunda tüm cesaretini toplayıp samimi bir gülümsemeyle "Merhaba." dediğinde oğlu gözlerini kaçırdı.

"Babam yabancılarla konuşma dedi bana." Jungkook 'yabancı' sözcüğü karşısında yutkundu. "Eee şimdi konuştun ama."

"O uyarı içindi." dedi küçük çocuk hırçınca. Ardından bir süre duraksadı. "Bu da uyarı içindi."

"Peki..." dedi Jungkook içi acısa da. Burada olmayı, oğluna bu kadar yakın durmayı bile hayal edemezdi. Bu da yeterdi şimdilik.

"Hem yabancı olmasan bile seninle konuşmamam lazım. Yaramaz birisine benziyorsun sen." Oğlunun sözleri Jungkook'u fazlasıyla şaşırtmıştı. "O da nereden çıktı?"

"Resim defteri dışına resim çizilmez. Kuralları çiğnersen yaramaz olursun. Sen kolunu çizmişsin, yaramazsın." Oğlunun bilmiş bir tavırla söyledikleri Jungkook'u güldürdü. "Ben değil, bir arkadaşım çizdi. Üstelik ben izin verdim çizmesi için."

"O zaman yaramaz olunmuyor mu?" dedi küçük çocuk şaşkınlık ve merak içerisinde. Jungkook kafasını yana doğru salladı. "Hayır, bir şey sana aitse senin iznin yeterli, kuralları sen belirlersin. Benim kurallarımda da koluna resim çizilebilir, yani yaramaz değilim. Sen de koluma bir şeyler çizmek ister misin?"

"Çizebilir miyim gerçekten?" Küçük çocuk heyecanla konuştuğunda Jungkook yakınlarında olan hemşireden kalemini rica etti. Hemşireden aldığı kalemi oğluna uzattı. "Çizebilirsin."

Oğlu, Jungkook'un yanına gelip kolunda boş yer aradı ama bulamadı, en sonunda Jungkook'un dizine koyduğu eline baktı. Orta parmağını gösterdi. "Buraya gülen surat çizeceğim."

"Peki." dedi Jungkook gülümseyerek oğlunu izlerken. Oğlunun sağ kolu alçıda olduğu için sol koluyla çizmeye çalıştığı gülen suratı titretiyordu, bu nedenle çizimi tamamlayamadan pes edip attı kalemi yere küçük çocuk. "Çizemedim, elim titredi"

Öfkeli çocuğun aksine Jungkook huzur doluydu. "Benim gördüğüm en güzel resim. Senin tamamlamadığın yerleri tamamlamamı ister misin?"

Oğlu 'Olur.' anlamında kafasını sallayınca Jungkook, oğlunun çizdiği şekildeki yanlışlıkları olabildiğince düzeltmeye çalıştı, sonra oğluna döndü. "Nasıl? Güzel oldu mu?"

"Çok güzel oldu." Küçük çocuk sevinçle olduğu yerde zıplarken Taehyung'un sesi duyuldu. "Kyun! Buraya gel oğlum!"

***

jungkook nihayet oğluyla tanıştııııı

(y)our baby |taekook, mpreg|Where stories live. Discover now